“Türkçe Tiyatro Festivali” tiyatro oyunu, çalışma atölyesi ve söyleşilerle ardında hoş bir seda bırakarak bitti… Festival’in ilk gecesindeki söyleşide Türkiye’den katılan konuk sanatçılar Türkiye’de sanata ve sanatçılara yönelik baskılara karşı direndiklerini belirterek yine de umutlarını yitirmedikleri ortak görüşünde birleştiler.
Tiyatroda bir marka olan sanatçıların samimi söyleşilerini içim acıyarak dinledim. Söyleşiye katılanlar arasında bizim toplumda tiyatro yapan arkadaşlardan yalnızca birkaçını görebildim. Yazık!
Söyleşi sonrasında da Gözlerin Ardında Müzikal oyunu izledim… Bu oyunu izlerken bir kez daha anladım ki bizim toplum Türkiye ortalamasının epey gerisinde. Tiyatro başladığında kapı kapanır… Bizimkisi bar kapısı gibiydi, giren çıkanın haddi hesabı belli değildi. Oyunun ortasında sallana sallana kalkıp giden ve 10 dakika sonrasında elinde bardakla geleni mi ararsınız, çekirdek ve cips tıkınanı mı? Ya cep telefonlarının ışığına ne demeli? Seyircileri taradım; her 4 seyirciden birisi mutlaka 3-5 dakikada cebine bakıyor, mesaj alıp veriyor ya da sahnenin fotosunu çekiyordu. Flaşlı foto çeken de eksik değildi hani…
“Türkçe Tiyatro Festivali”nin final oyunu Füsun Demirel’in rejisiyle Aşk Dersleri oyunu harikaydı. Kaçıranlar adına üzüldüm… Önümüzdeki yıl toplumun “Türkçe Tiyatro Festivali”nin arkasında daha çok rüzgâr olmasını diliyorum.
***
Dr. Teoman Sırrı, Londra Yardım Melekleri’nin (London Angels Cancer Association) geçen pazar öğleyin Londra Toplum Merkezi’nde düzenlediği “obezlik ve kanser” başlıklı toplantıda konuştu. İyi bir doktor ve iyi bir konuşmacı olan Dr. Sırrı, şişmanlığın toplumun da ciddi bir sorunu olmaya başladığını belirterek, şişmanlığı sigaradan sonraki en büyük ikinci kanser nedeni saydı.
Dr. Sırrı şişmanlıkla mücadelenin bir ticarete dönüşmesini de eleştirerek, “Ne yazık ki özel klinikte cerrahlar, kasap gibi davranmakta hemen cerrahi müdahaleyi çözüm gibi sunmakta. Oysa o aşamaya kadar yapılması gereken pek çok şey vardır. Bu kasapların yüzünden pek çok şişman insan gereksiz canından olmaktadır” diye konuştu.
Toplumdaki şişmanlığı kafasına takan ve en kolay kurtulma yöntemi olarak da cerrahi müdahaleyi seçenlere Dr. Sırrı’nın uyarısını aktarmak istedim…
***
20 Nisan’daki köşemde “Kuzey’e de sandık istiyoruz!” diye yazmış ve şöyle devam etmiştim:
“24 Haziran seçimleri için Birleşik Krallık ’ta da oy kullanılacak. Şimdiden söylüyorum, toplumdaki seçmenin yüzde 80’i sol partilere oy verdiği için onları sandığa götürmemek için Başkonsolosluk yine sandığı Batı Londra’da kuracak.”
“Peki ne yapmalı?” sorusunu da şöyle yanıtlamıştım:
“Bu bir haksızlık, seçim hilesidir diye düşünen STK, göçmen dernekleri ve siyasi parti temsilcileri Ankara’da YSK’ye dilekçe ile başvurup, aksi halde yasal girişim haklarının saklı olduğunu belirtmeli. Ankara’da bağlı oldukları siyasi partilere durumu aktarmalı. Başkonsolos ziyaret edilerek, durumun önemi belirtilmeli ve Ankara’daki YSK’nin Londra’daki nüfus yoğunluğu konusunda doğru bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanmalı. ‘Sandık güvenliği için Batı Londra’ ya da ‘uygun oy verme salonu bulmakta zorlanıyoruz’ gibi saçma sapan söylemler çürütülmeli.”
Sevindirici haber dernek ve kitle örgütleri 4 Mayıs Cuma saat 12’de başkonsolosluğu ziyaret ederek “Kuzey’e de sandık istiyoruz!” diyecekler.