Hayatın Bedeli filmini izleyin derim

Geçen akşam Hollywood yapımı Worth (Hayatın Bedeli) sinema filmini izledim. Sara Colangelo’in direktörü olduğu filmde Michael Keaton ve Stanley Tucci başrolde. Film 3 Eylül 2021’de vizyona girmiş, Netflix’te de yayında. Her ne kadar Hollywood filmlerinden uzak dursam da Hayatın Bedeli’ni beğendim. Siz de izleyin.

Filmin özeti New York’taki ikiz kulelere yapılan yapılan saldırılarının ardından, iktidara muhalif olmasına karşın ünlü arabulucu avukat Kenneth Feinberg 11 Eylül Sosyal Fonu’nun başına getirilir. Yönetim ekonomiyi bahane ederek tazminatı en azla kapatma niyetindedir. Feinberg geçmişte müvekkilleri adına tuttuğunu koparsa da bu kez iş çetrefillidir. Çetrefilli diyorum çünkü bu davada vahşi kapitalizm ve insanlık tartılacaktır. Feinberg; “saldırıda ölen ceo’lar ile binadaki temizlikçileri farklı gören bir anlayışıyla” çıktığı ilk mağdur aile toplantısında, itfaiyeci oğlunu yitiren bir annenin “Masa başında hisse alıp satan birisinin hayatını kurtarmak için benim oğlum hayatını tehlikeye attı. Şimdi siz onun yaşamı daha değersiz mi diyorsunuz?” çığlığıyla sarsılır.

Film boyunca “Tazminat” kelimesi sosyal devlet gereği geride kalanların yaşam standartlarını düşmeden sürdürebilmeleri için yapılan hak edilmiş maddi bir destek olarak anlatılır. Olaylar silsilesi avukatı da olgunlaştıracak ve sıınf kökenine göre “tazminat şablonu”ndan vazgeçerek binlerce aileyle tek tek görüşerek vicdanları rahatlatan bir anlaşma bulacaktır. Ailelerin örgütlenerek baskı grubu oluşturmaları da ortak aklın hayata geçirilmesinde çok önemli olacaktır. Filmin sonunda ABD’deki Fon’a tazminat başvurusunda bulunan yüzde 97’yi oluşturan 5 bin 560 kişiye 7 milyar dolar üzerinde tazminat ödendiğini öğreniyoruz.

6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında Türkiye benzer bir sorunu çözmeye çalışacaktır. Tabii bu konuda kurulacak bir fonun başına muhalefetten bir ismin atanması olmayacaktır. Hatta böyle bir fon bile kurulmayacaktır. “Başka ülkeler bu sorunları nasıl çözmüş” diye merak bile edilmeyecektir. Kendi geleneksel kültürümüz içinde boş teneke gürültüsünde, ağza bir parmak bal misali, çok veren maldan az veren candan nidası, “vatan millet sakarya” korosuyla “oldu da bitti maşallah” denilecektir.

Haksız mıyım? Şu gazete başlıklarına bi göz atalım; “Deprem yaralarını sarmak için cumhurbaşkanı kendisine bir yıl daha istiyor. Deprem olan illerde ilk etapta yapılacak 250 bin konutla ilgili hazırlıklar da tamam.” Yahu kardeşim 20 yıldır sağlamlaştıramadığın binaların yerine yenisini bir yılda nasıl yapacaksın? Beni saf mı sanıyorsun, salak mı? Basına devam: “Cumhurbaşkanı, depremde evleri yıkılan veya ağır hasar gören depremzedelere hane başına 10 bin TL deprem destek yardımı verileceğini açıkladı.” Dostlar bu para bir aylık kira miktarı? Bir de bu para iktidar basınınca “kan parası” diye tanımlandı. Bu nasıl bir Türkçe kardeşim! Felakette ticaret mi olur? Dünyada ilk cumhuriyetin, ilk kütüphanenin kurulduğu topraklarda bu dil de neyin nesi? “Engelliye ‘çürük’ diyen bir kültürden ne beklersin ki?” diyeceksiniz. Haklısınız. Darwin’in dediği gibi doğada akıllılar elenip, uyumlular sağ kala kala bu hale gelmişiz.

Peki, evi yıkılana deprem sigortası DASK ın en fazla 640 bin tl ödemesine ne demeli? Bir de iktidarın seçim yatırımı olarak depremzedelere TOKİ aracılığıyla ev yapma sözü var ama “evlerin bedelinin % 40’ının depremzedelerden alınacağı”nı geçiştiriyorlar. Ya gözünüzü seveyim en iyisi siz hiç bir şey yapmayın, Hayatın Bedeli filminde ABD yönetimi misali sadece bağımsız bir “Deprem Sosyal Fonu” kurun, başına da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile Türk Tabipleri Birliği başkanlarını getirin. Yurtiçi ve dışı deprem yardımları ile imar affından elde ettiğiniz bedelleri de Fon’un bütçesine aktarın. AFAD’tan AHBAP’a bütün yapılar da Fon ile eşgüdümlü çalışsın. Çok hayırlara vesile bir iş yapmış sayılırsınız inanın. Bu çetrefilli işi üç yıl içinde beceremezlerse kabak da sevmediğiniz bu iki kurumun başına patlamış olur hem.

Dostlar İngiltere gündemine gelirsek, Guardian “Her dört aileden birinin bütçesi zorunlu ihtiyaçlara yetmiyor” diye yazdı… Guardian’ın aktardığı ülke çapında yapılan bir ankete göre ülkedekin hayır kurumları, halkın yaklaşıkyüzde 40’ının ayı parasız bitirdiğini tespit etti ve yüzde 67’si de hükümetin kriz konusunda yeterince çaba göstermediğine inanıyor. Ankete göre, insanların yaklaşık yüzde 40’ı ayı hiç parası kalmadan bitirirken, yüzde 24’ünün temel ihtiyaçlar için parası kalmıyor. Save the Children, Shelter, Turn2us, Little Village ve 38 Degrees’ten oluşan “Together Through This Crisis” girişimi tarafından yapılan değerlendirme, kalıcı çift haneli enflasyon ve artan enerji faturaları oy sandığına da yansıyacak.

 

2673030cookie-checkHayatın Bedeli filmini izleyin derim
Önceki haberBakanlıktan Phaselis açıklaması: Korumak için yapıyoruz!
Sonraki haberPopülizm var olanı çürütmekten başka işlevi yoktur…
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.