İngiltere’de yapılan araştırmaya göre, ülkede en az 100 bin modern köle bulunuyor ve bu rakam resmi tahminlerin 10 katıymış.
BBC’nin aktardığı Justice and Care ile The Centre for Social Justice; gerçek rakamın çok daha yüksek olduğunu vurgulayarak, salgın nedeniyle çok daha fazla sayıda insanın araba yıkama servisleri ve genelevlerde zorla çalıştırılabileceği uyarısında bulundu. Justice and Care’ye göre; siyasi liderliğin son yıllarda modern kölelikle mücadele konusuna yetersiz ve 2015’te çıkarılan kölelik karşıtı yasa da yalnızca “sahte güvenlik hissi” yarattı. Yardım kuruluşunun başkanı Christian Guy, “Kurbanların yüzde 90’ı saptanmamış olabilir ve binlerce insan kaçakçısı ortalıkta cirit atıyor” diyor.
Walk Free Foundation adlı kölelik karşıtı vakfın 2018 Küresel Kölelik Endeksi’ne göre de; İngiltere’de kölelerin sayısı 136 bin, dünya çapında ise 40,3 milyon dolayında. Vakfın kullandığı “rakam tespiti metodoloji”si birçok aktivist ve akademisyen tarafından eleştirilmişti. Modern kölelik türleri şöyle sıralanıyor: Çocuk evliliği (ev içi hizmet ve seks kölesi), suç işlemeye zorlama (Uyuşturucu dağıtımı, hırsızlık veya sosyal yardım yolsuzluklarına zorlama), ev içi hizmet, fiziksel çalışma, organ ticareti, cinsel sömürü.
Habere göre her geçen yıl artan modern kölelerin çoğu Arnavutluk, Nijerya ve Vietnam gibi ülkelerden geliyormuş. Burada “hopdediks efendiler!” diyorum. Türkiye’den gelen modern köleler yaz yaz bitmez. Türkiye’den evlenip gelen ve atölyeden başka dünyası olmayan genç kadınlar, saunalarda çalışan ya da çalıştırılan öğrenci kızlar, baba mesleği uyuşturucuda kariyer eden gençler, sosyal yardım hatırına boşananlar, kafes kuşlarına dönen ev kadınları, “aile” cafesinde çalışıp kazanç ve tasarrufta yetkisiz ve etkisiz bırakılan çocuklar ile anneleri, câfe ve restoranlarda ekmek parası hatırına patron ya da şef tacizine katlanan garson kızlar… İşte size “özgür” sanılan yerli kölelerden sadece bazıları…
Bir zamanlar Türkiye’den gelen Au-pair’lerin çoğu da tam anlamıyla çocuk bakıcısı olaral gelip açlık ve sefillik içinde ev işlerine zorlanmışlardı. Au-pairler gitti, Ankara Anlaşmalılar geldi. Bizim topraklardan umut yolculuğuna çıkan Ankara Anlaşmalılar ilgili dostum Doç. Dr. Tuncay Bilecen şu yorumu yapıyor:
“Maalesef bir de Türkiyeli etnik ekonomi içinde çalışan ‘modern köleler’ var. Özellikle Ankara Anlaşmalılar eğer dil yeterlilikleri iyi değilse, yaptıkları işin Birleşik Krallık’ta karşılığı yoksa ya da geçinemiyorlarsa bu sömürü çarkından geçmek zorunda kalıyorlar. Minumum ücretin çok altında ücret ödeyen işverenin bunu lütuf gibi göstermesi de ayrı bir dert.”
* * *
– Dört aydır salgınla boğuşuyoruz. Bu süreçte bana en çok dokunan; salgının başladığına “Bir kaç haftalık stok yapalım bari” diyen kızına annesinin “Salgın varsa niye alış veriş yapacağız ki, hepsi boşa gider” demesi.
– Mart ayında geldiğim Türkiye’de bir garip uygulama başlatılmıştı: Akşamları ezan sonrasında sela verilmesi… Zaten moraliniz bozuk. Yöneticilere ve rakamlarına inanmıyorsunuz, bir belirsiz geleceğe yol alıyorsunuz, üstüne üstlük her akşam bir de sela… Toplum Bilimleri Kurulu’nun selanın toplumsal psikolojiye olumsuz etkilediği kararı üzerine Diyanet uygulamayı kısa süre önce kaldırdı. Bu ülkede hala akıllı ve mantıklı insanlar var diye düşündüm.
– Bu günlerde Türkiye’de kurban bayramında salgın yasağı olup olmayacağı tartışılıyor. Oysa cemaatlerin biti en çok kurbanda kanlanıyor. Sağlık mağlık takarlar mı hiç? Bu ülkede hâla akıllı ve mantıklı insanlar var dediysek o kadar da değil hani!