Türkiye’de kültür, sanat ve eğlence sektörü çalışanları, “kademeli normalleşme” kararlarında yer almamalarına tepki gösterdi, “Gözünü Yumma” kampanyası başlattı.
Müzisyenlerin meslek örgütlerine müzisyenlerin yaklaşık yüzde 90’ı kayıtsız çalıştığı için yardım paketine başvuru yapamıyor. Bu gerçeği bilen hükümetin; müzisyenlere destek, açık hava konserlerine de izin vermesi gerekirdi. Umarım bu kampanya farkındalık yaratır da yanlışlıktan dönülür.
Londra’da yaşayan besteci, müzisyen ve müzik yazarı Sedat Sarıcı’nın Açık Gazete için yaptığı bir söyleşide Türkiye’deki müzisyen Çağlar Abanoz şöyle demişti: “İnsanların bir çoğu hala evlerinde kapalı durumda. İş yerleri para kazanamadı. Kazanamayınca müzisyenlerin aldığı ücretler de düştü haliyle. Ev kiralarını, elektrik, su faturalarını ödeyemediler. Bu süreçte mesleği bırakanlar, başka arayışlar içine girenler, psikolojik travmatik süreçler de yaşandı… Basına da yansıdı, hayatına son verenler de oldu sanat camiasında… Çok üzücü…”
Londra’daki Türkiye ve Kıbrıslı müzisyenlere gelince aslında durum çok da farklı değil. Neden mi? Çünkü işlerinin yapısı gereği Türkiye’deki müzisyenler gibi kayıtsız küreksiz çalıştıklarından. Müzisyenlerin bu durumuna toplum olarak duyarsız kalamayız. Toplumun avukatlığını üstlenen bir gazeteci olarak diyorum ki, “Gözünü Yumma” kampanyasını Londra’daki toplumda da hayata geçirelim. Bunun için durumlarını toparlamaya çalışan restoranlar müzisyenlerimize iş versin, dernekler ve çatı örgütleri açık hava konserleri organize etsin ve mutlaka festivallerinde daha çok yerli müzisyene sahne verilsin. Tabii bu kampanyayı karşımızdakilerin sanatçı duyarlılığı ve damıtılmış kişiliği olduğunu unutmadan ve onları onurlandıracak biçimde yapalım lütfen. Ve diyorum ki “Gözünü Yumma” kampanyasına biz de duyarlı yurttaş olarak destek olalım…
***
Türkiye çalkalanıyor. Sedat Peker’in videolarının ben de müdavimi oldum. Öyle ki pazar sabahı 5.30’da kalkıp AKP’nin kara kutusu Peker’i izleyenlerdenim… İktidarı dut ağacı gibi sallayan Sedat Peker’in iddialarına karşı vatan, millet, memleketin bekası, dış güçler, FETÖ maşası ve ajanlar gibi hamaset edebiyatıyla yanıtlayan iktidar gerçekten zor durumda. Bu durum geçiştirilmek yerine savcılar göreve çağrılsaydı ve TBMM’de araştırma açılsın isteği reddedilmeseydi iktidarın ömrü uzardı gibime geliyor.
Tabii iktidar bloğunda bu durumdan rahatsız olan ve temiz toplum isteyen muhafazakarların da az buz olmadığını düşünüyorum. Meksika açmazı denilen herkesin birbirine silah tuttuğu durum yaşanıyor. Dürüst ve sağduyulu muhafazakarların ağırlıklarını koyması, Türkiye’nin bu çıkmazdan kurtulmasına yardımcı olacaktır. Hani diyorum ki siz de ayna tutun ki, gönül verdiğiniz partiler kendilerine çeki düzen versin. Partizanlığı bir kenara bırakıp Türkiye’nin çıkarlarını düşünme zamanı. Üstelik TBMM araştırması “masumları” da aklayacaktır. Ve diyorum ki sizin de bu konuda yapacağınız “Gözünü Yumma” kampanyasına biz de duyarlı yurttaş olarak destek olalım…
***
Birleşik Krallık’ta geçen yılın Mart ayından bu yana ilk kez, Covid testinin pozitif çıkmasının ardından geçen 28 günlük sürede ölen olmadığı açıklandı. Son verilere göre ülke genelinde günlük vaka sayısı 2.500-3.500 arasında değişiyor. Ülkede ilk olarak Hindistan’da ortaya çıkan koronavirüs varyantının vaka sayılarını artırabileceğinden kaygı duyuluyor. Bilimciler üçüncü dalgadan söz etmeye başladılar. Sözün özü salgın bitmedi henüz.
Neredeyse son üç aydır çevremde korona olanı duymamıştım ama geçen hafta yakından tanıdığım iki ailenin korona olduğunu duydum. Siyasileri ciddiye almayabilirsiniz ama bilim dünyası tedbiri elden bırakmayın diyor. Bu konuda da aman “Gözünü Yumma” diyorum…