“İktidar, terörist saldırılara halk tepkisini seçim sürecinde de istismar edecek!”

İHSAN ÇARALAN / EVRENSEL – İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör saldırısına ilişkin olarak İstanbul 3. ve 4. nöbetçi sulh ceza hakimlikleri Ahlam Albashir’in de aralarında olduğu 17 kişiyi tutuklarken, 3’ünü adli kontrol uygulamasıyla serbest bıraktı.

Nöbetçi hakimlik, savcılığın talebi doğrultusunda 17 kişinin “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”, “Kasten öldürme”, “Kasten öldürmeye teşebbüs” ve “Kasten öldürmeye yardım” suçlarından tutuklanmalarına 29 kişinin de sınır dışı edilmelerine karar verdi.

51 kişinin gözaltına alınıp 17 kişinin tutuklandığı saldırıyla ilgili tek gerçek, terörist Albashir’in elindeki poşeti İstiklal Caddesi’nde bir bankın üstünde bırakıp gittiğinden ibarettir!

Kısacası saldırının ertesi günü oluşturulan “Kusursuz terörist saldırı çözümlemesi” tablosu çökmüştür. Çünkü, Albashir’in savcılık ve mahkemedeki ifadesi saldırının arkasında hangi güçlerin ve kimlerin olduğuna dair soruları daha da büyütmüş bulunuyor.

İKTİDARIN TERÖRE KARŞI TUTUMU SEÇİM STRATEJİSİNİN DE BİR AYAĞI

Elbette ki dünyada terör olsun diye terör yapan bir “saf terörist bir terör örgütü” yoktur. Tersine terörü doğrudan kendi siyasi amaçlarına varmanın bir aracı olarak kullanan terörist odaklar oluğu gibi; bundan da fazla, terörizmin yol açtığı toz dumandan yararlanarak kendi amaçlarını gerçekleştirmeyi amaçlayan legal siyasi odakların (hele de iktidarların) olduğu da tartışmasızdır.

Bunun en somut örneğini ülkemiz 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında Erdoğan-AKP iktidarının halkı terörize ederek 5 milyon vatandaşın oyunu değiştirmeyi başarmasıyla gördük!

Bugün ise Erdoğan ve yönetimi, iktidarın adım adım iktidarla muhalefet arasındaki çelişkileri keskinleştiren girişimler yaparak, devletin güçleri (polis, jandarma, mahkemeler) üstünden  baskıyı artıran, bunun yanına terörist saldırıların yaratacağı kaotik ortamın oluşturacağı belirsizlikleri de ekleyerek muhalif siyasi saflarda kargaşa, yığınlar içinde kafa karışıklığı yaratarak, bunu üstünden muhalefeti etkisizleştirerek kendi amacına yürümek istediği siyasetteki gelişmeleri az çok izleyen herkesin gördüğü bir gerçektir.

Çünkü 20 yıllık iktidarının sonunda Erdoğan ve partisinin halka vereceği inandırıcı bir vaadi kalmamıştır. Bu yüzden de tek adam yönetimi 2023’teki seçimi;

  • Halkın taleplerini istismar edip “seçim rüşvetleri”ne dönüştürerek,
  • Muhalif partileri, muhalif partiler arasında oluşturulan ittifakları, mücadeleci sendikaları, emek ve meslek örgütlerini, ilerici demokrat çevreleri, aydınları, iktidara biat etmeyen birer birer kişilere kadar her güç odağını ve kişiyi ezerek, sindirerek etkisizleştirmeyi,
  • ABD ve Rusya başta olmak üzere bölgeye müdahale eden emperyalistler ve bölge gericiliklerinin aralarındaki çatışmaların yarattığı bataklıkta üreyen terörizm ve terörist saldırıların kullanılarak halk yığınları içinde endişe ve korku yaratmak, kaotik ortamın yarattığı kafa karışıklıklarından yaranarak “Seçimi götürerek” iktidarda kalmayı seçim stratejisi orak benimsemiştir.

ERDOĞAN HEDEF DARALTTI; İYİ PARTİYİ CUMHURA ÇAĞIRDI!

Mersin-Mezitli’deki saldırı sonrası HDP’yi köşeye sıkıştırmanın da ötesine geçilerek CHP ve tüm muhalif güçler hedefe konmuştu. İktidar şimdi de İstiklal Caddesi’ndeki saldırıyı, elbette ki HDP’yi ihmal etmeksizin CHP’nin de adını vererek “altılı masa” ve tüm diğer muhalif odakları, Cumhur İttifakı dışındaki herkesi terörle iş birliği yapmakla suçlarken bir hedef daraltması da yaptı.

Endonezya’da katıldığı G20 toplantısı dönüşünde uçaktaki gazetecilere açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Caddesi saldırısıyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Bu muhalefet, teröristlerle kol kola Ankara’dan İstanbul’a yürüyen muhalefettir. Biz bu muhalefete yabancı değiliz. Şu anda bunlar PKK’nın parlamentodaki uzantısıyla zaten beraber hareket etmiyorlar mı?” derken İyi Partiye de özel bir yer ayırdı; “Temenni ederiz ki (İyi Parti) gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” dedi. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise “İş zora düşünce yerli ve milli ilan edilen biziz… Milletimizin geleceğinin heba edildiği, ortaya sürüldüğü bir kumar masasında hiç olmadık bundan sonra da olmayacağız” diyerek yanıt verdi.

Ancak, “altılı masa”nın yumuşak karnını bilen ve bu karna her vurduğunda daha da yumuşattığını fark eden Erdoğan’ın bu sefer bu yumuşak karnı okşayarak daha da yumuşatmak istediği anlaşılmaktadır.

Bu yüzden de önümüzdeki dönemde, en azından seçim süreci boyunca “altılı masa”nın milliyetçilikle malul karnını bazen yumruklayarak bazen okşayarak kendine yakınlaştırmaya çalışacak görünmektedir.

MUHALEFETİ DİZAYN ETME GİRİŞİMLERİ SÜRECEK!

Tabii burada çağrı İyi Partiye, onun lideri Akşener’e görünmektedir ama asıl olarak Erdoğan, Ağıralioğlu ve İyi Partinin “daha milliyetçi”lerine seslenmektedir! Bu yüzden de çağrıya Akşener “hayır” dese de Erdoğan ve Bahçeli’nin İyi Partinin tabanına yönelik girişimlerinin, çağrı düzeyini de aşıp daha somut girişimlerle en azından seçim süreci boyunca süreceğini söylemek yanlış olmaz. Hele de İyi Parti ve “altılı masa”nın tek adam yönetiminin;

  • İçeride ülkeyi Terörle Mücadele Yasası’yla yönetmesine,
  • Dışarıda ise “milli güvenlik”, “beka” adına sürdürdüğü ve sürdürmek istediği askeri operasyonlara karşı net bir tavır almadıkları sürece Cumhur İttifakının, Erdoğan’ın, Bahçeli’nin milliyetçilik ve “terörizme karşı mücadele” adına muhalefeti yeniden dizayn etme ve halkın kafasını karıştırmak için elinden gelen her şeyi yapacağı da tartışmasızdır.

Tıpkı Mersin-Mezitli ve İstiklal Caddesi saldırısı gibi çok trajik sonuçları olan saldırılarda bunu yapmaktan imtina etmedikleri gibi!

2648240cookie-check“İktidar, terörist saldırılara halk tepkisini seçim sürecinde de istismar edecek!”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.