15 Temmuz darbe girişiminde fiilen rol almakla suçlanan sekiz askerin Türkiye’ye iadesinin, Yunanistan yüksek mahkemesi tarafından reddedilmesi, iki komşu ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir krizin başlangıcı olacak gibi görünüyor.
Mahkemenin kararı nihai ve temyiz edilmesi mümkün değil.
Tahmin edildiği gibi, Türkiye, derhal sert tepki gösterdi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Yunanistan’ı protesto etti ve ‘siyasi’ diye nitelediği kararın uluslararası hukuk normlarına aykırı olduğunu savundu.
Yunan mahkemesinin bu kararı ardından Türkiye’nin tüm hukuk yollarını kullanacağı kadedilen bakanlık açıklamasında, ikili ilişkilerin, terörle mücadele alanındaki işbirliğinin ve diğer ikili, bölgesel konulardaki ortak çalışmaların gözden geçirileceği uyarısı yapıldı.
Karar ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sözkonusu sekiz asker hakkında gıyapta tutuklama kararı verdi ve Adalet Bakanlığı aracılığıyla İnterpol’den kırmızı bültenle aranmaları talebinde bulundu.
Türkiye’nin başvurabileceği diğer hukuki yolların neler olabileceği henüz kesinlik kazanmadı ancak Yunanistan Adalet Bakanının Yüksek Mahkeme kararını gözardı ederek, siyasi bir kararla iadeyi gerçekleştirmesine ihtimal verilmiyor.
Türkiye, diplomatik yollarla Yunanistan hükümetine baskı yapmayı deneyebilir. Yunanlılar, Türkiye’nin mülteci kartını oynamasından ve sınırı çok sayıda sığınmacıya açabileceğinden endişe ediyor.
Kıbrıs görüşmelerinde de kritik bir aşamaya gelindi. Türkiye, Kıbrıs üzerinden de Yunanistan’a tepkisini gösterebilir.
Her halukarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisi, Dışişleri Bakanlığına göre daha sert ve daha az diplomatik olacaktir. Kamuoyu da öfkeli tepki gösterecektir.
Yunanistan, herhangi bir ülke değil. Geçmişte, Türkiye’de şiddet olaylarına karıştığı gerekçesiyle arananları korumak gibi kötü bir karnesi var. 1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan, Kenya’da yakalandığında Yunanistan Büyükelçiliğinde saklandığı ortaya çıkmıştı.
O günden bu yana iki ülke ilişkilerinde büyük düzelme ve yakınlaşma sağlandı.
Bu son kriz, Öcalan olayını aratmayacak türden bir gerginliğe yol açabilir.
Yunanistan’da Başbakan Çipras, kendi kamuoyunun baskısıyla karşı karşıya.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir kamuoyu araştırması, Yunan halkının yüzde 60’ının askerlerin Türkiye’ye iadesine karşı çıktığını gösterdi. Avrupa Birliği de Yunanistan’dan Avrupa değerlerinin çiğnenmesine gözyummamasını istedi.
Askerlerin yargılanmak üzere Türkiye’ye gönderilmesine itiraz edenler, toplu gözaltı ve tutuklamaları, sanıkların avukatlarıyla görüşmesine getirilen kısıtlamaları ve mahkeme önüne çıkmadan önce uzun süre hapishanelerde tutulmalarını gerekçe gösteriyor.
Olağanüstü Hal koşullarında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal etmekle suçlanan Türkiye’nin iade başvurularına sempatiyle yaklaşılması olasılığı her geçen gün azalıyor.
15 Temmuz darbe girişimi, şiddet kullanılan, demokrasiyi hedef alan, kınanması gereken yasadışı bir eylemdi. Sorumlularının nerede olurlarsa olsunlar bulunup adalet önüne çıkarılmasına kimsenin itiraz etmemesi gerekir.
Fakat, ülkede onbinlerce kişi yargılanmadan hapishanelerde tutulurken, yargının bağımsızlığı sorgulanırken, kuvvetler ayrımı gözardı edilirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurular hızla artarken, hele bir de Kuzey Kıbrıs’tan iade edildiğinde İstanbul’da THY uçağının merdivenlerinde havaalanı çalışanlarınca linç edilmeye kalkışılan modacı Barbaros Şansal’ın başına gelenler hatırlandığında, Türkiye’nin iadeler konusunda tezlerini savunmak giderek zorlaşıyor.
YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN
http://www.firdevstalkturkey.com/
