TUNCAY BİLECEN – İngiltere’de yaşayan Türkiyeli topluma ilişkin çalışmalarıyla da tanınan Prof. Dr. İbrahim Sirkeci’nin öncülüğünde her yıl farklı bir ülkede yapılan Uluslararası Göç Konferansı (The Migration Conference) bu yıl 18 – 20 Haziran tarihleri arasında İtalya’nın Bari şehrinde gerçekleştirildi.
Yedincisi gerçekleştirilen Uluslararası Göç Konferansı’na bu yıl Güney İtalya’nın şirin sahil şehri Bari ev sahipliği yaptı. Bari Aldo Moro Üniversitesi’nde üç gün boyunca devam eden konferansa; altı kıta, onlarca ülkeden 600’ün üzerinde akademisyen ve araştırmacı göç konusunu çeşitli boyutlarıyla irdeleyen sunumlarıyla katıldılar.
Göç konusu günümüzde ortaya çıkardığı ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçlarıyla akademik alanın içerisine sıkıştırılamayacak kadar güncel bir konu haline geldi. Brexit’ten, Avrupa Parlamentosu seçimlerine, ülkelerin kendi içlerindeki politik çekişmelere kadar göç meselesinin gündelik politikaya dâhil edilmediği bir an yok. Dolayısıyla Avrupa’da yeni sağın güçlenmesine zemin hazırlayan göçmen karşıtı hareketi, göçün ısrarla terör kavramının dolayımında tartışılarak güvenlikleştirilmesini, yaygınlık kazanan anti-göçmen yasalarını bu gelişmenin dışında değerlendirmemek gerekiyor. İşte bu sebeple Bari Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Göç Konferansı aynı zamanda dünyadaki son gelişmelerin göç bağlamında tartışıldığı bir platform oldu.
Konferansın yıllardır yürütme kurulu üyeliğini yapan California Davis Üniversitesi’nden Prof Philip L Martin, “Göç Politikasında Güncel Trendler” başlıklı oturumda göç konusunu sadece güncel politikanın odağında tartışmanın sakıncalarına değindi. Martin, ülkelerin göç politikalarının işlemediğini ifade etmek için esprili bir dille “ne niyet edip hangi politikaları uyguluyorlarsa siz tersini düşünün” dedi. Martin’e göre “bu konudaki temel yanılgı yaklaşımla ilgili, göç bir sorun değil, iyi yönetilmesi gereken bir durumdur. İnsanlık tarihi boyunca göçler yaşanmıştır, dolayısıyla bugün de yaşanmaktadır, gelecekte de yaşanacaktır.”
Prof. Dr. İbrahim Sirkeci de gündelik politikayla göçe ilişkin bütünlüklü yaklaşımlarda bulunulamayacağını dile getirdi. “Geçen yılki rakamlar şöyle, üç yıl önce böyleymiş, önümüzdeki yıl da böyle olur gibi yorumlarla göçü anlayamayız” diyerek göçün olağan bir durum olarak kabul edilerek meseleye çok daha uzun vadeli bakmak gerektiğine değinen Sirkeci; Suriye, Türkiye, İngiltere ve Almanya üzerinden 2100 yılına kadar yaptığı demografik analizde uzun vadede bu dört ülkenin de nüfus yapısının birbirine çok benzeyeceğinin altını çizdi.
Konferansın, Avrupa Komisyonu’ndan, İtalya’nın göçmenlerle ilgili çalışan polis teşkilatından, göçmenlere yönelik projeler gerçekleştiren sivil toplum örgütlerinden ve yerel yönetimlerden de katılımcıları vardı. İtalya İçişleri Bakanlığı, Göçmenlik ve Sınır Polisi Merkez Direktörü Massimo Bontempi, İtalya’daki sağ koalisyonun göçmen karşıtı uygulamalarına ilişkin soruların muhatabı oldu. Bontempi, diğer Avrupa Birliği ülkelerinin yeterince sorumluluk almadığını ifade ederek İtalyan karasularında yaşananların uluslararası hukuka uygun olduğunu savundu.
Konferansta üç gün boyunca göç konusu dünyanın birçok ülkesinden gelen akademisyen ve araştırmacılar tarafından tartışılırken müzik, resim ve sinema etkinlikleri de konferansa zenginlik kattı. Bari Belediyesi sponsorluğundaki The Orchestra Sinfonica della Citta Metropolitana di Bari grubu konferans onuruna bahçede klasik müzik konseri verdi. Giovanni Perillo tarafından hazırlanan “Göçlerin Estetiği” konulu resim sergisi konferansın ilk günü ziyarete açıldı. Debra Kellner’in yönettiği mültecilerin hikâyesinin anlatıldığı belgesel film “Inside My Heart”ın gösterimi ise konferansın ikinci günü yapıldı. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nün bu yıl konferansın düzenlendiği tarihlere denk gelmesi nedeniyle Birleşmiş Milletler, Mülteciler Yüksek Komiserliği temsilcisinin katılımıyla özel bir panel düzenlendi. Uluslararası Göç Konferansı önümüzdeki yıl Makedonya’da gerçekleştirilecek.
