Genç yaşta yitirdiğimiz sevgili dost Kağan Güner’in eşi Yaprak, Kağan’ın resimlerinin Londra’da sergileneceği müjdesini verdi. Yaprak’ın mesajı şöyle: “1-30 Haziran tarihlerinde Newington Green Meeting House’da Kağan’ın 25 resminden oluşan “Nobody was a Foreigner” adlı sergisi izleyiciyle buluşacak. Serginin açılışında gerçekleşecek olan seminerlerden oluşan toplantıya dair bilgiyi çok yakında paylaşacagız.”
2011’de 48 yaşındayken yaşamını yitiren sevgili Kağan Güner iyi bir baba, uluslararası bir sanatçıydı. Kağan Güner’in Londra’da Türkçe konuşan toplumun gelişmesi, bilinçlenmesi ve kendi kültürüyle var olmasında yadsınamaz katkıları olmuştu.
Protesto eylemlerinin tanınmış siması olan Güner, İngiltere’de “Göçmen sanatçı” kavramına karşı çıkarak, bir alt sanat dalı yaratılarak farklı kültür kökenli sanatçıların sınıflandırılarak ötekileştirilmeye çalışıldığını öne sürmüştü… Hasta olmasına karşın 2011’de Kars’a giderek dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “ucube” dediği “İnsanlık Anıtı”nın yıkılmasını önlemeye çalışan “sanatçı eylemi”ne katılan Güner, Türkçe gazetelerdeki sauna reklamı karşıtı kampanyalara kadar pek çok toplumsal eylemin aktif katılımcısı ya da örgütleyicisiydi. Güner’i hasretle anıyorum… Kağan Güner Sergisi’nde buluşmak üzere efemmm…
***
Siyasilerin iç politikadaki açmazlarında göçmenleri günah keçisi olarak kullandıklarını hepimiz biliyoruz. Üstelik göçmen kökenli siyasiler bile utanmadan bu koroya katılıyorlar. Brexitçilerin oylamada kazanmalarının en önemli nedeni de göçmenler konusunda yalan söylemeleriydi. İşin kötü yanı dönemin dışişleri bakanı Türk kökenli Boris Johnson bile Türk göçmenlerle ilgili yalan söylemiş, sonra da çamura yatmıştı.
Daha önce de bilimsel verileri paylaşmıştım, göçmenlerin II. Dünya Savaşı’ndan günümüze bu ülkenin gelişimine getirdikleri götürdüklerinden kat kat fazla. Geçen hafta Maliye Bakanı Jeremy Hunt, işgücü açığı olan bazı sektörler için göçmenlik kurallarının kısa bir süreliğine hafifletilebileceğini ve bu konuda iş bitirici olacaklarını söyledi. Buyurun buradan yakın! Hunt, İngiliz Ticaret Odaları Yıllık Konferansı’nda yaptığı konuşmada işgücü sıkıntısının Brexit’le doğduğunu belirterek bakım evlerinden inşaata pek çok sektördeki işgücü sıkıntısını ancak göçmenlerle çözülebileceğini belirtti. Göçmenler kadar başınıza taş düşsün efemmm…
***
Bir başka “göçmen” haberi de bizden. GİK-DER’in öncülüğünde “Britanya’da Göçmen İşçiler Sendikası” kuruldu. Açıklamaya göre; Türkiye’den Britanya’ya göçen işçilerin haklarını savunmak, adil bir ücret, daha iyi bir çalışma ortamı mücadelesine destek için kurulan sendika “United Voices of The World” çatısında çalışmalarını sürüdürecek. Sendikanın kuruluşunda, Londra işgücü piyasasındaki sorunların tespitinde kilometre taşı niteliği taşıyan “Londra’da Hizmet Sektöründe Çalışan Türkiyeli Göçmenlerin Emek Piyasalarındaki Görünümü” isimli bilimsel çalışma önemli rol oynamış. Çalışma, göçmen işçilerin güvencesiz işlerde düşük ücretlerle çalıştırıldığı, Britanya’da işçi sınıfının kazanımı olan en temel haklardan dahi yararlanamadıkları ve haklarının çoğundan haberdar olmadıklarını ortaya koymuştu.
Geçen yıl da DAY MER’İn öncülüğünde UNITE sendikasına bağlı Göçmen İşçiler, Gıda, Perakende ve Servis İşçileri Şubesi kurulmuştu. Bize düşen de bu iki sendikanın arkasında rüzgar olmak efemmm…
***
Sevgili dostlar sanatın ve sanatçının göçmeni olmaz ama sendikanın olur. Çünkü göçmenler bir alt katmanda, ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyor. Araştırmada da saptandığı gibi göçmen işçilerin en büyük sorunu da yaşadıkları ülkedeki kazanılmış hakları kullanamamaları ve resmi dili iyi konuşamamaları. Doğru değil mi efemmm…