İngiltere’de yaşamak her geçen gün zorlaşıyor dostlar. İngiltere Türkiye’ye, Türkiye de Ortadoğu ülkelerine benzemeye başladı… “İngiltere’de yaşamak zorlaşıyor” dedim ama Londra’da daha da zorlaşıyor çünkü enflasyondan kiraya, yiyecekten giyeceğe Londra daha da tuzlu…
Nasıl zorlaşmasın ki? Ulusal İstatistik Ofisi’ne (ONS) göre; ülke genelinde enflasyon geçen yılın aralık ayında yıllık bazda yüzde 5,4 ile son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Ülkede geçen yılın aralık ayında TÜFE’nin yüzde 5,2 seviyesinde artış kaydetmesi beklenirken, enflasyon geçen yılın bir önceki ayında (kasım) yüzde 5,1 seviyesindeydi. ONS verilerine göre, ülkede enflasyon en son 1992 yılının mart ayında yüzde 7,1 olarak kayıtlara geçmişti.
Açıklamada, ülkede son dönemde gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan artışlarının enflasyonun rekor seviyelere ulaşmasında etkili olduğu belirtildi. Uzmanlara göre, enerji fiyatlarının artmaya devam etmesiyle gelecek dönemde de enflasyon 1992 seviyelerine yeniden fırlayacak.
Bir başka deyişle “Bunlar daha iyi günlerimiz” dostlar. Rusya ile ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Batı, Ukrayna-Rusya savaşını kaşımayı sürdürüyor. İki ülke arasında krizin derinleşmesi küresel enerji fiyatlarını da artıracak… Bu da ev bütçesindeki faturaları şişirecek haliyle…
Öte yandan hızla yükselen enflasyon ve İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) faiz artırımlarına devam edeceği beklentileri tüketicilerin daha karamsar hale gelmelerine yol açmış durumda. Piyasa araştırma şirketi GfK tarafından hazırlanan Tüketici Güven Endeksi ocak ayında, aralık ayındaki -15 seviyesinden -19’a geriledi. Faiz artırımının vatandaşa yansıması ise daha çok “mortgage” ödemesi ve kredi kartlarının cepteki bombaya dönüşmesi olacaktır.
İngiltere’deki yaşam standartının heyelana uğraması, kapitalizmin kulübü sayılan IMF’nin bile dikkatini çekmiş durumda dostlar. IMF, İngiltere’den enflasyonda yaşam standartları düşerek daaha da yoksullaşan hane halkına el uzatmasını istedi. Fonun genel müdür yardımcısı Gita Gopinath, ülkede 30 yılın zirvesine çıkan enflasyonla karşı karşıya kalan dar gelirlilerin artan faturaları ödemekte zorlanacaklarını vurgulayarak bu savunmasız kesimin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Bana göre nedeni de “çalışanlar çalışamayacak duruma gelmesinler aman!”
“Makro ekonomik dengelerin bozulması, iyi yönetilemeyen salgının ekonomiye olumsuz etkileri, savaş çığırtkanlığı yaşam standarını düşürüyor” dedik ama sakın yanlış anlamayın dostlar, bu durum sadece çalışan ya da çalışamayan emekçileri etkiliyor. Bu süreçte finans dünyası başta olmak üzere patronlar zenginliklerini katlayarak büyüttüler.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler dostlar. Bu gidişata “dur”, “yetti gari” demek için sendika ve meslek örgütlerinde sesimizi birbirine birleştirerek gürleştirmekten başka çözüm yok.
***
“BBC payı” 2027’de kaldırılacak… Boris Johnson hükümeti, BBC’nin en büyük gelir kaynağı olan lisans ücretinin gelecek 2 yıl boyunca sabit kalacağını 2027’de ise tamamen kaldırılacağını duyurdu. Kültür Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, TV izlenen her evden alınan lisans ücreti 2024’e kadar yıllık 159 sterlin olarak kalacak ve sonraki 4 yıl boyunca da enflasyon oranında artırılacak. BBC’nin 2022’de yaklaşık 3,7 milyar sterlin, 2027 sonuna kadar da 23 milyar sterlin alması bekleniyor. BBC ayrıca, BBC World Service’i desteklemek için hükümetten yılda 90 milyon sterlin almaya devam edecek.
Peki duurduk yere eniştem beni neden öptü? BBC’nin aslan payı neden kaldırılıyor? Ulusal basına göre, bu adımın, Başbakan Boris Johnson’ın salgın kısıtlamalarına rağmen Başbakanlıkta corona partileri düzenlenmesi sonrası oluşan tepkiyi azaltma planının bir parçası olduğunu yazdı. Hükümetin ayrıca bu corona partileriyle ilgili haber yapan BBC’ye kızgın olduğundan dolayı “BBC payı”na gözü diktiğini aktardı…Dediğim gibi İngiltere de giderek Türkiye’ye benziyor. Vurun abalıya, vurun basına…
***
Toplumun tanınmış isimlerinden nam-ı diğer “Temel” Zekâ Mustafa’yı (66) yitirdik. 1980-2000 arasında İşçinin Sesi’nin aktif isimlerinden olan Temel uzun süredir alzaymer hastasıydı. Ailesine başsağlığı diliyorum. Temel’i toplantılarda ateşli konuşmaları ve koltuğunun altında İşçinin Sesi gazetesi ve kitaplarıyla hatırlayacağız.