KIBRIS’TAN… Rum Kesimi’nin gerçekle yüzleşmesi

Rumlar yavaş yavaş yıllardır kendilerinden gizlenen gerçeklerle yüzleşmeye başladılar.


Ledra Yolu yani yılların Uzun Yolu’nun sonundaki Lokmacı Barikatı bu gün açılıyor.


Türk egemen bölgesi, Çikkos Sokağı (Odos Kykkos)köşesinden başlıyor ve bir zamanlar Ermeni olan bir vatandaşımızın çalıştırdığı Lokmacı dükkanının köşesine kadar uzanıyor.


Yılların Lokmacı Barikatı, Lokmacı dükkanın yanında olması ve tanımının da Lokmacı dükkanına göre yapılması nedeni ile adını bu dükkandan almıştı.


Rumların bastıkları haritalara bakarsanız, söz konusu barikatın bulunduğu yerde “Ara bölge” yoktur.
Rumlara göre sınır 30 Aralık 1963 tarihinde çizilen Yeşil hattır ve Lokmacı Barikatının olduğu yerden geçer.


Yeşil hattın çizimi, 21 Aralık 1963 günü Kıbrıslı Türklere yönelik Rum saldırılarının sürmesi üzerine 24 Aralık 1963’te toplanan Türkiye hükümetinin, ateşkes anlaşmasına uyulmaması durumunda garantörlük hakkını kullanarak müdahale edeceğini açıklaması ile başlar.


Bu açıklamaya rağmen Rum saldırılarının durmaması, hatta, Yunan Alayı’nın da saldırılara katılması ve Lefkoşa’ya yönelik saldırıların yoğunlaşması üzerine Türk savaş uçakları Lefkoşa üzerinde alçak uçuşlar yapar.


Bir müdahaleden çekinen Rumlar, İngiltere’nin arabuluculuğuyla ateşkesi kabul ederler ve 27 Aralık günü bir İngiliz generali olan Tümgeneral Peter Young komutasında üç garantör ülkenin askerleri, “Barışı Koruma Kuvveti” adı altında göreve başlar.


30 Aralık günü de, General Young, Lefkoşa şehrini ikiye ayıran “Yeşil Hat”tı harita üzerine yeşil yağlı bir kalemle çizer. Bu hat, Lefkoşa’nın Türk ve Rum kesimini ayıran ve Rum saldırılarının durdurulduğu hattır. 
Bu hat, harita üzerinde Yeşil renkli yağlı bir kalem ile çizildiği için de o günden itibaren “Yeşil Hat” olarak anılmaya başlanmıştır.


24 Aralık 1963 tarihinden, Makarios hükümetinin Türklere uyguladığı insanlık dışı ambargoların ve dolaşım özgürlüğü kısıtlamasının kaldırıldığı 1967 yılına kadar bu barikat kapalı kaldı. 1967 yılında geçişlere açılan Lokmacı barikatı, 1974 Barış harekâtından sonra önüne duvar çekilerek tekrar kapatıldı.


Ama küçük bir farkla.


Artık Yeşil hat 1963’de General Young’un çizdiği yerden yani Ermu Sokağının kuzey kenarından değil, kahraman Türk askerinin ve Mücahitlerin Rumları 70 metre geriye püskürttükleri Çikko sokağının kuzeyinden geçmektedir.    
Rumlar fiilen içine adım atamadıkları bu yeni sınır çizgisini bir türlü kabul edememişler ve adını da “Ara Bölge” koyarak, adada görev yapan BM Barış Gücünün (UNFICYP) bu bölgeyi devir alabilmesi için de yıllardır her türlü düzenbazlığı yapmışlar ve politik oyunu oynamışlardır.


Tasos Papadopulos’un yıllardır sürdürdüğü bütün hırçınlık ve söz konusu barikatın açılması için ileriye sürdüğü tek taraflı koşullar, hep ara bölgenin UNFICYP’e devredilmesini hedeflemekteydi.
Bu sabaha kadar Rumların çıkardıkları sorunlar ve Rum Basını kanalı ile yapmak istedikleri manipülasyonlar da bir sonuç vermedi.
 
Özellikle 21 Mart Antlaşmasında Türk Askerlerinin gözle görülmeyecek bir yere çekilmesi mutabakatına varıldığını söylemeleri, kurdukları yalanlar zincirinin son halkası, “Asker çekilmezse kapı açılmaz” tehditleri de zurnanın son deliği oldu.


Antlaşmada varılan mutabakat, “Türk Askerinin, geçidi kullanacak sivilleri rahatsız etmeyecek konumda olmaları” şeklindedir. Askerin bölgeden çekilmesi veya uzaklaşması gibi bir mutabakat yoktur ve hiç olmamıştır.
Bayrakların kalkması, KKTC’yi tanımlayan işaretlerin olmaması ve Bölgenin UNFICYP’e devri gibi veya bunları ima eden bir mutabakat da yoktur 21 Mart Antlaşmasında.
Rum basınında yazanlar, tamamen Rumların kendi hayal ürünleridir ve Lokmacı barikatının geçişlere açılmasına mani olmak amaçlıdır.


24 Şubat’taki seçimleri kazanarak Cumhurbaşkanı seçilen Hristofyas’ın Papadopulos’tan farkı Lokmacı Barikatında ortaya çıkmak zorundaydı. Aksi takdirde Papadopulos’un yıllarca üzerinde taşıdığı “Mr. No” ceketini giymekten ve “Uzlaşmaz” tanımı bütün çırpınışlarına rağmen alnında taşımaktan asla kurtulamayacaktı.


Hristofyas’ın bu barikatın geçişlere açılmasından sonraki sorunu, yıllardır Kıbrıs’lı Rumlardan sakladıkları gerçekleri Rum halkına anlatmak ve onlarla yüzleşmek olacaktır. Kıbrıs’lı Türklerin “Azınlık” değil “Ortak” oldukları kavramını sindirebildikleri zaman da adada barışa doğru gerçek adımlar atılmaya başlanacaktır. Şimdi barışa doğru attıkları adımları hala daha yapay, sahte ve zoraki gözükmektedir.   


__________________


* Prof. Dr.

656340cookie-checkKIBRIS’TAN… Rum Kesimi’nin gerçekle yüzleşmesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.