İngiltere’nin “Brexit sonrası” planları

İngiltere’de seçime bir hafta kala partilerin seçim kampanyaları son hızla devam ediyor. Yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılan Muhafazakar Parti Lideri Boris Johnson ise geleceğe dair muğlak ve aldatıcı mesajlar vermeye devam ediyor.

Almanya ise, OECD’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA araştırmasında bir kez daha olumsuz bir görüntü verdi. Bu durum Rheinpfalz gazetesinde “PISA araştırmacılarına göre Almanya’daki dil yeteneğindeki kötüye gidişin sebebi göçmenler olabilir. Ana dili Almanca olmayanların uyumunu sağlamak, hiç tartışmasız çok büyük ve zor bir iş. Ancak ne yazık ki, ailesinin dili olan Almancayı öğrenerek büyüyen çocuklar da okumakta ve yazmakta zorlanıyor. Buna karşı küçük yaştaki çocukların televizyon ve internet kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor. Burada asıl mesele konsantre olma yeteneği. Birçok çocukta bu kabiliyet mevcut değil” şeklinde yorumlanırken Junge Welt gazetesinde eğitimin de PISA araştırmasının da sermayenin hizmetinde olduğuna dikkat çekildi.

İNGİLTERE: ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ KONUSUNDA BORIS JOHNSON’A GÜVENEMEYİZ

The Guardian / Başyazı – Eski Meclis Başkanı John Bercow’a Lordlar Kamarası üyeliği verilip verilmeyeceği Boris Johnson’un kuracağı olası bir hükümetin nasıl davranacağını anlamak için iyi bir gösterge olabilir. 18. yüzyıldan bu yana, iyi ya da kötü, görevi bıraktıktan sonra her meclis Başkanına soyluluk rütbesi verilmiştir fakat önerilirse kabul edeceğini söyleyen Bercow’a şu ana kadar gelen bir öneri yok.

Burada önemli olan soyluluk rütbesi ya da Lordlar Kamarasının korunması ve devam etmesi değil; ikisiyle de hemfikir değiliz. Önemli olan, gerçekleşirse, Bercow’a böyle ayrımcı bir yaklaşımın, Johnson’un partisinin düşman gördüklerine karşı intikamcı ve Brexit’in önünde durmaya cüret gösterenlere karşı daha otoriter bir tutum eğiliminin bir göstergesi olup olmadığı.

Seçim kampanyası bu olasılığı artırdı. Geçen ay parti liderleri iklim tartışmasını düzenleyen Channel 4 televizyonu katılmayı reddeden Johnson’un yerine program boyunca yavaşça eriyen buzdan bir heykel koymayı tercih etti. Bunun üzerine Muhafazakar Parti, hükümeti kurması durumunda Channel 4’ün yayın lisansını gözden geçirme tehdidinde bulundu. Bu hafta ise Ofcom (Radyo, televizyon, internet ve posta alanlarından sorumlu bağımsız, düzenleyici kurum) Muhafazakarlar’ın Channel 4’ün taraflı yayın şikayetini reddetti. Johnson kazanırsa Ofcom’un da başı belaya girebilir.

MUHAFAZAKAR PARTİ MANİFESTOSU GELECEĞİ GÖSTERİYOR

Bunları bir seçim kampanyasının sürtüşmeleri gibi görebiliriz fakat Muhafazakarlar kazanırsa ne olacağının bir göstergesi olduklarını düşünmek için sebepler mevcut. Bu sebeplerin en belirgini partinin manifestosu. Genel olarak çok az okunan bu doküman “Halkın politikaya güvenini yenilemek” adına birçok öneri ve adım içeriyor.

Aslında amaç AB’de kalmak isteyenlerden intikam almak, Muhafazakarların muhaliflerinin mahkemeleri ve oy haklarını kullanmalarını sınırlamak, bakanların yetkilerini parlamenter ya da yasal gözetimden yoksun şekilde pekiştirmek.

Bütün planları açıklanmıyor ama potansiyel olarak çok geniş kapsamlılar. Bazıları oy kullanmak için kimlik sistemi, genç ve göçmen seçmeni caydıracak bir adım; seçim bölgesi sınırlarının yeniden çizilmesi, seçim hilelerinin önünün açılması; oy çoğunluğu sistemine büyük bir destek, orantılı temsilin mevcut olduğu bölgelerde iptaline teşebbüse işaret ediyor; diğer ülkelerde yaşayan Britanyalıların oy vermesini kolaylaştırırken Britanya’da yerleşik yaşayan yabancıların oy haklarını genişletmek için hiçbir şey yapılmıyor.

BREXIT SONRASI OTORİTERLEŞME PLANLARI

Belki de en ürkütücü cümle şu: “Brexit sonrası anayasamızın geniş yönleriyle gözden geçirmeliyiz.” Bunun anlamı açık değil. Yine detay yok ve büyük değişiklikler anlamına gelebilir. Hükümet, parlamento ve yasama arasındaki ilişkiden bahsedilmesinin potansiyel etkisi büyük.

“Kraliyet imtiyazının işleyişini” gözden geçirme vaadi askeri müdahale, parlamentonun askıya alınması veya dağıtılması kararları hakkını Başbakana sunmayı içerebilir. Yargı kontrolünün sınırlandırılması hükümetlerin yasal kontrole tabii olmaması anlamına gelebilir. İnsan Hakları Yasası’nın şahıs hakları ve ulusal güvenlik ihtiyaçları arasında yeni bir denge kuma amacıyla “güncelleştirilmesi” hem muğlak hem de art niyetli.

Seçmenin bütün bunlar karşısında paniğe kapılması haklı olur. Parlamentonun askıya alınması üzerine yüksek mahkeme davasının da gösterdiği gibi, Johnson, istediğini elde etmek için yasaları ihlal etmeye, denetlemeyi savuşturmaya ve halkı aldatmaya hazır. Başbakanlık görevine geldiğinden bu yana bu tür soruları çoğunlukla cevapsız bıraktı.

Brexit sonrası Britanya’da daha fazla hesap verebilirlik, daha güçlü mahkemeler, daha adil seçim sistemleri ve azınlıkların devletin ezici gücüne karşı gerçekten korunmasına ihtiyaç olacak. Seçenek açık ve acil: Otokrasi ve kararnamelerle yönetilmekten rahatsız olmayanlar Johnson’a oy verecek. Özgürlüklerine ve demokrasimize değer verenler ise vermeyecek. Çeviren: Haldun Sonkaynar / EVRENSEL

2358680cookie-checkİngiltere’nin “Brexit sonrası” planları

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.