Karikatürde etik yelpazeleniyor

Domino taşlarından kendisine etik sütunlar üzerine kurulu bir şato inşa eder. Nedir bu etik sütunlar? Sanatta özgürlüğü sınırlamaksızın, oto sansür denen şahlanmış küheylanı, gerektiğinde dizginleyerek gerektiğinde de kamçılayarak, çizgilerine ve çizeceklerine gem vurmadan esprilerini serbest bırakmak. Karikatür olsun diye insani değerleri alaşağı etmek doğru mu? Cinselliği laçkalaştırıp porno çizmek hangi kalıba oturtulabilir bir mizah anlayışıdır? Bunlarla ancak, itinayla dizilmiş domino taşlarına bir üfürük sallanır, anında devriliverirler.


MİSYON TANIMAZ ÇİZERİ KİMSE TANIMAZ


 Karikatürcü çizdikleriyle yol gösterme, toplumu doğruya yönlendirme misyonuna da sahiptir. Ha, “Ben misyon diye bir şey tanımam abi, sadece çizerim, aklıma ne gelirse, Allah ne verdiyse çizerim” diyenler de yok mu, var elbette. Bu arkadaşlara söyleyeceğim tek şey: Toplumun tabu haline getirdiği ilerlemeye ve çağdaşlaşmaya engel unsurları elbette eleştireceğiz, ama eleştirirken insanların öz dünyasındaki sırçadan malzemeleri kırmadan, dökmeden eleştirmek en güzeli, en doğrusu değil mi?


ÇİZEREK TANRI OLUNMUYOR


Karikatürcü çizerken neler hisseder bilir misiniz? Yeteneğinin izin verdiği kadarıyla esprisini doğurmak, ki bu aşama oldukça sancılı geçer, sonrasında kaleminin el verdiği kadarıyla esprisini çizgiyle kağıda dökmek. Espri doğurma sancılarını beyin çeker, okunanlar, görülenler, yaşananlar, hissedilenler, doğrular, yanlışlar, arada kalmışlar. Ne var ne yoksa o beyine zamanla yerleşmiş, hepsi espri potasında kaynamaya başlar. Fokurdamaya başlamış espri, kendisini onlarca farklı bakış açısıyla çizdirmek ister. Karikatürcü bu açılardan en doğru olanını gene kendi değerleri çerçevesinde bulacaktır. Bulunan ve karar kılınan espri, kalemin ucuna gelir ve çizerin öz çizgisiyle kağıda dökülmeye başlar.
Bu nokta çok dikkat edilmesi gereken bir eşik şiddetidir.


Bomboş bir kağıda çizgiyle desenler yaratmak ve onlara her çizgide ruh vermek, karikatürcüyü öylesine ince bir ip üzerinde raks ettirir ki ya ipi aşar kendini tanrısallaştırır, ya aynı ip üzerinde ustaca saltolar atar. Karikatürünü çizer, çizdiği karikatür olur. Tanrısallaşmaya soyunmak sadece hayal kırıklığı getirir. Çizgisiyle ve beyniyle gidebileceği noktanın sınırlı olduğunu keşfeder, kendi kendini yer. İyisi mi, tanrı rolüne soyunmadan sanatını icra etmek, yeteneğini konuşturmak.


TARAMA UCUYLA DOKUN, BİN AH İŞİT!


Karikatürcüyü kendi yapan, var ettiği ve yaşattığı etik değerleridir. Değerleri olmayan sanatçı, sanatçı olmaz. Toplumsal hayatta sanatını icra eden diğer sanatçılardan daha fazla, karikatürcü, insanla bire bir karşı karşıyadır. Elindeki tarama ucuyla, canlı insana ama kesinlikle bir kadavraya değil, dokunacaktır. Tarama ucu dokunmaları elbette ses getirecektir insandan, gıdıklanma, uyarılma, kızma, gülme, sinirlenme nidaları….


YELPAZELENEN ETİK, SERİNLİK YARATIR


Çizer tarama ucunu dokundurduğu yeri iyi bilmeli, insanın dokunulmazları da var, dokunulmazlara dokunmaya kalkmamalı. Tanrı rolüne soyunmamalı. Hiçbir inancın temelinde yatan kutsallıklar ellenmemeli. Saygı sınırları aşılmamalı. Her sanatın etik değerleri var, yelpazelemek ortamı serinletir. Önce insana saygı, inançlara saygı…Kendi sanatına, kendine saygı…

686830cookie-checkKarikatürde etik yelpazeleniyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.