İNGİLTERE… Bakım evi değil, utanç evi

Birkaç yıl önce Londra’da Balıkçıoğu Kabare Tiyatrosunun sahnelediği “Huzurevine Vermeyin Beni” isimli oyunu ibretle izlemiştik.

Oyunun işlediği konu ile ilgili o zaman yazdığım köşe yazımda Nobel ödülü alan ilk Amerikalı kadın olan Pearl S. Buck’ın şu ünlü sözüne yer vermiştim: 

“Toplumlar yaşlıların gençlerden korkmamalarını ve onlar tarafından terk edilmemelerini sağlamalıdırlar. Çünkü medeni toplumların bir ölçeği müdafaasız toplum fertleri için sağladığı bakımdır.”

Birkaç günden beri hüzün, hiddet, karışımı duygularla ve şok içinde KKTC’de yaşanan dramı bizler de uzaklardan takip etmekteyiz.

Sınırüstü Yaşlı Bakım Evi’nde yaşanan dramdan bahsediyorum elbette. 

Bu yazıyı yazmaya oturmazdan saatler önce izlediğim video yüzünden uzun zaman kendime gelemedim. Hatta çaresizlik, kızgınlık, hüzün gözyaşları döktüm.

Video bu sözde “bakım” evinden şok edici görüntüler yansıtıyor. Video görüntülerini çekip sosyal medyada yansıtanlara, “bakım evi”nde yaşayanların özel yaşamlarını ihlal eden, onur kırıcı davranışları yüzünden çok kızdım. Buna rağmen bilinen bir konuyu tekrar hatırlattıkları için onlara teşekkür etmeliyiz. 

Gerçek kızılması gerekenler özel olan bu gibi bakım evlerini denetlemeden sorumlu kurumlardır. Yaşlı, muhtaç aile fertlerini bu yerlere verip de hiç ilgilenmeyen ailelerdir.

Yaşlı aile fertlerini bakım evlerine veren insanları kınamak, onları yargılamak hiçbir zaman doğru değildir. Ama bu muhtaç insanları bu yerlere bıraktıktan sonra hiç ilgilenmeyen, bakımlarından sorumlu olanları sorgulamayan ailelerin varlığından da hepimiz haberdarız. Onlar hiçbir zaman affedilemez.

Yaşam 50 yıl, hatta 20 yıl öncesine göre çok değişti. Yaşamımım 18 yılı Kıbrısta geçti. O zamanlar yaşlılar bakım evi varsa hatırlamıyorum. Ama olmadığından eminim.

Çekirdek aile sistemine geçildi artık. Bir zamanlar çocukların bakımında çok önemli roller oynayan nenelerimiz, dedelerimiz artık bazı aileler tarafından yararı olmayan ekstra bireyler olarak görülmeye başlandı.  

“Baştacımızdı nenelerimiz, dedelerimiz bir zamanlar. Evimizin direkleri idiler. 50 yaş üstü oğullar, kızların bile yanlarında sigara içmeleri ne hadlerine idi. Çocukların bakıcısı, hatta onları büyüten, ilk yıllarının öğretmenleri idi nenelerimiz, dedelerimiz. Ellerinden sımsıkı tutup yazın sıcağında, kışın soğuğunda okullarına götürüp getiren onlardı. Hastalandığımız zaman arkamıza şişe vuran, çeşit doğal yöntemler kullanarak bizi iyileştirenler onlardı. Uzun kış gecelerinde bize zevk ile dinlediğimiz meseller anlatan yine onlardı.

Ama şimdi? Bir çırpıda unutulup, kendi hallerine bırakıldılar birçoğu. Eski anılarını bir zamanlar zevkle dinlediğimiz neneler, dedeler konuşmaya başladığında birçokları şimdilerde ”kaç kere dinleyeceğiz o aynı hikayeyi” diye onları azarlar”. (Yaşamın Kıyısına Attıklarımız – 29.4.2018 Kıbrıs Postası).

Olayın en çok sinir edici yanı siyasetçilerin, kamu çalışanlarının sanki de olaydan hiç haberdar değilmiş, duyunca şok olmuş gibi sahte halleridir. 

Medyadan okuyoruz. Kurumlar birbirlerini suçluyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı bir açıklama yapıp “Sosyal Hizmetler Dairesi, yaşlılarım bakım ve rehabilitasyonundan sorumlu devler kurumudur” diyerek kendilerini aklama gayretinde. 

Aycan Saraçoğlu Londra’da ikamet eden çok değerli bir arkadaşımdır. Çeşitli yaşlılar projesi görevi yapmış deneyimli birisi. 2020 yılının son aylarında Kıbrısta bulunduğu dönemde adı geçen yaşlılar bakım evi ile gönüllü olarak ilglenerek orada kalanların durumlarını 34 maddelik bir rapor halinde tüm ilgililere sundu. Bu çok kapsamlı raporun başlıkları şöyle: İşçiler İle İlgili Yasal Sorunlar, Sağlık ile İlgili Sorunlar, ve Hastalara Karşı Davranışlar. 

Bakımevi yöneticileri ile yaşadığı sıkıntıları bana uzun uzun anlatmıştı. Aycan’ın raporunu kimse kaale almadı. İlgililer kıllarını bile kıpırdatmadılar. Şimdi kalkmış timsah gözyaşları döküyor herkes. 

Değerli arkadaşım raporu bana gönderdi. Şimdi medyanın ilk kez ifşa ediliyormuş gibi lanse ettikleri tüm konuları kapsıyor. 

Aycan şöyle diyor: “Yıllar öncesinden ilgililere bu aynayı tuttuk, adeta feryat ettik ama malesef acı gerçeği kimse görmek istemedi, kılını kıpırdatmadı. Umarım ve dilerim bu keşif bu sefer mutlu sona ulaşır. Bütün bakım evleri denetimden geçer ve sağlıklı hale getirilirler”.  

Vijdan sahibi tüm insanların umudu bu. 

Başbakan Sucuoğlu Sınırüstü Yaşlı Bakım Evini tantana ile, kalabalık bir heyetle ziyaret etti. Gazetecilere yaptığı açıklamada arabada giderken telefonla herşeyi halettiğini söyledi. Orada kalanlara ve ailelerine büyük bir ihtimalle yerine getirilmeyecek sözler verdi. 

Medyaya, sendikalara, sivil toplum örgütlerine konunun takipçisi olma görevi düşer.

 

 

 

2582560cookie-checkİNGİLTERE… Bakım evi değil, utanç evi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.