Hizbullah

HİZBULLAH KÜRT HALKINA KARŞI ‘DERİN’ İLİŞKİLERİ İÇİNDE OLMAMALI

İslamcı AKP iktidarı, sistem içerisdeki politik gücünü pekiştirmek için önünde engel olarak gördüğü Kürt Toplumsal Hareketine karşı çok kapsamlı saldırı projelerini eş zamanlı olarak devreye koyuyor.

AKP ile Ordu arasındaki tek kutsal ittifak Kürtlere yönelik izlenen devlet stratejisidir. Bütün hille ve kopluları kullanan devlet eski bir aracı yeniden devreye koydu. CMK’nın 102. Maddesinde yapılan küçük bir değişiklikle yüzlerce Kürt insanını katleden Hizbullah yöneticileri serbest bırakıldı. Hizbullah elemanlarının serbest bırakılması kesinlikle bir hukuk hatası olmayıp, MGK devletinin yeni bir projesidir. Hizbullah yöneticilerinin serbest bırakılmasıyla bir dönemler Mehmet Ali Ağca’nın Maltepe Askeri Cezaevinde kaçırılması içerik olarak benzerdir. Ağca uluslararası gladyo tarafından, Hizbullah yöneticileri de yıllarca Türk kontrgerillası tarafından kullanıldı. Bugün ömür boyu hapis almış yöneticilerin serbest bırakılması, Kürtlere yönelik yeni bir saldırı sürecinin başlaması anlamına gelmektedir.

Kürt Toplumsal Hareketi’nin gelişmesinin doruğunda olduğu bir dönemde Hizbullah-JİTEM ittifakı ile 600’ün üzerinde insan katledildi. Cem Erseverin anılarında yazıldığı gibi devlet, Hizbullah’ın Kürdistan coğrafyasında toplumsal taban bulması için önemli destekler sundu. PKK’ye yönelik saldırılarını en üst noktaya taşırken, askeri bölglerde Hizbullan elemanları eğitildi.

Öcalan’ın Hizbullah’a yönelik yaptığı değerlendirmelerin hemen ardından, ‘Hizbullah Basın Bürosu’nun bir açıklaması yayınlandı. Bildiri de “haksız bir şekilde fiili saldırıya uğramadıkları müddetçe, silaha başvurma veya güç kullanma gibi bir niyet, plan ve programlarının olmadığı” açılması aslında ciddi bir tehdit kokuyor. 1990’lı yıllardan çok fraklı olarak Kürt halkının Hizbullah’ın saldırılarına karşı bundan sonra çok daha ciddi bir şekilde örgütlü bir tutum alacağı biliniyor. Hizbullah da bu gerçeğin farkındadır. Gelişme eğilim döneminde izlediği yöntemin bir benzerini izleyeceği kesindir. Güç biriktirme, örgütlenme, silahlanma, toplumsal tabanını sağlamlaştırma ve sonra devletin desteğiyle Kürt Toplumsal Hareketine saldırma. Bu plan aşamalı olarak işleyecektir.

Hizbullah’ın basın bildirisinde başka noklarda belirtilmiş. “Bizim dağlarda sizi kovalayacak ve çatışacak bir durumumuz olmadığından, bir kısmı kırsal alanda olmak üzere uzun süre devam eden bu çatışmaların çoğu yerleşim alanlarında cereyan etti. Kimin ne kaybettiği, çatışmanın kazanan ve kaybeden tarafının kim olduğu konusundaki hükmü uzmanlara, araştırmacılara ve bölge halkına bırakalım. Ancak genel anlamda, Kürt halkı açısından ve siyasi sonuçları itibarıyla bu çatışmanın her iki taraf için kazançtan çok zarar getirdiğini ve bu çatışmadan direkt ve dolaylı en iyi istifade edenin Kemalist rejim ve onun derin unsurları olduğuna inanıyoruz.”

Hizbullah’ın bu çağrısı ne kadar samimi olduğu bilinmez. Bir bakıma dolaylı bir özeleştiri anlamı da taşıyabilir. Ancak Hizbullah kendi muhasebesini yaparken, açık ve dürüst olmalıdır. Kürt halkına yönelik işlediği suçların muhasebesini tahriçilere, araştırmacılara bırakmaya gerek yok. Hizbullah, Kürt halkından, PKK’den ve katlettiği insanların ailelerinden çok açık olarak özür dilemelidir. Devlet devlet tararfından Kürt halkına karşı kullanıldığını kabul etmeli ve bunun öz eleştirisini yapmalıdır. Bugüne kadar bilinmeyen devletle olan bütün gizli ilişkilerini açıklamalı, JİTEM-HİZBULLAH ilişkisinin arka planı hakkında kamuoyunu bilgilendirmelidir. Kendilerinin doğrudan sorumlu olduğu ve açığa çıkmayan faili meçhul cinayetler hakkında somut bilgiler vermelidir.

Hizbullah temiz bir sayfa açmak istiyorsa Kürt toplumuna karşı bütün çıplaklığıyla açık olmalı ve derin bir özeleştiriyi zorunlu olarak yapmalıdırlar. Devlet tarafından Kürt coğrafyasındaki bir kontra gücü olarak kullanıldıklarını kabul etmeli, bunun nedenlerini açıklamalı, bundan sonra hiç bir Kürt hareketine ve Kürt bireyine karşı kesinlikle bir fiili eylem içinde olmayacaklarını da hiç bir ön koşul ileri sürmeden deklara etmelidirler. ‘Bıçak kemiğe dayanmadıkça’ gibi aslında saldırılar için açık kapı bırakan, tehdit içerikli açıklamaları terk etmelidir. Kürtler arası çatışmanın kimseye bir yararı olduğunu farkına varmışlarsa, politik yönelimleri ve pratikleri de buna uygun olmalıdır.

Hizbullah, Kürtleri yok sayan İslamcı AKP’nin derin devletiyle hiç bir şekilde ittifaka girmemelidir. Geçmişte Çiller-Doğan Güreş ekibinin Kürtlerin tasfiyesinde rol oldılar. Bugün Kürtleri yok sayan ve bütün gücüyle Kürtleri tasfiye etmeye çalışan AKP’nin Kürt Hamas’ı olmaya kalkmamalıdır.

Kürdistan’da Hizbullah gibi örgütlerin toplumsal kaban bulacağı asla küçünmemeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Hizbullahın saldırılarına karşı en önemli güç ‘Kent Halk Konseyler’nin alacağı kitlesel tutumdur.

Hizbullah bütün kaygılarımızı gidermek için gidip Halk Konseylerine baş vurup çok kapsamlı bir öz eleştiri yapyalıdır.
Samimiyetlerini görelim.

1607120cookie-checkHizbullah

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.