Ziyaretinin ilk gününde ayağının tozuyla dünyanın en büyük camilerinden birisi olan Cakarta İstiklal Camisi’ni ziyaret ederek müslümanlara saygısını sundu. Camiye girişte İslami kurallara uygun olarak ayakabılarını çıkarmayı ihmal etmeyen Kerry, yaklaşık 20 dakika geçirdiği camide, şef imam Mustafa Yakup’tan caminin tarihi hakkında bilgi aldı ve Kur’an öğrenmekte olan hanımlarla sohbet etti.
Daha sonra ABD Kültür Merkezinde öğrenciler, sivil toplum örgütleri ve politikacılardan oluşan topluluğa, iklim değişikliği içerikli konuşmasını yaptı. İklim değişikliğini, dünyanın en korkunç “kitle imhâ silahı” olarak nitelendiren Kerry “bu korkunç silaha karşı dünya çapında önlem alınmalı ve hep beraber mücade etmeliyiz” dedi. Bunun için her ülkedeki her bireyin tek tek sorumluluk alması ve derhal harekete geçmesi gerektiğinin altını çizerken Endonezya’nın bu konuda en korumasız ülkelerden birisi olduğunu vurguladı.
Başkan Yudhoyono ile yapılacak görüşme aniden harekete geçen yanardağ Kelud’a takıldı..
Pazartesi günü meslektaşı Endonezya Dışişleri Bakanı Marty Natalegawa ile beraber yaptıkları basın toplantısında iki ülke arasındaki işbirliği görüşmeleri açıklandı.Güney ve Güney Üçgen İşbirliği, Doğal Hayatın Yokedilmesi ile Mücadele, Doğal Hayatı Koruma ve Tanıtım konuları başlıklı 3 anlaşmanın imzalandığının açıklandığı basın toplantısında en dikkat çeken bölüm Endonezya Dış İşleri Bakanı’nın yakın komşusu ve bir süredir aralarında kara kedi dolaşan Avustralya’dan dert yanması oldu. Zira bir kaç ay önce yaşanan casusluk iddialarından dolayı raylardan çıkan iki ülkenin ilişkisi tekrar rayına oturmadan yeni bir casusluk iddiası ortaya atılmıştı.
Geçtiğimiz haftasonu Uluslararası New York Times Gazetesinde yer alan yeni iddiaya göre, ABD ile Endonezya arasında karanfilli sigara ve karides ihracatına dair sürmekte olan ticari anlaşma süreci dinlenmiş, üstelik bunu Avustralya tek başına yapmamış, ABD’den de destek almıştı.
İddianın arkasından Avustralya Başbakanı Tony Abbott, “topladığımız bütün bilgileri arkadaşlarımızın lehine ve değerlerimizi korumak için kullanıyoruz” şeklinde açıklamada bulunarak yine sorumluluk üstlenmediği gibi, pişmanlık ve üzgünlük emâreleri de göstermemişti!
Basın toplantısını yakın komşuyu çekiştirmek, yeni ortaya atılan dinleme olayı iddiasından duyulan hayal kırıklığını ifade ederek o ana kadar karşı taraftan gelen yanıtlara cevap vermeye elverişli bir ortam olarak görmüş gibi davranan Bakan Natalegawa yanıbaşında ayakta şaşkın bakışlarla olayı izleyen meslektaşı John Kerry ‘e adeta komşu ülke Avustralya’yı şikayet ediyordu. Bir ara fazla ileri gitmiş olduğunu düşünmüş olsa gerek, konuyu kendisinin yanında açığı için John Kerry’den özür bile diledi. En son iddiada ABD’nin de dinleme olayına ortak olduğu yer almışken Bakan ABD’nin ortaklık rolüne değinmenin yanından bile geçmedi, öyle bir iddia yok gibi davrandı.”Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit”mi demek istiyordu, tam olarak anlaşılamadı.
“Endonezya ve Avustralya gibi komşu ülkeler birbirine sırt döneceklerine desteklemeli, göz kulak olmalı, arkadan gizli dinleme yapılması da ne demek oluyor, asıl birbirimizi dinlemeliyiz” diyerek yakın koşusuna verip veriştirmeye devam etti.
Konuşma sırası Kerry’e geldiğinde, kaçınılmaz soru kendisine gazeteciler tarafından yöneltildi. En son ortaya çıkan dinleme iddialarına ABD’nin cevabının ne olduğu yönündeki soruya Bakan Kerry, ülkelerin istihbarat toplama operasyonlarının reforma götürülmesinde ABD’nin çabalarını anlattı ve ABD’nin “özeli” koruma konusunda çok dikkatli davrandığını söyledi. Başkan Obama’nın bu konuya çok önem verdiğini ve bir dizi önemli somut reform önerisi ortaya koyduğunu açıkladı; casusluk iddialarının ABD şirketlerine ticari bir avantaj sağladığını da sözlerine eklemeyi ihmal etmedi.
Basın toplantısından sonra gazeteciler tarafından soru yağmuruna tutulan Endonezya Dışişleri Bakanı Marty casusluk iddialarında ABD’nin rolüne hiç değinmemesi konusuna, “ABD istihbarat toplama teknikleri konusunda kapsamlı bir inceleme üstlenmiştir” şeklinde cevap vererek kendisini savundu.
