Hipnoza dair düşünceler..

Yıllar önce…
Bekarlığın tadını çıkardığım yıllarda, Ankara’da hipnoz yapan yaşlı bir kadından bahsedilirdi.
Kadının hipnoz konusunda hem değişik araştırmalar yaptığı, hem batı ülkelerinden elde ettiği bilgilerle bu konuda donanımlı olduğu söylenir, kendisine inanan insanların sorunlarını çözdüğü dilden dile dolaşırdı.
Hipnozcu kadın bir aralar adeta şehir efsanesi olmuştu.
Bir gün arkadaşlarla hipnoz meselesini konuşurken karar verdim. Ben de gidip kendime hipnoz yaptıracaktım.
Ama gününü belirlememiştim.
Galiba gazeteden izinli olduğum bir Pazar günü Çankaya’da oturan ve evinde hipnoz seansı yapan kadına telefon edip randevu istedim.
Üç saat sonra gelmemi söyledi.
Ben bu üç saatlik zamandan yararlanmak için sinema veya tiyatroya gideceğime Sakarya Caddesindeki Buhara Restoranda soluğu aldım.
Şair ve yazalar ile gazetecilerin uğrak yeri olan bu mekanda Atatürk Orman Çiftliğinin ünlü siyah biralarından içmeye başladım.
Enfes deniz mahsulü mezeler eşliğinde kendime güzel bir ikindi ziyafeti çektim ama az daha randevumu kaçıracakmışım.
Hemen verilen adreste soluğu aldım.
Kahretsin, bira kokusunu gidermek için hiç bir önlem de almamıştım.

Neyse efsane hipnozcu kadın kokuyu hissettiği halde fazla üzerinde durmamış olacak ki, güleryüzle buyur etti.
Bir süre salonda sohbet ettikten sonra (X) hipnozcu “Gerçekten uyutulmak istiyor musunuz?” diye sordu.

Bir an tereddüt geçirmedim değil.
O devam etti:
“Eğer içinizden gelen ses evet değilse, kendi rızanızla hipnoz olmak arzusu içinde değilseniz, sadece denemek için bu işe girişmeyin. Çünkü başarılı olamayız..”
Şaşırmadım desem yeri.
O ara kendimi yokladım. Kadının kuşkularına yanıt vermeden “Ben varım, istiyorum” dedim.
Sonra seans, yani uyutma, yani trans haline geçme odasına aldı beni…
Bir süre sonra verdiği komutları yapmaya çalıştım ama galiba hiç arzulu değildim…

Bir iki deneme ve son…
“Sizi hipnotize etmem mümkün değil, çünkü buna inanmıyorsunuz” diyen kadının sözleri üzerine benim seansım bitti…

Oysa belki bana çok yararı olabilirdi eğer inansaydım.
Bilemiyorum.
Çok da stresli bir dönemdeydim.

Şimdi, Prof. Dr. Bülent Uran’ın sorularımıza verdiği yanıtlara bakıyor, yorumlamaya çalışıyorum, gerçekten hipnozun yaşam alanımızın bir çok yerinde kullanılması çok önemli.

Hatta ABD Başkanı Obama’nın dahi hipnozdan yararlanmış olabileceği ihtimali yüksek deniyormuş ABD’de.
Biraz derin düşününce, “neden olmasın”?

Bülent Hocanın verdiği seminerler, dersler ve seansların bir çok soruna çare olacağını hiç tahmin edememişim diye hayıflanmadım değil.
Yıllar önce hipnoza peşin hükümle yaklaşmış olduğumu şimdi anlıyorum.
Her insanın, gençlik yıllarında “cahiliye dönemleri” olabilir.
Ben de aynı dönemi geçirdim galiba.

Peki şimdi geç mi kalındı acaba?
Bence değil.
Hiç bir şey için geç değil.
Yeter ki inanalım ve deneyelim…

1627080cookie-checkHipnoza dair düşünceler..

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.