“Paran varsa vatandaşsın” başlıklı yazıma pek çok yorum geldi.
Rumlarla ilgili yazdığım her yazıdaki gibi, ellerine sağlık diyen azdı.
Her nedense Rumların kendi kaynaklarından aldığımız verileri “yalan” olarak nitelendirilip, beni halkı yanıltmakla itham etti bazıları.
Ve işi daha da ileri götürüp, “Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC’yi bir mi tutuyorsun” dediler.
Tam olarak söyledikleri şu Rum hayranlarının;
“Ehh fikirler gibi zeka seviyeleri de değişiyor, baksanıza Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC’yi devlet olarak yan yana koyanlar var ve Lefkoşa’nın iki tarafını da görüp kıyaslama yapmaktan acizler. Bari ara bölgedeki fare kapanlarına bakında utanın sahte kıyaslamalar yapacağınıza. KKTC dünyada tek boşuna uğraşmayın eşi benzeri yok bulamazsınız uzak ara şampiyon vatandaşlıkta da, bilumum pislikte de.”
“Ma ne devleti be? resmi kağıtlarınız mühürleriniz 80 km ötedeki Mersin kapısında bile geçmez be da gelin güvey olursunuz orada? TC bile tanımadı sizi daha resmen da zar zur edersiniz gendi gendinize .”
“Devlet mi dedin? Rum tanımaz düşmandır amenna, Avrupa tanımaz gavurdur amenna, Arap tanımaz Müslümandır amenna, Azerbaycan tanımaz amenna Türkiye de tanımaz be gavole… Devletin parası olur KKTC’nin yok, devletin askeri polisi olur KKTC’nin yok, devletin bir bayrağı olur KKTC’nin yarım var …Bence hiçbir şey tartışılmasa bile KKTC’nin bir devlet olduğunu tartışabiliriz böylece devlette olması gerekenlerden hiç birinin KKTC’de olmadığı gibi bu olanların da hiçbir devlette olmadığını görürüz, muz cumhuriyetlerinde bile….Haa KKTC’nin nüfusu kaç…ayıp mı oluyor sormayım mı…o zaman senin maaşın kaç… olmadı besleme seni üstelik şehidim var gazim var…biz dağlarda gonora toplardık… KKTC devletmiş yörü git be işine, biziminan dalga (mı) geçen?”
Nedense bilmiyorum. Rumların ekonomik durumuna veya iç siyasetlerine hafifçe dokunsak bizim grekofiller hemen savunmaya geçer. Bu reflekslerini anlayamadığım gibi, niye kendi ülkelerini kötülediklerine de anlam veremem. Dolasıyla şahsen tanımadıkları birini “halkı yanıltmakla” itham eden bu kişilerin savunmalarında ve “niye” sorusunun cevabını aramaya giriştiğimizde, işin altında da çapanoğlu aramak kaçınılmaz oluyor. Bana göre KKTC’ye saldıran/ yok sayan/ küçümseyen aktörlerin “birilerinin” yönlendirmesi altında oldukları ve bundan hiçbir rahatsızlık duymadıkları çok açık. Marazi kişilerin eline acemice koz vermenin kimseye fayda sağlamayacağını hatırlatarak esasa gelelim;
***
Yazılarıma gelen yorumlara hiç kızmam, alınmam, etkilenmem, umursamam. Hatta insanı tanımak, düşünceleri öğrenmek adına faydalı bile sayılabileceğine inanırım bu eleştirilerin. Ancak kimilerinin çıkıp, birilerine “büyük devlet” payesi vermesini, kendi vatanını küçümsemesini anlayamam. Zira küçümsedikleri bu devlet çocukluğunu gençliğini mevzide geçirmiş, bugüne gelebilmek için canını vermekten bir an bile imtina etmemiş bir neslin eseri. Devletimize inanmak/ korumak için bin sebep var ama biri yeter bize: Özgürce kendi topraklarımızda yaşamak…
***
KKTC’nin nasıl ve nelerden sonra kurulduğunu unutturmak isteyenler hep oldu olmasına ancak şükür ki, onlarda hiçbir dönem fazla bir yekûn tutmadı. O yüzden kişisel zaaflarının altında ezilenleri, sonradan görmeleri ve bizim kümeste yemlenip başka kümese yumurtlayanları gözümüzde büyütmeyelim diyorum. Yani, kutsal bildiğimiz her şeyi (vatan, bayrak, devlet) haraç mezat pazara sürükleyenlerin gayretkeş çabaları yüreği sızlatsa da bu kişilerin azınlık olduklarını bilmek yeter bize.
Naçizane bir sözde yorumculara; Fikriniz, zikriniz, inancınız ya da inançsızlığınız ne olursa olsun, KKTC siyasetini, KKTC hukukunu veya ne bileyim KKTC’deki diğer eksiklikleri eleştirin ama Rum’un değirmenine su taşımayın. Yıllarca Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a “uzlaşmaz” diyenler dahi Rum’un ikiyüzlülüğünü ve yalanlarını dile getirir duruma geldilerse bir değil, iki kere düşünün. Birde “benim gibi düşünmeyenler cahildir” megolamanlığından kurtulun. Zira izanla, çalışmayla, araştırmayla ortaya konan her fikir değerlidir.
Katılsanız da, katılmasanız da…
Katılsam da, katılmasam da…
