KIBRIS’TAN… Azerbaycan gezisi

Azerbaycan beni çok etkiledi.  Böylesini hiç beklemiyordum. Kendimi adeta ikinci bir Kıbrıs’ta hissettim.


İnsanları sevecen, iyi kalpli, açık yürekli ve tipleri de aynen bize benziyor veya biz onlara benziyoruz.


Konuşmaları ve kullandıkları kelimeler bize çok yakın. Seneler önce tarihe gömdüğüm “Ayakyolu” kelimesine Azerbaycan da rastladım. Hem de yaygın bir şekilde, aynen bizde kullanıldığı manası ile.


Torun yerine kullanılan “evlat bebesi” kelimesi de beni çok etkiledi. Çok doğru ve yerinde bir tanım. Bence torundan daha güzel ve manalı bir kullanım tarzı.


Azerbaycan’a yapılan bu ziyaret çok olanaklara kapı açacak. Bundan eminim.
“Hörmetli Dövlet Başkanı İlham Aliyev”in 1.ci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı ve Başbakan Yardımcısı Dış İşleri Bakanı Serdar Denktaş’ı  evinde ağırlaması ise tüm Azerileri olduğu gibi beni de can evimden vurdu, yüreğime ferahlık kattı. 


Haber bize ulaşır ulaşmaz ilk yaptığım iş bunun ne manaya geldiğini Azerileri kardeşlerimizden öğrenmek oldu.  Resepsiyondakiler, garsonlar, şoförler ve korumalar bizi tanıdıkları için, büyük bir olasılıkla bana duymak istediklerimi söylemek nezaketini gösterecekleri düşüncesi ile  hemen odama çıkıp, giydiğim takım elbiseyi çıkarıp, kısa kollu bir gömlek ve kot pantolon giyip dışarı fırlamak oldu.


İlk soruyu sorduğum kişi otelin giriş kapısından 250 m. uzakta görev yapan ve görevi icabı bence sadece otomobilleri, otobüsleri ve onların şoförlerini gören  dış kapı sorumlusu oldu. Aşağı yukarı inip kalkan giriş bariyerini oturduğu odadan idare eden, 35 yaşlarındaki Azeri görevliye hemen sordum sorumu, “Sence Aliyev niye evinde kabul etti Rauf beyi” diye.  Mümkün mertebe şivemi de Azeri Türkçesine çaldırarak. Aldığım yanıt çok ilginçti. Azerilerin sadece çok sevdikleri insanları evlerinde kabul ettiğini ve  Dövlet Başkanı İlham Aliyev’in bu güne kadar hiç kimseyi evinde kabul etmediğini söyledi.


Rauf beyi tüm Azerilerin tanıdığını ve çok sevdiğini ve Aliyev’in de kendisini evinde kabul etmesi ile halka ve dünyaya kendisini ne kadar saydığını ve sevdiğini gösterdiğini ve bunun da böyle olması gerektiğini söyledi.


Beni tanıması olanaksız ama Kıbrıs heyetinden olduğumu tahmin edebilir diye dışarı çıkıp, 500 m. aşağıdaki RAM Markete gittim. Bakü’deki Ram Market, Koç topluluğunun zannedersem Bağımsız Devletler Topluluğunda kurdukları ilk Hiper Markettir. Önüme çıkan ilk kişi 18-20 yaşlarında genç bir delikanlı idi. Hemen aynı soruyu ona da sordum. Olabildiğince Azeri şivesi ile. Zaten şiveleri bize çok yakın. Eminim ben, çok değil 2-3 haftada bu Türkçeyi çok rahat konuşabilirim.


Aldığım yanıt, üç aşağı beş yukarı değil, tamı tamına bir evvelki yanıt ile aynı idi.
İşte o vakit yapılan işin, önemini kavradım.


Niçin rahmetli 1.ci Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in “Bir Millet, İki Devlet” dediğini ve şimdi de bizlere “Bir Millet, Üç Devlet” dediklerini.


Söyleyebileceğim bir tek söz var şimdi. “Bedenim Kıbrıs’ta ama Ruhum Azerbaycan’da kaldı”.  Bunların her ikisi birbirlerinden ayrılmaz bir parça.     


_______________________


* Prof. Dr. 


 

652820cookie-checkKIBRIS’TAN… Azerbaycan gezisi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.