KKTC muhalefetinin dramı

KKTC’de son günlerde yaşanan birçok tartışma ve ülke gündemini gerginleştirmeye çalışan bazı odakların yoğun çalışmalarına rağmen, özellikle ekonomi yönetimince sergilenen soğukkanlı ve gerekli çalışmalar ile alınan yerinde önlemleri takdire değer buluyorum.

Her ülkede muhalefet, siyaset gereği, hükümetin yanlış adımlar atmasından rahatsız duymaz ve bu yanlışları siyasal propaganda ile kendi lehine çevirmeye çalışır. Bunda tepki duyulacak bir nokta yoktur. Ne var ki, son günlerde ülkemiz muhalefetinin hükümetin başarısız olmasını ister gibi bir tavır içine girdiğini görüyoruz. Özellikle bazı sendikaların hesapsız ve tehlikeli söylem ve eylemlerinde muhalefet partilerinin ön sıralarda yer alması, bu kanımızı güçlendirmektedir.

KKTC’de UBP Hükümetinin başarısızlığından nemalanmaya çalışan muhalefet partileri ve özellikle geçmiş hükümette başarısızlıkları tescillenmiş muhalif siyasetçiler, son günlerde telaş ve sıkıntı içine girdiler. Bunun en büyük nedeni, özellikle yılsonu itibarıyla ekonomide yaşanacak tıkanıklıklar, maaş ödemelerinde yaşanacak sıkıntılar ve özellikle de 13. maaş konusunda atılacak geri adımın beklentisi içinde olmalarıyla doğrudan ilişkilidir.

KKTC muhalefet partileri ve liderleri, ekonomi yönetiminin atacağı yanlış adımların beklentisi içinde ellerini ovuştururken, ülkemizde tersine gelişmeler olması, muhalefetin paniklemesinin de kaynağını oluşturmaktadır.

UBP Hükümetinin ekonomi yönetiminin asla reklâma kaçmadan doğru adımlar atması, yerinde önlemler ile geçmiş hükümetin yanlışlarını sürdürmemesi, Türkiye ile uyumlu ilişkiler içinde yeni mali yardım paketleri imzalaması, maaş ödemelerinde sıkıntı yaşanmayacağının anlaşılması ve 13. maaşların ödenmesinde bir sıkıntı ortaya çıkmaması üzerine muhalefetin beklentileri büyük ölçüde başka baharlara kalmış görünüyor.

Geçmiş hükümetin (CTP) ekonomi yönetiminde dümenin başında bulunan CTP-BG kurmaylarının erken seçim kararını alırken en büyük beklentileri; yıl ortasına gelmeden tüketilmiş bütçe kalemleri ve ayakları üzerinde durma olanağı kalmamış bir bütçe yapısı devrettiklerinin bilinciyle, yılsonuna gelmeden yaşanacak ağır bir ekonomik kriz ortamıydı. UBP hükümeti ve özellikle de ekonomi yönetiminin dümeninde bulunan Maliye Bakanı Ersin Tatar ve Devlet Bakanı Sunat Atun, muhalefet kalemşorlarının bile eleştiremediği başarılı bir grafik çizerek ekonominin yeniden toparlanmasını sağladılar. Bu açıdan, Başbakan Derviş Eroğlu’nun ekonomi yönetimini çok doğru ellere teslim ettiği anlaşılmış oldu.

Türkiye hükümetiyle üzerinde anlaşılacak yeni ekonomik paket ile ücretlilerin maaşların ödenmesinde sorunlar yaşanmasını hayal eden, memur ve işçilerin kazanılmış haklarından geri gidişler ümit eden ve 13. maaşların kaldırılması kararının beklentisi içine giren bazı muhalefet partilerinin beklentileri adeta boşa çıkmış oldu. Böylece, hükümetin ekonomi yönetimindeki başarılı çalışmaları ile muhalefetin hesap ve beklentilerinin boşa çıkarılması karşısında CTP-BG kurmaylarının adeta kaçarcasına erken seçim kararı almalarının yanlışlığı da ortaya çıkmış oldu. Sonuçta, başarılı bir ekonomi yönetimi ile sorunların üstesinden gelinebileceği, geçmiş hükümetin başarısızlığı ve beceriksizliği de kanıtlanmış oluyordu.

KKC muhalefetinin bu gelişmeler karşısında iki açıdan büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı görülüyor. Muhalefetin ilk hayal kırıklığı, ülke yönetiminde hiç de azımsanmayacak bir süre daha söz sahibi olabilecekleri halde, ekonominin batağa sürüklendiği düşüncesiyle kaçarcasına hükümetten ayrılmanın yanlışlığı ortaya çıktı. İkinci hayal kırıklığı da bununla bağlantılıdır. Özellikle CTP-BG koalisyon hükümetlerinin ekonomi yönetimindeki başarısızlığı tescillenmiş oldu ki, yeni hükümetin ekonomiyi yeniden istikrara kavuşturmada başarılı olması gerçeği karşısında muhalefet ikinci büyük darbesini de almış oldu.

KKTC’de UBP hükümetinin ülkede siyasal istikrarı sağlama konusunda başarısı, yalnızca ekonomi yönetiminde yaşanmıyor. Toplumun değişik kesimlerini karşı karşıya getirmek konusunda geçmiş hükümetin yanlış adımlarına karşın, yeni hükümetin yumuşama politikası ile toplumda gerginlik azalmaya başladı ve bu yumuşama politikası halktan büyük destek almaya devam ediyor. UBP hükümetin bazı sendikaların makul olmayan ve yapmacık gerekçelerle eylemler ve grevlere gitmesi ve özellikle de ülke yönetimini ele almaya dönük girişimleri karşısında kararlı duruş sergilemesi ile halkın büyük kesimlerinden destek alması; bu konuda geçmişte kararsız ve teslimiyetçi bir politika izleyen CTP-BG hükümetlerinin yanlış bir yol izlediklerini açığa çıkarttı. Bu noktada, geçmiş hükümetin bugünkü muhalif siyasetçileri, ekonomik kriz beklentisiyle iktidarı yıpratmaya hazırlandılar ve sendikaların yanlış tutumlarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi politikasını izlemeye koyuldular. Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymadı ve UBP hükümetinin ekonomi politikası, Başbakan Eroğlu ve Maliye Bakanı Tatar’ın çok yerinde kararları ile boşa çıkarılmış oldu. CTP-BG muhalefeti için derin bir hayal kırıklığı yaratan bu durum, ülkemiz için çok büyük bir kazanç olarak görülmelidir.

KKTC’de 2010 yılında UBP hükümetinin ekonomik, toplumsal ve siyasal istikrarı sağlamaya dönük yeni adımlar ile muhalefeti yeni hayal kırıklıkları ile baş başa getireceğini düşünüyorum. Bunun nedeni ise hükümetin üzerinde çalıştığı hayat pahalılığını azaltmak, ülkede geçmiş dönemde her alanda tesis edilmeye çalışılan gerginliği düşürmek ve özel sektörü güçlendirmeye yönelik yeni hükümet açılımları olacağa benziyor.

Sözün özü, KKTC’de başarısız hükümet pratiğiyle halk desteğini kaybeden muhalefeti ve özellikle CTP’yi, önümüzdeki günlerde yeni hayal kırıklıkları beklemektedir.

670950cookie-checkKKTC muhalefetinin dramı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.