Hayat dansı, hayat şarkısı

Aklım erişmeye, düşünmeye başladığımdan beri kendimi tanımaya ve anlamaya çabalayıp duruyorum. Ne var ki başkaları da beni anlamamaya çabalayıp duruyor. Bunun adına ömür sürmek diyorlarmış. Belki de hayat dansı dedikleri bu olsa gerek, iki ileri bir geri adımlarla edilen dans… Hayat şarkısı bu olsa gerek, herkesin kendi sesiyle söylediği, ömür şarkısı…kimilerinin hiç dinlemediği ve anlamadığı başkalarının şarkısı…

Size bu cümleleri yazdığım esnada cep telefonum çaldı ve telefon bankacılığı hakkında bilgi vermek istediğini söyledi bir ses, teşekkür ederim, ben bankaya giderek, sıra numarası almayı, klimalı havalandırılamama ortamı içinde terleyerek oturup beklemeyi, gişedeki memur veya memureye merhaba, nasılsınız diyerek, yapmak istediğim işlemi söylemeyi seviyorum, telefon bankacılığını sevmiyorum, bu yüzden zamanınızı ve zamanımı boşa harcamayım, diyerek, güzel günler diledim. Şanslıydım, çok anlayışlı ve saygılı bir sese rastladım, hemen O da bana iyi günler diledi, hiç ısrar etmedi, hiç tanımadığı bana…o anda kendime yani size yazı yazdığımı nereden bilecek…

İnsanın en yakını bile, sizi kendisi zannederek, bir ısrar ediyor ki çoğu zaman, sanki sizin yerinize de yaşamak ve karar vermek istiyormuşcasına ısrar ediyor… dinlemek ise yok, soru sormak ise hiç yok… sanırım hemen herkesin başına gelmiştir bu durum, ve hep karşı karşıya kalıyoruz, her yerde ve her durumda…

Ve çoğunlukla bizim iyiliğimiz için yapılıyor herşey, öyle zannediliyor

Henüz küçücük bir çocukken bile, istemediğimiz ne varsa reddediyoruz, demek istiyorum ki, konuşmasını bilmediğimiz zamanda bile ağlayarak ses çıkarıp itiraz ediyoruz. İnsan hür doğuyor ya, hür yaşamak istiyor.

Ve bilim insanlarını bile dehşete düşüren bir gerçek var ki, adı Önyargı, insana mahsus bir haldir bu, insana ne çok zaman kaybettiren ve ne çok zarar veren, önyargı…

Ve tam insana mahsus bir traji-komik gerçek, yargı var mı yok mu belli değil, ama önyargının varlığı kesin olarak belli…sevgi var mı yok mu belli değil, ama saygının olmadığı kesin olarak belli…

İlerleyen asırlar içinden geçip giderken, 20.asırda ölüm acısı en fazla bir yıl sürermiş,böyle söylüyor Nazım Hikmet RAN…

İçinde bulunduğumuz 21.asırda ölüm acısı daha da kısalmıştır, hayat şarkısının anlamını anlamak daha da azalmıştır, ilerleyen teknoloji çağında, hatta tera çağında…

Çekirdek aile de artık birbiriyle iletişim kuramıyor, herkesin cep telefonu cebinde değil elinde ve kulağı telefon sesinde, her an çalma ve çalınma ihtimali var ve diyorlar ki her an dinlenme ihtimali yahut kesin olarak var, çoğunluğun sosyal medyası var, sosyal hayatı yok ama…herkes kendi yalnızlığında…hayat dansını da ediyor, hayat şarkısını da söyleyip ve çaresiz gidiyor…insanlar gidiyor, danslar, şarkılar kalıyor…

Belki de zaman kendini sıfırlayacaktır, yeni insanlar, yeni dansları ve yeni şarkıları yeniden keşfedecektir, iki ileri bir geri, ömür sürmek bu olsa gerek, en azından bu zamanda bu ömür böyle sürüyor…

1635630cookie-checkHayat dansı, hayat şarkısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.