İzmir için katliam gibi karar!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – İzmir’in Seferihisar ve Menderes ilçelerinde 180 milyon metrekarelik alanda jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsatı verildi, üreticiler ayağa kalktı. Seferihisar Orhanlı köyünden 99 yurttaş bir süredir sondaj çalışmaları sürdürülen JES projesine dava açtı.

İzmir’in oksijen kaynağı olan Ege ormanlarını tehlike altına sokan jeotermal santral projesine karşı çıkan Seferihisar’ın Orhanlı köylüleri, jeotermal sondajların durdurulması için dava açtılar. Dava açan 99 köylü, asırlık zeytin ağaçlarıyla dolu olan yaşam alanlarını korumak için sürecin sonuna kadar takipçisi olacaklarını dile getirdiler. Öte yandan Seferihisar ve Menderes ilçelerini içine alan 180 milyon metrekare büyüklüğünde bir alanda jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsatı verildiği belirtiliyor. Yaklaşık 25 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda zeytinlikler, orman arazileri ve içme suyu kaynaklarının tehdit altında olduğu kaydedildi.

İzmir Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı köyünde yapılması planlanan ve sondaj çalışmaları devam eden jeotermal enerji santrali (JES) projesi, İzmir’in temiz hava kaynağı olan Ege ormanlarının ortasında yer alıyor. Orhanlı köyünde tepkilere karşın bir süredir devam eden sondaj faaliyetlerinin proje sahası ile ilgisi bulunmayan, 2016 tarihli bir Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir kararına dayandırıldığı ortaya çıktı. Projenin, 2016’da karar gerekçe gösterilerek ÇED sürecinin dışında bırakıldığını öğrenen köylüler ve Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği, konuyu yargıya taşıdı. Köylüler, zeytin ağaçlarına ve yaşam alanlarına geri dönüşü mümkün olmayan zararlar vereceği öne sürülen proje için Eylül 2020’de verilen (ÇED) kapsam dışı kararının ve 2016 tarihli ÇED Gerekli Değildir kararının iptali için dava açtılar.

İZMİR’İN OKSİYEN KAYNAĞI OLAN EGE ORMANLARI YOK OLACAK

İzmir’in Seferihisar ve Menderes ilçelerini içine alan 180 milyon metrekare büyüklüğünde bir alanda jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsatı verilmiş durumda. Bu rakam, yaklaşık 25 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alana karşılık geliyor. Doğanbey, Payamlı, Ürkmez, Kavaklıdere, Orhanlı, Deliömer, Kuyucak, Yeniköy ve Bahçecik mevkiilerini kapsayan bu bölgede yaklaşık 7 bin insan yaşıyor. İzmir’e nefes veren Ege ormanlarının da yer aldığı alanda yapılacak olan jeotermal arama çalışmaları İzmir kentinin temiz içme su kaynaklarını da tehlike altına sokuyor. Bu bölgede jeotermal enerji santralleri yapılması halinde, jeotermal ruhsat alanı içerisinde kalan 35 milyon civarındaki ağacın ya kuruyacağı ya da meyve veremez duruma geleceği kaydediliyor.

 BÖLGENİN DOĞASI VE GIDA ÜRETİMİ RİSK ALTINDA

Başta İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytin ağaçları olmak üzere pek çok tarım ürününün üretildiği bölgede, binlerce yıldır kesintisiz olarak sürüp gelen kadim üretim yöntemleri uygulanıyor. İklim krizine uyumlu geleneksel yağmur hasadı tekniklerinden, yerli tohumlarla yetiştirilen pek çok tarım ürününün üretildiği bir üretim havzası olan bu bölgede, binlerce üretici geçimini tarımdan sağlıyor. Ancak İzmir’in Menderes ve Seferihisar ilçeleri sınırlarındaki birçok köyü etkileyerek binlerce insanın yaşamını ve nadir canlı türlerine ev sahipliği yapan bölgenin doğası jeotermal santral projesinin tehdidi altında. Projelerin hayata geçmesi durumunda havada oluşacak yüksek ısıdaki nem ile hava ve su kaynaklarına karışacak olan zehirli maddelerin bölge için en büyük riskler arasında olduğu belirtiliyor.

KÖYLÜLERDEN İŞGALCİ ŞİRKET HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci dışında bırakılarak, zeytin ağaçlarının içerisinde ve köy yerleşiminin yanı başında çalışma izni verilen jeotermal sondaj kuyusuna tepki gösteren Seferihisar’ın Orhanlı köylüleri, proje sahibi şirketin hukuksuz olarak yürüttüğü  çalışmalara tepkili. Hukuka aykırı işlemlere karşı dava açan yöre halkı, şirketin bundan önce köyün düğün ve piknik alanlarını hiçbir yasal izin olmadan şantiye alanı yaparak işgal etmesine tepki göstermiş, tepkiler sonucunda şantiye alanı Seferihisar Belediyesi yetkililerince kaldırılmıştı. Daha sonra aynı şirketin köylülerin tapulu arazilerinden ve orman içinden yine hukuk dışı yollarla ve izinsiz olarak yol açmaya çalışması üzerine,  arazilerini tellerle çevirmek zorunda kalan köylüler, şirket yetkilileri hakkında Seferihisar Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardı.

‘BU BÖLGE İZMİR’İN GIDA VE ZEYTİNYAĞI İHTİYACINI KARŞIYOR’

Orhanlı köyünde faaliyet göstermekte olan jeotermal sondaj çalışmaları için verilen ‘ÇED kapsam dışı’ kararına 99 köy sakiniyle birlikte davacı olan Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği başkanı Yaşar Buyruk: “Köyümüz, temiz havasıyla, ürettiği sağlıklı gıdayla, asırlık zeytin ağaçlarıyla yaşayan bir köy. Yüzlerce yıldır burada üreterek yaşıyoruz. Bu bölge İzmir’in sağlıklı gıda ve zeytinyağı ihtiyacını karşılayan, doğasıyla binlerce canlıya ev sahipliği yapan bir yer. Bu bölgeye yapılması planlanan jeotermal arama çalışmalarına yönelik olarak ÇED kapsam dışı kararı verilmesi yasalara uygun değil. Şu anda sondaj çalışmaları süren bölge zeytin ağaçlarıyla iç içe, köyümüzün yerleşim alanınınsa yanı başında. Doksan dokuz köylümüzün vekâleti ve derneğimizin tüzel kişiliği olarak hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Köyümüz zeytin ağaçlarıyla, doğal güzellikleriyle, temiz havasıyla yaşamaya devam edecek” dedi.

2478510cookie-checkİzmir için katliam gibi karar!
Önceki haberTürkiye: Brexit anlaşmasından memnunuz
Sonraki haberADPL YENİ YILINIZI KUTLAR
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.