Yapılan bir araştırmada, Brexit’in ardından ülkenin Ulusal Sağlık Sistemi’nde (NHS) Avrupalı doktor sayısının 4 bin 285 azaldığı saptanmış. İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Nuffield Trust’ın The Guardian gazetesiyle paylaştığı araştırmada, 2021’de, ülkede Avrupa ve Avrupa Serbest Ticaret Birliğinden (EFTA) toplam 37 bin 35 doktorun çalıştığı belirtildi.
Araştırmada, doktor sayısı Brexit öncesindeki gibi artması devam etseydi ya da Brexit kararı İngiltere’deki işe alımları etkilemeseydi, İngiltere’de Avrupa ve EFTA ülkelerinden (Norveç, İsviçre, İzlanda ve Lihtenştayn) gelen doktorlar ile bu sayının 41 bin 320 olacağı öngörüldü. Araştırmada, Brexit sonrası 4 bin 285 Avrupalı doktorun İngiltere’de çalışmayı tercih etmediği belirtildi.
Artan hizmet oranında kadrosunu genişletemeyen NHS, tersine kan kaybediyor. NHS, koronavirüs sürecinde binlerce doktor ve sağlık emekçisinin istifasıyla ciddi sorunlar yaşıyor. Hükümet, yabancı sağlıkçıları ülkeye çekmek için vize kolaylıkları sağladı, dil bilme seviyesini dahi düşürdü. Birleşik Krallık beyin ve nitelikli uzman göçü için elinden geleni yapıyor. Nafile!
Hükümet yoksul ülkelerin bu nitelikle emeğini çalmak yerine elindekinin kıymetini bilse belki daha doğru bir strateji izlemiş olacak. Örneğin hemşireler ilk kez Birleşik Krallık çapında greve gitmeye hazırlanıyor. 300 bin hemşirenin üye olduğu Royal College of Nursing (RCN) sendikasındaki oylamada, ücret zammı talepleri karşılanmadığı için ezici çoğunluk “grev” dedi. RCN Genel Sekreteri ve İcra Kurulu Başkanı Pat Cullen ise hem deneyimli hem de yeni işe başlayan çok sayıda personelin “değer verilmeyen ve adil davranılmayan bir hemşirelik mesleğinde gelecek göremediklerini” belirterek, “Grev eylemimiz hemşireler için olduğu kadar hastalar için de yapılacak, onların da desteğini alacağız” diye konuştu. Yerden göğe kadar haklılar.
RCN, şu anda yüzde 12’nin üzerinde olan tüketici fiyat endeksi enflasyon oranının yüzde 5 üzerinde bir artış talep etmişti, ancak Birleşik Krallık bileşenleri ülkelerden (İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda) hiçbiri buna yakın bir teklifte bulunmadı. RCN tarafından yaptırılan bir araştırma, 2011 ile 2021 yılları arasında ortalama ücretlerin, enflasyon hesaba katıldığında yüzde 6 oranında eridiğini ortaya koydu. Geçen yıl kamu çalışanlarının ücretleri dondurulmuş, pandemi dönemindeki hizmetleri nedeniyle hemşirelere yüzde 3 oranında zam yapılmıştı.
NHS’te sağlık sistemi zaten çökmüş, pardon “çöktürülmüş” durumda… Ulusal basın geçen hafta açıklanan sonbahar bütçesini, “Bu bütçeyle NHS hastane ve ambulans bekleme süresi azalmaz” diye yorumlamıştı. Hani bizde bir söz var ya, “Ne Kadar Ekmek O Kadar Köfte…”
The Times’ın haberine göre, geçen haftaki Sonbahar Bütçesi’nde de Maliye Bakanı Jeremy Hunt, NHS hizmetlerinin performansını pandemi öncesi seviyelere döndürebilmek için NHS’e ekstra para kaynağı sunulacağını açıklamıştı. Açıklamalara göre, gelecek iki mali yılın her birinde, NHS bütçesine 3,3 milyar sterlin eklenecek. Buna rağmen, Sonbahar Bütçesi’nde belirlenen planlar, acil servislerdeki bekleme süresi hedeflerini tutturmanın yıllar sürebileceğini de gösteriyor. Gazete bu bütçeyle, hastaların ambulans ve acil servisler için uzun süre beklemesi durumunun uzun yıllar devam etmesi anlamına gelebilir. Kalp krizi ve felç gibi ciddi hastalıklarda, ambulans bekleme sürelerine yönelik 18 dakika hedefini tutturmanın çok zor olduğunun kabul edildiği belirtiliyor.
Çiçeği burnundaki başbakan Rishi Sunak’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı görüşmenin ardından Ukrayna’nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendirmek için 50 milyon sterlinlik yardım yapılacağı basına yansıdı. Her şeye bütçe ayıran hükümetin iş sağlık sektörü ve sağçılara gelince pintileşmesini kötü niyetle yorumlıyorum. Kesin hükümet, “NHS’in kolunu kanadını kıralım, işe yaramaz hale getirelim de halk ‘yahu NHS tamamen özelleştirilsin bari de en azından tedavi olabilelim’ desin stratejisini uyguluyor.” Peki biz ne yapabiliriz? Dostlar, “NHS’e sahip çıkam kampanyalara ve sağlıkçı grevlerine desteğinizi lütfen esirgemeyin” derim…
***
3 Aralık Dünya Engelliler Günü… Londra’daki bizim toplum üyelerine de iki çift sözüm var. Engellilere ayrılan park yerlerini haksız yere kullananların çoğu bizim uşaklar. Bence yüz kızartıcı bir durum… Ayrıca hak etmediği halde engelli park kartı (blue badge) kullananları da buradan kınıyorum. Yaptığınız bu üç kağıt gerçek engellilerin haklarını kullanmada hayatını zorlaştırdığını unutmayınız. Bir insanın doğrusu yanlışı olmalı yahu! Destek olmuyorsunuz bari bir engel de siz olmayın kardeşim! Sonuç olarak dostlar, engellilik bir durum. Engelli ne kendi durumunun abartılmasını ister ne de engelinden dolayı yaşamının zorlaştırılmasını.