İNGİLTERE… 2016’nın muhasebesi

Koskoca bir yılın sonuna geldik… Bir öncekinden zorlu bir yıl geçirdik. Hayat giderek kolaylaşacağına zorlaşıyor…
Türkiye’deki siyasi ve ekonomik kriz, terör, iç savaşın ayak sesleri nefesimizi daraltır oldu.
Birleşik Krallık’ta (BK) Brexit ile bozulan makro ekonomik dengeler en çok biz emekçileri savurdu. Her zamanki gibi Muhafazakar iktidar kendi beceriksizliğini yine çalışanlara fatura etmeye çalışıyor.
Göçmen olmak zor zanaat! İki ülken mi var, iki derdin var…
BK’de yılın en en çok konuşulan konusu AB Referandumu ve Brexit’çilerin zaferiydi. Seçim kazanmış başbakan David Cameron’un referandumu yitirmesi sonrası istifası ve Therasa May’in gelmesi İngiliz siyasetinin bir inceliğiydi. Sonrasında Brexit yöntemi, Yüksek Mahkeme’ye havale edildi.
Referandum öncesinde “Brexit, Ankara Anlaşmasının sonu olur” haberimle toplumu ilk uyaran olduğumu da eklemeliyim… Ses getiren bir başka köşe yazım da “Darbenin Londra ayağı” başlığını taşıyor. Zamanı olan arama motorundan bulup okusun derim. Bu dijital hafıza, aynı zamanda kötülerin sicilini tutuyor.
Başarı haneme yazabileceğim “Cenazemiz kargo değil” eleştiri yazım sonrasında da THY 1500 sterlini bulan cenaze taşımacılığını “tek fiyat” 600 sterlin’e indirdi. THY’yi ölü soyuculuğu ile suçlamıştım. Köşe yazarlığı köşe döndürmese de bazı şeyleri iyiye, güzele evirmesi keyif veriyor işte…
Bu yıl yitirdiklerimizin arasında Zeren Safa (72) çok yakın dostumdu. Onun anlatan yazımı, eşi meslektaşım Mihrişah Safa ve çocuklarının beğenmesi Zeren abiyi eksik de olsa iyi aktardığımı düşündürdü. Dr. İsfendiyar Tuncer’i (89) de bu yıl yitirdik. Türkçe konuşan toplum içinde ilk muayenehaneyi açan ve üç kuşağı sünnet eden Kıbrıs kökenli Dr. Tuncer ile uzun uzadıya söyleşi yapmış özyaşamını kayıt altına almıştım. Bizim kültürümüzde yaşamını yitirenlerin ardından yazı geleneği nedense yok denecek kadar az…
Asgari ücretteki arttış bu yıl yağmasa da damladı. BK’de 25 yaş üzeri Asgari Ücret 6.70’den 7.20’ye yükseldi. Böylece 1 milyonun üzerinde çalışan yılda 900 sterlin daha fazla kazanacak… Hep yazıyorum bizim Green Lanes’deki o güzel restoranlarda asgari ücret 3-5 sterlin aralığında diye. Yapmayın, etmeyin beyler. Bunun hem cezası ağır, hem de vicdanen sorumluluğu çok büyük… Bir gün İngiltere basınına bu konuda manşet olursanız eşinizin dostunuzun yüzüne bakamazsınız. Çünkü bu yüz kızartıcı bir suçtur. Ayrıca toplumu da karalamış olursunuz.
Neyse dostlar konuyu değiştireyim, hükümet bu yıl erken bunama Alzheimer hastalığına karşı savaş açmıştı. Hani halk sağlığını düşündüklerinden değil, 20-30 yıl sonra bütçenin önemli bir bölümü bu hastalığa ayrılacak diye korktular. Bu kampanya meyvesini vermeye başladı. Yıl içinde haberini yaptığımız bir dolu ilaç 2017’de piyasaya çıkacak.
Sağlıktan söz açmışken doktorlar 42 yıl sonra ilk kez bu yıl greve gittiler. Noel ve yeni yıl öncesinde postane, hava ve demiryolu çalışanları adil bir ücret artışı için ülke çapında greve hazırlanması gündemin ilk sıralarında yer aldı.
2016’ya anti ırkçı ve anti ayrımcı gösteriler damgasını vurdu. Engellilerin hükümetin bileğini bükmesi ancak alkışlanabilir. Benim bir gazeteci tanıklığıyla en favori gösterim ise Davutoğlu’nu kaçırtan protestoydu. Ocak’ta dönemin Türkiye başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu Downing Street 10 Numara önünde protesto edenler arbede çıkarınca, bizim başbakan arka kapıdan sıvıştı. Olay sonrasında havuz medyası İngiltere’nin Türkiye’den özür dilediği asparagas haberini yayınladı. Etik, racon, delikanlılık, mangal yüreklilik, Diriliş Ertuğrul falan filan bi çuval incir oldu. Davutoğlu o gelişinde ” THY aile indirimine başlayacak” sözü vermişti o da masal çıktı…
BK, Türkiyede olup bitene sessiz kalsa da demokratik kurumlar duyarlılık göstermeyi 2016’da da sürdürdüler. Örneğin 20 bin akademisyenin sendikası University and College Union (UCU), Türkiye’de “Benim adıma değil” diyerek hükümetin Güney Doğu’daki operasyonlarını eleştiren 1128 akademisyene sahip çıktı. Uluslararası Af Örgütü’nün Tahir Elçi’yi anarak Türkiye’ye mesaj vermesi küresel vicdan adına yüreklere su serpti.
15 Temmuz darbe girişimine karşı da 1.5 milyon üyeli UNITE sendikası merkezinde biraraya gelen sendikacılar darbe girişimini kınayarak daha demokratik bir Türkiye istediler. Peki sağ cenap ne yaptı? “Şehit”lerin gıyabında cenaze namazı kıldırdı.
2016’da toplum üyesi Müzeyyen Kagısızın 6 aydır kayıp olduğu basına yansıdı. Türkiye’deki ailesi ve Londra’daki dostları Kaygısızı bulmak için kampanya başlattı… Ne yazık ki bu aramada bir gelişme olmadı. Olursa okurla paylaşacağım. Neredesin Müzeyyen?
2016’da Eczacı Ali Özbek Haringey Belediye Başkanı seçildi. Toplumun “Marko Paşa”sı olan Özbek’in İngiltere’deki ilk Kürt ve Alevi kökenli belediye başkanı olması sevindirici. Ben “Eyvah RTE duymasın yoksa kayyum atar” diye yazmıştım. Allah’tan RTE beni okumuyor…
Bu yıl Türk geleneksel müzik sanatçısı ve akademisyen Prof. Dr. Erol Parlak, Sinan Akyıldız ve Rum sanatçı Elana Hadjiafxendi Union Chapel’da “Göç Yolu” başlıklı bir konser verdi. Konser harikaydı ama ben toplumda ilk olan müzik araştırmasına değinmek istiyorum. “Toplumda müzik”i araştıran Prof. Dr. Erol Parlak, “Müzik önemli bir gösterge, toplumdaki içe kapanıklığı, tek düzeliği işaret ediyor. Bu kapanıklığı kırmak gerekiyor” dedi. Röntgenimiz hangi açıdan çekilirse çekilsin kırıklarla dolu…
Bu yılın iyi haberlerinden biri de şu poşet kullanımının azalması… Plastik poşetlerin 5p’ye satılmaya başlanmasından 6 ay sonra, 7 süpermarket zincirinde poşet kullanımı yüzde 83 düşmüş. Bir çevreci olarak sevindim… Bizim evde geri dönüşüm zorunlu. İkiz kızlarım çevre polisi gibi. Cafe çalıştıran arkadaşlar geri dönüştürülebilecek atıklar için belediyeden ücretsiz özel torba talep etsinler.
Bu yıl kaleme aldığım yazılardan biri de başkonsolosun merkeze alınmasıyla ilintiliydi. Türkiye’de darbe girişimi sonrasında pek çok dışişleri mensubu ya açığa ya da merkeze alındı. Londra Başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar da sürpriz bir şekilde merkeze çağrıldı. Yorulmazlar. bol “diyalog” ve “hizmet” kelimeleri kullandığı mesajıyla Londra’ya veda etti. Bizim toplum, bütün uyarılara karşın inadına seçim sandıklarını toplumdan çoook uzak yere yerleştiren Yorulmazlar’ın bu kötülüğünü unutmayacak.
Büyükelçilik ve başkonsolosluk çok önemli kurumlar. Toplumun nabzını tutmayı başaran bir temsilci bizim adımıza çok şey yapabilir, şu zor hayatımızı kolaylaştırabilir. Toplumun içinden bir yazar olarak göreve yeni atanan bir temsilci “Bu toplumun sorunlar nedir, bize bi anlat” demedi. Demek şöyle dursun, onları göreve davet eden onca yazıma yanıt bile vermediler. Üzücü…
Bu arada “En büyük derdimiz boyun ağrısıymış” başlıklı haberim ne kadar okundu bilmiyorum ama toplum olarak pek ak sütten çıkmadığımızı gösteriyor. Nasıl mı? DERMAN Genel Müdürü Nursel Taş, toplumun en çok boyun ve sırt ağrılarından şikayet ettiğini söyledi. Bu oranının İngiltere ortalamasının kat kat üzerinde olmasının nedeni bana göre; trafik kazalarında hile ve sahte engelli raporu alma çabası…
Bu yıl beni hüzünlendiren iki olay toplumun ilk foto stüdyosu ve ilk kitapçısının kapanması… Toplumda ilk fotoğraf stüdyosunu açan ve yarım asırdan fazla hizmet eden Salih Adalıer 82 Green Lanes’deki Kıbrıs Studios’u kapattı… Salih abi toplumun en zengin fotoğraf arşivine de sahip. Ne yazık ki arşivini “sat” dedik satmadı, “kültür müşavirliğine bağışla” dedik bağışlamadı. “Gel senin adına kitap yapalım. Biz de eşek gibi gönüllü çalışalım” dedik. Kabul etmedi. Ondaki arşiv artık bizim eciş bücüş topluma ait. Kendisini ikna edebilen varsa elini çabuk tutsun…
Türkçe kitapları okurla buluşturan “106 Green Lanes N16 9EH” adresindeki toplumun ilk kitapçısı Mega Press de 30 yıl sonra kapandı. Kitabevinin sahibi eski gazeteci Celal Sönmez satışların durma noktasına geldiğini söyledi. Celal için kapanış kokteyli organize ettik. Sağolsun pek çok dostum geldi ve kitap satın aldı. Celal onca yıl kitapçılıkta direndiği için ödülü hak ediyor. Şu bizim toplumda ota boka ödül dağıtanlar Celal’i neden görmezler ki?
Son paragrafı 2017’den ne beklediğime ayırırsam, toplumun çıkarlarını savunan yazılar yazmayı sürdüreceğim. Bizi Türkiye ve BK’de daha zorlu günler bekliyor, bunu biliyorum ama eninde sonuda aklın ve manığın da galip geleceğini de adım gibi biliyorum… Pusulamız her zamanki gibi; her türlü şiddet, terör ve iç savaş çığırtkanlığına karşı çoğulcu demokrasi, barış, birlik ve dayanışmayı gösterecek.
2046290cookie-checkİNGİLTERE… 2016’nın muhasebesi
Önceki haber“Yaklaşan Felaket ve Kurtulma Çareleri” (1) Demokratik ya da Devrimci Yükseliş ve Bitişi
Sonraki haberİngiltere’de ve toplumda 2016 nasıl geçti?
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.