Kim yalan yazıyor?

İstanbul eski belediye başkanlarından siyasetci Bedrettin Dalan’ın kurduğu üniversite ve ona bağlı İstek Vakfı arazisinde günlerdir kazı yapılıyor.

Bu kazı arkeolojik değil.

Define avcılarının kazısı da değil.

Ergenekon’la ilgili bir kazı.

Yani darbecilik iddiasıyla hazırlanan dosyayla ilgili yeni bir gelişme.

Birisi ihbar ediyor.

Vakfın arazisi üzerinde verilen adreste lav silahı dahil çeşitli tabanca ve mühimmat bulunuyor.

Tabii bu kazı sonucu ortaya çıkan tablo Ergenekon karşıtları için hiç de hoş değil.

Aksine anti-Ergenekoncuları hüsrana uğratan bir gelişme.

Çünkü İstek Vakfı Kurucusu Dalan, Ergenekon İddianamesinde yer alıyor. Hatta birinci iddianamede suçlanıyor.

Gözaltına alınması gerekiyor ancak sağlık nedenleri ile ABD’de olduğu için bu gerçekleşemiyor.

Tam da o günlerde Dalan ABD’den Türkiye’deki TV’lere bağlanıyor:

“Sağlık kontrollerim biter bitmez ordayım. En geç bir hafta veya on gün sonra Türkiye’ye döneceğim.

Ne zaman söylüyor bunları?

Yaklaşık bir yıl önce.

Sonra dönmüyor.

Neden dönmüyor sorusuna yanıt arayacak değiliz.

Bir yıl sonra somut bir olay gelişiyor ki, bulunan silahlar öyle oyuncak tabanca filan değil.

Üstelik külliyetli miktarda.

“Bu kadar silahlarla darbe yapılır mı?” geyiklerine yanıt verecek değilim.

Hatıra için yer altında mühimmat saklayacaklara ne denir siz daha iyi bilirsiniz.

Bu gelişmeden sonra Dalan ABD’den yine Türkiye’deki TV’lere bağlanıyor ve canlı yayında “ O silahlar bize ait değil. Üstelik o kadar da önemli değil.” mealinde, küçümseyici bir açıklama yapıyor.

“Gelmeyi düşündüğünü, ama Ergenekon’un siyasallaştırılması karşından bu fikrinden vazgeçtiğini” söylüyor.

Bunun üstüne Genel Kurmay Başkanlığı ise yazılı açıklama yaparak, bulunan silahların TSK’ye ait olmadığını duyuruyor…

Hürrriyet Gazetesi ve yazarları ise Dalan’a destek verip, İstek Vakfı arazisinde bulunan silahları manşet yapan “öteki” yayın organlarını suçluyorlar:

“Haber bu kadar abartılı verilir mi? Abartılı ve etik dışı bir haber. Dalan yalanlıyor. Ama onlar manşete çekiyorlar..”

İyi de Türk Silahlı Kuvvetleri de yalanlıyor:

“Bu silahlar bize ait değildir” diyor.

Bakın burada birisi yalan söylüyor.

İlk ağızda silahları inceleyerek kendilerine ait olmadığını söyleyen TSK yalan söyleyecekse yandık demektir.

Dalan da yalan söylemiyor deniyorsa –ki Hürrriyet’in genel yayın yönetmeninden başyazarına kadar tüm yazarları Dalan’a inanıyorlar- o takdirde bu silahları Dalan’ın arazisine rufailer sakladı.

Eğer rufailer Ergenekon’a kadar bulaşmışlarsa (!) yandık ki ne yandık.

Eğer rufailerden bir açıklama (!) gelmezse bu silahlar kesinlikle

kendi kendine oraya gitmiştir.

Hürriyet yazarları yalana bulaşacak (!) değiller ya…

1626290cookie-checkKim yalan yazıyor?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.