KIBRIS’TAN… Kıbrıs’ta çözüm kaf dağında

Kıbrıs Rum Yönetimi daha başından beri, ortak devlet yapısındaki her hangi bir çözüme karşı durdu.


Akıllarındaki hep, üniter, Kıbrıs’lı Rum çoğunluğun idaresinde ve yönetiminde, Kıbrıs’lı Türklerin azınlık olduğu, adaya kesin kes hakim ve egemen, her hangi yabancı (Türk) askeri bir müdahaleye karşı AB güvencesinde olan bir devlet.


Bir başka deyimle istedikleri, Yunanistan’ın Kıbrıs’ta kurulmuş minyatürü. Ana dil Rumca, yasalar Rumca, Resmi yazışmalar Rumca, polisler Rum, Gümrükler ve hava-deniz limanları Rumların kontrolünde olan bir ülke.
Bundan başka her olası çözüme “Hayır” dediler ve diyecekler de.


Kıbrıs sorununun çözümündeki olumsuzlukların kaynağında AB ve BM var.


AB’nin yarattığı yapay ve düşüncesizce sorun, Kıbrıs sorunu hallolmadan Kıbrıs’ı AB’ye üye kabul etmek. 


BM’nin hatası ise Genel Sekreter Kofi Annan’ın Kıbrıs sorununu kişisel başarıları düzeyine indirgemesi ve  “Gene başarılı olmazsam” düşüncesi ile inisiyatifi ele almak istememesi. 
Bunun bedelini biz Kıbrıs’lı Türkler ve anavatan Türkiye ödüyor.


Kıbrıslı Türkler adada her zaman bir çözüme hazırken ve bunu içtenlikle isterken Papadopulos’un “Referandumda hayır diyenlerin gücünün artması gerekir” demesi adada hiçbir zaman ortak bir devletin kurulamayacağının belirgin işaretidir.


Kıbrıs Türk halkı, dünyayla entegre olmak ve AB’ye girmek için “Evet” oylarını kullandı.
Ama Güney Kıbrıs’ta Referandumdan çıkan “Hayır” oyları sayesinde, Kıbrıs’lı Türkler bunca yıldır görmezden geldikleri ve bir türlü kabul etmek istemedikleri gerçeklerle yüz yüze geldiler.
Bu gerçekleri elle tuttular, yaşayarak farkına vardılar. Açıkçası kafalarına dank etti.
 
Kıbrıs’lı Türkler, dünya ile entegre olmak için gösterdikleri çabaya karşın, Kıbrıs’lı Rumlar tarafından sürekli olarak engellenmekten ve dünyadan koparılmaktan artık bıktılar ve usandılar.


Aslında Rum Yönetiminin Kıbrıs’lı Türklerin dünya ile entegre olmak çabalarına karşı  koydukları her engel, her olumsuz taş, her felik, Kıbrıs’lı Türklerle aralarını bir o kadar daha açtı.


Şimdi birde işin içine Rusya’nın perde arkasından destek verdiği, Rum Yönetimi’nin, BM’nin herhangi yeni bir Kıbrıs girişiminde Güvenlik Konseyi’nin bir veya iki üyesinin değil 5 daimi üyesinin de katılması talebi girdi. (Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin)


Bu talep tam olarak  Nasreddin Hoca’nın ipe un sermesine benziyor.


Eğer hala daha, 24 Nisan 2004 Referandumundan sonra, BM Genel sekreteri Kofi Annan’ın kaleme aldığı ve Kıbrıs’lı Türkleri haklı gösteren Raporu,  BM Güvenlik Konseyinde Rusya’nın Veto’su nedeni ile onaylanmadı ise ve bu nedenle de Genel Kurula gelemediyse,  Rumların bu önerisi, açıkça Kıbrıs’ta çözüm istemiyorlar demektir.


Dünya’daki genel konjonktür dönem dönem çok hızlı bir şekilde değişiyor ve aniden ters yüz oluyor.


2008  yılının Şubat ayında Kıbrıs’ın Rum tarafında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar adada ve dünyada çok şeyler değişebilir. Bir çok dengeler de alt üst olabilir. Kıbrıs konusunun böyle gitmeyeceği kesin. Uzaktan köyün minareleri gözüktü.  


___________


* Prof. Dr. 

654060cookie-checkKIBRIS’TAN… Kıbrıs’ta çözüm kaf dağında

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.