Muhafazakar başbakan David Cameron ve onun koltuk değneği Liberal Demokratlar yerel seçimlerde harbi bir tokat yedi… Başbakan Cameron ikinci tokadı da Yunanistan ve Fransa’da kendisi gibi kemer sıktıran hükümetlerin düşmesiyle yedi…
Şapkasını önüne koyup düşünen Cameron pek ders çıkarmamış gibi, “yola devam” dedi… Yani kemer sıkmaya devam… Cameron seçmenin gönlünü alacak bir hükümet programıyla durumu kotaracağını düşünüyor. Kraliçe II Elizabeth’in açıkladığı programa göre hükümet “reform” dönemini başlatıyor… Finastan emeklilik sistemine 14 yasa 4 tasarıda reform yapılacak…
Türkiye’de de pek sevilir bu laf… Yenilik, iyileştirme anlamına gelen bu lafla nereye varılacağı pek bilinmez ama bazı seçmeni kandıracağı kesin…
Cameron “reform” atılımıyla “Britanya’yı yeniden inşa ediyoruz” diyor… Ana muhalefet lideri Edd Miliband ise, bu “reform”da çalışanlar ve dezajantajlı grupların yaşam standartının unutulduğunu öne sürüyor. Yani kof bir atılım…
İngiltere ulusal basınındaki ciddi yazarlara göre de; Cameron, uyguladığı politika ile kumar oynuyordu, kaybetti… Şimdi ise bütün fişlerini masaya sürüyor…
***
Bugünlerde parlamentoda tanıtım ya da toplantı yapmak moda oldu… Parlamentoda milletvekillerine “seçmenleriyle halkla ilişkilerini geliştirmek” amacıyla tanınan odaları kullanma hakkından yararlanma yöntemini Fethullah cemaatinden Cemevi’ne, sağlıkcılardan derneklere bir çok kesim pek sevdi…
Önce ev sahipliği yapacak bir milletvekili ayarlanıyor sonra da sıra yerel basına gönderilen albenili basın bültenine geliyor. Okura da “Vay be! Koskoca parlamentoda toplantı yapacaklar. Üstelik İngiliz milletvekili de ev sahibiymiş…” sözü düşüyor…
Bana göre içi kof bir çaba… Katılımcının yoğun olarak yaşadığı mekana yakın yerde toplantı yapmak daha akıllıca. Eğer milletvekilini kendi mekanına getirebiliyor ve tartışmaya katabiliyorsan, bununla da yetinmeyip sorununu merkezi ve yerel yönetime taşıttırabiliyorsan başarılı sayılırsın… Gerisi hava civa…
***
Kupanın belli olacağı derbi maçı Londra’da da ilgi ve heyecanla izlendi… Türkiye’de yazılıp çizilene bakılırsa Fenerbahçe’ye kurulan komplo cemaatin işi… Başkanları Aziz Yıldırım da bu komplodon dolayı haybeye içerde… Geçenlerde Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı Londra’da bir konuşma yaptı. Ciddi bir yazar olan Bursalı da Fener’in başına gelenlerin cemaatin işi olduğunu söyledi…
Bir Beşiktaşlı olarak ikinci takımım Galatasaray sayılır… Hayatımda hiç sarı lacivert renkleri desteklemedim… Bu kez Fenerbahçe’nin kazanmasını istedim… Fener ligin mağduruydu… Kupayı alsaydı, taraftarına teselli sayılacaktı…
Bu arada Türkiye’de tanınmış gazetecilerden Ergun Babahan “Bu kupa Amerika’ya girsin” tweet’i nedeniyle Fethullah cemaatinin Today’s Zaman’daki yazılarına son verildi… Babahan da, “Hizmet’in mensuplarından ve Hocaefendi’den kastımı aşan bu sözler nedeniyle özür dilerim” mesajı göndererek “tweet”ini yalamış oldu…
“Kaş yapayım derken göz çıkarmak” budur işte… Adam akıllı eleştirmek yerine kullandığı üsluba “patavatsız” denir. Şimdi düştüğü duruma ise yalakalık… Bana Babahan’ı sorarsanız “Koftidendir” derim artık…