Memlekete hep hasretle geliyoruz… Bu gelişimde belirsizliğe doğru pusulasız yol alan, ruhsatsız kaptana emanet bir takaya bindiğimi hissettim. Geçen hafta sterlin 13 Tl olduğunda “vay anasına, yazık bu millete” derken bu satırları yazarken 17 Tl’yi sollamıştı. Bir İngiliz turist belki elini ovuşturup Antalya’da aynı sterline 7 gerine 10 gece kalacağını düşünebilir ama benim aklıma önce Türkiye’nin dış borçları geliyor. Öyle ya artık 1 sterlinlik borcu ödemek için 7 yerine 10 yumurta ödeyeceğiz ve doğmamış çocukların yükü de durduk yere katlanacak.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Tl’deki değer kaybını şöyle anlatıyor: “Sadece bir hafta içinde, Türkiye’nin borcu, 1 trilyon 920 milyar lira arttı. 83 milyon vatandaşımızın, her birinin cebinden, 8 asgari ücret kadar para çıktı. Bu arkadaşlar pek oralı değil ama, sadece 1 hafta içinde, geçen sene alın terimizle, çalışarak, üreterek kazandığımız milli gelirimizin, 3’te birini, borç olarak geri verdik…” Bu sözlere ek olarak, Türkiye’deki fabrikalardan konutlara bütün sabit sermaye ve taşınmazların da değer kaybına uğradığını belirtmek gerekir. Yabancı sermaye ya da yabancılar için aynı paraya iki fabrika ya da konut alma şansı doğdu artık. Dolar borcu kurtlar sofrası kurduracak.
Ekonomi hem pozitif hem de sosyal bir bilim. İki çarpı ikinin dört ettiği gibi kuralları olmasına karşın toplum davranışlarının da etki ettiği bir dal. Bir banka hakkında asılsız “batacak” haberinin yayılmasıyla mevduatlar çekilmeye başlarsa banka gerçekten batabilir. Toplum davranışları etkilediğinden her karar kılı kırk yararak verilmeli. Ne yazık ki ekonomi uzmanlarının “faiz indirimi uyarıları”na rağmen iktidarın Kur’anda Nas suresi ve Diyanet’i referans almasıyla “bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete” durumu yaşanıyor… Tufan da artık olası hani…
Seyrek de olsa yorumlarını izlediğim tv program yapımcısı Cüneyt Özdemir bile doların uçmasına isyan etti. Asla kendisini solda tanımlamayacağım, bir zamanlar “Evet ama yetmez”ciler tayfasına takılıp AKP’ye oy veren Özdemir, MHP dışındaki muhalefeti açıklama ve tweet atmanın ötesinde etkili eylemlere çağırdı. Haklı! Evrensel’de yer alan bir habere göre de Türkiye’nin dört bir yanından yurttaşlar zamlara ve rekor kıran döviz kurlarına isyan edip, sokağa dökülmeye başladı! Hani taka batarsa bu kaptan “kandırdılar pardon be yaw” diyebilir, peki ya biz?
Bu arada memlekette her kriz döneminde ortaya çıkan ve halkı keriz yerine koyan fırsatçılar da iş başında. Zam gelmeden zam yapan ya da elindeki malı saklayıp zam yapılmasını bekleyenlerin cümlesine okkalı muhabbetlerimi buradan gönderiyorum. Bir tarafta salgın diğer tarafta takanın alabora korkusu memleketin makus talihi. Bu bir dibe gidiş değil Arzın Merkezine Seyahat.
Kara tabloyu toz bembe gösterdiği için alay edilen Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre bile 2004’ten bu yana tutulan Tüketici Güven Endeksi kasım ayında en düşük seviye sayılan 71.1’e gerilemiş. Siz bu oranı 50’nin altı olarak düşünün. Ya emek dünyası? Emek odaklı siyasi hareketler dışında çoğu sarı olan sendikaların ücret ve maaşların yerinde sayması ya da alım güçlerinin heyelana uğramasına ses çıkardıkları yok… İktidar yanlıları ve medyasını soracak olursanız, “üçlü maymun” oyununda ya da “Alis Harikalar Diyarı’nda” derim. Yazık…
***
İngiltere gündemine gelirsek geçen hafta biz göçmenleri ilgilendiren bir yasal değişiklik oldu. Vatandaşlık ve Sınırlar yasasındaki değişikliğe göre sonradan vatandaşlık kazananlar uyarı yapılmaksızın İngiliz vatandaşlığından çıkarılabilecek. İçişleri Bakanlığı’nın bu yetkisi Londra’daki 2005 terör saldırısından sonra getirilmiş ancak Theresa May’in 2010’da başlayan içişleri bakanı döneminde kullanım alanı bulmuş ve 2014’te genişletililmişti. Daha önce ise yurtdışına çıkanlar yurda alınmayarak iç hukuktan yararlanması engelleniyordu.
İngiltere’den kaçıp Suriye’de IŞİD’e katılan Shamima Begum örneğinde olduğu gibi vatandaşlıktan çıkarmak zaten tartışmalı olan yasada “vatandaşlıktan çıkarılmada bildirim şartının kaldırılması” demokratik hak ve özgürlüklerin gaspı anlamındadır. Bizim toplumdan vize danışmanı Mete Murat Metin’e göre bu ysal değişiklik her ne kadar ulusal güvenlik bahanesiyle teröristlere karşı çıkarıldığı öne sürülse de siyasi muhalefetlere karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir ki? Ayrıca gazeteci Julian Assange gizli belgeleri paylaştığı için başına neler geldiğini gördünüz. Dostlar bu nedenle “İngiliz pasaportum var” diye sevinmeyin, bir gece yarısı savunmasız olarak kapı dışarı edilebilirsiniz artık…
***
Açık Gazete köşe yazarı Ertanç Hidayettin geçen haftaki “Bayrak Fetişizmi, 2021” başlıklı köşe yazısını okumanızı öneririm. Ertanç dostum Waltham Forest Belediyesi Muhafazakar Parti meclis üyelerinin Kıbrıslı Türk bölge sakinlerini İşçi Partisi’ne karşı kışkırtmak amacıyla KKTC bayrağının nasıl kötüye kullandığı ve bizim toplumu nasıl gaza getitirdiğini anlatıyor. Hidayettin, “Kısacası sevgili okurlar, toplumu aptal yerine koyanlar hiç zahmet etmesinler. Millerce öteden lüks arabaları ile gelip işçi sınıfının yoğun olduğu bir bölgede bayrak çekmekle halk artık kandırılamaz. Geçti o günler” diye devam ediyor. Bu toplumun kışkırtanı bol olduğundan ben “Geçti o günler” sözüne mesafeli yaklaşıyorum… Haftaya yine takadan yazmak üzere…