KONUT FİYATLARI DA KAÇAK YAPILAŞMA DA UÇUŞA GEÇTİ
Türkiye’nin sahil kentleri başta olmak üzere ülke genelinde plansız ve kaçak yapılaşma hızlandı. Antalya’dan Mersin’e, Çanakkale’den İzmir’e, birçok kentin sahillerinde hız kesmeden süren inşaatlar 2023’ün yaz sezonuna yetiştirilmeye çalışılıyor. Bir yandan Rus akını, bir yandan yabancılara yönelik mülk satışının teşvik edilmesi konut fiyatlarını uçurdu. Antalya’da özellikle denize yakın bölgelerde 3 yıl önce 400-600 bin TL arasında değişen konut fiyatları bugün 4 ila 10 milyon TL arasındaki fiyatlardan satışa sunuluyor. Daha lüks konutların fiyatları ise konumuna ve özelliklerine göre 20 milyona kadar çıkıyor.
KENTLERDEN KIRSALA KAÇIŞ BAŞLADI
Kent merkezlerinde yükselen konut fiyatları orta ve dar gelirli kesimi daha iç bölgelere ve kırsala yöneltiyor. Bölgedeki belediyelerin meclis toplantılarının değişmeyen gündemi imar revizyonları ve kullanım değişikliği talepleri. Plansız ve kaçak yapılaşmaya da göz yumulan bu dönemde Meclis gündemine getirilen ve imar affı düzenlemesini de içeren kanun teklifi kaçak yapılaşmayı hızlandırıyor. Zeytinlikler, tarım arazileri ve köy yerleşimlerinde artan yapılaşma baskısı bir yandan üretim alanlarını tehdit ederken diğer yandan altyapıdan yoksun ve sağlıksız yerleşimlerin oluşmasına yol açıyor.
ŞEHİR PLANCILARI ODASI İMAR AFFI KONUSUNDA UYARDI
Konuyla ilgili yerel idarecilerin şikâyet ve tespitlerinin basında yer almaya başladığına değinen Şehir Plancıları Odası (ŞPO), Meclise sunulan kanun teklifinin geri çekilmesini talep etti. Söz konusu kanun teklifinin açık şekilde imar affı anlamına geldiğine işaret edilen Şehir Plancıları Odası’nın açıklamasında, şöyle denildi: “Maalesef seçimler öncesinde bir gelenek haline gelen her İmar Affı düzenlemesinde olduğu gibi bu düzenlemenin de henüz yasalaşmamış olmasına rağmen, söylentisi bile birçok yerde kaçak yapılaşmanın başlamasına ve hızlanmasına yol açmıştır. Önümüzdeki süreçte de plan kararlarına aykırı, kaçak yapılaşmayı özendirecek olan ve kamu arazilerinin kaybına sebep olabilecek inşa faaliyetlerinin artarak devam edeceği açıktır. Bu süreç açık şekilde Meslek Odamızın her imar affında olduğu gibi bu imar affındaki uyarılarının da haklılığını ortaya koymuştur.
‘KANUN TEKLİFİ TÜM SİYASİ PARTİLERCE REDDEDİLMELİ’
Bu vesileyle tekraren TBMM`ye sunulan Kanun Değişikliği Teklifinin derhal geri çekilmesini; Genel Kurul’a geldiği takdirde toplumsal refahı gözeterek tüm siyasi parti temsilcileri tarafından reddedilmesini; ayrıca İmar Affı söylentisini fırsat bilip plan kararlarına aykırı, kamu arazilerinin talanına sebep olan yapılaşma faaliyetlerine yönelik ilgili tüm idareler tarafından hukuki süreçlerin başlatılmasını talep ediyoruz.”
HER SEÇİM ÖNCESİNDE İMAR AFFININ GÜNDEME GELMESİ GELENEK OLDU
Şehir Plancıları Odası’nın kanun teklifine ilişkin 18 Ekim 2022 tarihli değerlendirmesinde ise Türkiye’de seçimler öncesinde imar affının gündeme getirilmesinin bir gelenek halini aldığına işaret edilerek şu görüşlere yer verilmişti: “Bugüne kadar kent toprağı üzerinde kısa vadeli seçim kaygıları nedeniyle hayata geçirilen ‘imar afları’ sınırlı sayıda kişiye yönelik umut yaratırken, geniş kitlelerin uzun vadede yaşamlarını ise etik, ahlaki, fiziki ve ekonomik açıdan olumsuz şekilde etkilemektedir. Kısa vadeli, popülist seçim kaygıları üzerinden hayata geçirilen ‘imar afları’ neticesinde kentlerimizde yaşam kalitesi giderek bozulmaktadır. Kimi zaman da sürekli yinelenen imar afları nedeniyle mevzuata aykırı şekilde yapılmış yapılar, yaşanan doğa olaylarını birer afete dönüştürmekte ve yüzlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olmakta, maddi ve manevi açıdan telafisi mümkün olmayan yıkımlar yaratmaktadır. Her imar affı sonrasında orman ve tarım alanlarımızla birlikte doğal karakteri, kültürel ve tarihi kimliği korunacak alanlarımız azalmakta ve zarar görmekte, kentlerimiz her geçen gün yaşaması daha zor alanlar haline dönüşmektedir.
EMEĞİYLE GEÇİNENLERİN ADALETE VE KANUNLARA GÜVENİ SARSILIYOR
Etik ve ahlaki açıdan değerlendirildiğinde ise imar afları toplumumuzda her geçen gün yıpratılan adalet duygusunun bir kez daha zedelenmesine sebep olmaktadır. Toplumumuzda yoksulluk artmış ve geniş kitleler artık açlıkla mücadele eder duruma gelmişken, imar aflarıyla bir avuç kesimin sebepsiz zenginleşmesinin önü açılmaktadır. Mevcut kanun ve yönetmeliklere aykırı şekilde yapı yapmış kitlelerin kamu arazileri üzerinde yarattıkları yıkım ve tahribat görmezden gelinmekte, zamanında hukuka aykırı tavır içerisinde bulunan kitleler açık şekilde ödüllendirilmektedir. Toplumumuzun yüksek bir oranı açlıkla mücadele ederken, yarattıkları hukuksuzluk karşısında belirli kesimlerin ödüllendirilmesi toplumumuzda kuşaklar boyunca devam edecek adaletsizlik duygusunun yerleşmesine sebep olmaktadır. Hayata geçirilen her imar affı, emeğiyle geçinen ve bugüne kadar kanun ve yönetmeliklere uygun şekilde hareket etmiş geniş toplum kesimlerinin adalete ve kanunlara olan güvenini sarsmaktadır.”
KANUN TEKLİFİ İMAR AFFI SÜRESİNİ 2022’YE KADAR UZATIYOR
Şehir Plancıları Odası’nın konuyla ilgili değerlendirmesinde kanun değişikliği teklifinin içeriğindeki çelişkilere de değiniliyor. Kanun teklifinde yapı kayıt belgesinin uygulanmasına yönelik tarihin 2022 yılı olarak teklif edildiğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi: “Görüleceği üzere kanun teklifiyle yapılan bir senelik farklılığa dayanarak imar affının süresinin 2022 yılına kadar uzatılmasına yönelik düzenleme, açık şekilde aynı kanuna ilişkin TBMM’ye sunulan gerekçe ile çelişmektedir. Ayrıca mağduriyet yaşadığı iddia edilen vatandaş ve aile sayısı yüz binler ve binler gibi afaki rakamlarla ifade edilse de bu kanun teklifinin yaratacağı yıkımdan dolayı ülkemizde bugüne kadar usulüne uygun şekilde mülk edinmiş ve emeğiyle geçinen milyonların gündelik yaşamlarında ve toplumsal adalet duygusunda yıkım yaratacağı kesindir.
YASAYA UYANLARI MAĞDUR EDEN DÜZENLEME
Afetler ülkesi gerçeği göz ardı edilerek fen ve sağlık kurallarına uymayan, imar planlarına aykırı sağlıklı olmayan yapılarla birlikte güçlendirme dahi yapılmamış yapıların yasallaştırılması, olası bir depremde ülkemizi yeniden geri dönülemez hasarlarla karşı karşıya bırakacaktır. Bu değişiklikle, TOGO Kuleleri gibi Mahkeme kararlarına rağmen hukuk tanımaz bir biçimde ve aleni olarak mevzuata aykırı bir şekilde inşa edilen yapıların tamamı aklanmakta, planlara ve İmar mevzuatına uymayanlar ödüllendirilmektedir. Bu durum başlı başına planlı kentleşme politikasının altını oyan ve toplumda mevzuata, yasalara uygun hareket eden yurttaşları mağdur eden bir sonuç yaratmaktadır. Sonuç itibariyle imar aflarının, özünde kamusal alanların yağmalanması anlamına geldiği, geçmişte hukuka aykırı şekilde yapılmış yapıların affedilmesiyle hem kentsel yaşamın kalitesinde düşüş yaşandığı, hem de doğal afetlerde yüreklerimizi yakan can ve mal kayıplarını artıran sonuçlar yarattığı ortadadır.”