Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde HRW, AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü zedeleyen icraatlarla son on yılın kazanımlarının altını oyuyor” deniyor.
HRW Gezi Parkı eylemlerinin ardından hükümetin medya ve interneti kontrol altına alma ve muhalifleri sindirme politikasını devam ettirdiğini söylüyor.
Hükümetin yolsuzluk iddiaları karşısında yanıt olarak adalet sistemi üzerindeki müdahalesini yoğunlaştırdığını ifade eden raporda “Ülkede hali hazırda politize olan yargı üzerinde yürütmenin kontrolünün artırılmasına çalışılıyor” deniyor.
Raporda YouTube ve Twitter yasakları da anılarak, internet özgürlüğünün de sınırlandığı ifade ediliyor. PKK ile hükümet arasında devam eden müzakereler ise raporda olumlu bir gelişme olarak yer buluyor.
HRW yine de, Ekim ayında Kobani protestolarında “yaklaşık 50 kişinin öldüğünü” hatırlatarak, raporun yazıldığı tarihte bu ölümlerin etkin şekilde soruşturulmadığını söylüyor.
HRW, hükümetin basın özgürlüğünü zayıflatmayı sürdürdüğünü söylerken, 2014 boyunca Türkiye’nin “demokrasi siciline ve uluslararası itibarına en çok zarar veren” unsurların “ifade özgürlüğünü kısıtlama eğilimi, toplanma özgürlüğüne karşı sınırlayıcı tutumu ve göstericilere dava açmaya hevesliyken polisin göstericilere uyguladığı şiddete göz yumması” olduğunu söylüyor.
Adalet önünde engeller
Raporda devlet görevlilerince gerçekleştirilen hak ihlaleleri karşısında adaletin sağlanması önünde halen “büyük engeller” var deniliyor.
Raporda Şırnak’ın Uludere ilçesinde 34 kişinin ölümü, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan ve Hrant Dink davaları örnek olarak yer alıyor.
