Gen

veya yeniden kazanılabilmesi için DNA’ lara resmen müdahale edileceğini, hatta bunun bir zorunluluk haline geleceğini düşünüyorum…


Çünkü bunca kin, hınç ve ihtiras, insani değerleri önüne katıp sürükledikçe, insanoğlunu bu gezegende taşıyacak ruh tükenecek ve o zaman sevgi, şefkat, höşgörü, iyiniyet, kanaatkarlık gibi değerler, belki de aşı gibi zerkedilmek zorunda kalınacak DNA’larına insaniyetin… Ya da genetik bilimciler doğmadan müdahale edip saldırgan genlere, belki de ütopik bir barışı sağlayacaklar yüzyıl içinde…


Gezegeni zorlayan doğal deformasyonları tetikleyen insanoğlunun eliyle verilen tahribatın önüne geçebilmek için de belki genetik bilimi çare üretecek…


Zamanımızda şiddetle yoğunlaşan ve tüm dünyayı saran ağıt travmatik cinnetin temel sebebinin sevgisizlik olduğu aşikar… Çölleştirilmiş duyguların içinde yeşeremeyen sevgi, besleyemeyince ruhları, insanlarla birlikte gezegende ruhsuzlaştı ve saldırganlaştı. Bir gün gelecek, bunca hınçtan korunmak, bunca zırhlı paletler altında ezilmemek için biryerlere sinmiş olan sevginin genetik kodlarına erişilerek, geri çağrılma ihtiyacı duyulacak…


İsrail’in savunma güdüsüyle şuursuz saldırganlaşmasının altında belki de bu kavmin 4000 yıl önce kadim Mısır’da yaşadığı esaretin nesilden nesile süregelen genetik semptomları yatmakta… Hazreti Musa’nın kavmini Mısır’dan Arap Yarımadasına geçirmesi üzerinden 3500 kadar yıl geçtikten sonra, İspanyol engizisyonunda da yaşanan aynı badirelerin genetik kodlara işlenişi bu bilenen savunma güdüsüne iyice perçinlenmiş olmalı ki, bir de Hitler’in yaptiklarını eklerseniz, bugüne kadar süregelen saldırganlık paranoyasının nasıl iyice kontrol dışına çıkışını yakalarsınız…


Peki Arapların bir millet olamayışlarını, emirlikler, ümmettlikler, bölünmüşlükler içinde güçsüz kaldıkça, mukadderatçı kimliklerln kamuflajında eyleyegeldikleri tembelliklerinden kaynaklanan evrim durgunluklarını, çağı yakalama gibi bir kaygılarının olmayışını en az 2000 yıldır süregelmekte olan bir genetik yapıdan başka neye bağlayabiliriz ki?


Hazreti Musa’nın kavmini iyileştirmek için taş tabletlerde aktardığı On Emir’den altıncısı “ katletmeyeceksin” der… Onuncusu da “komşunun evine ve hiçbirşeyine tamah etmeyeceksin” diye seslenir 4 bin yıl öncesinden…


Kuran’ın 84. ayetinde de “Hani sizden, birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi ülkenizden çıkarmayın diye söz almıştık, siz de bunu kabul etmiştiniz. Buna siz de şahitlik edersiniz.” diye yazar bin dörtyüz yıl önce…


Peki o zaman nedir bu dinlerin itibarını erozyona uğratarak akan kan seli?


Herhangi bir semavi dinin hangi ilkesi, Allah adına öldürmeyi emredebilir ki?


İşte genetik bilimi en azından tarihin derinliklerinde bir yerlerde dinleri deforme eden o suçlu genin oluşuşunu tesbit edebilse ve tedavi edebilse bile müthiş bir hizmet vermiş olur insanlığa…


Ama saldırganlık ve ihtiras genini bulmak için Adem’in çocuklarına kadar inmek lazım…


Yanardönerlik geni var, yağmacı gen var, totaliter gen var, savaşkan gen var, barışçıl gen var… Seç seç al… Yakında gen bankaları kurulur…


Aslında keşke dünyalılar henüz deforme olmadan, sevgisizlik bunca alıp yürümeden, derin donduruculu bir yerlerde aklıselim genler stoklanmış olsaydı… Çünkü giderek bulmak zorlaşacak ve pahalılanacak…


 


 


 


 

691590cookie-checkGen

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.