YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kırk yıldır kömürlü termik santrallerin gölgesinde yaşayan Milaslılar kömürden öte bir yol arayışı içinde. Milas için hazırlanan rapor, kömür dışındaki yerel ekonomik alternatiflere dair daha yeşil bir yol haritası sunuyor…
Termik santraller yüzünden 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan Muğla’nın Milas ilçesiyle ilgili hazırlanan yeni rapora göre halk geleceğinin kömüre bağlı olmadığı bir adil geçiş istiyor. Bu, ancak Milas’ın sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerin korunabilmesiyle mümkün. Rapor, özellikle coğrafi işaretli Milas zeytinyağı ve çam balının güvenceli, doğayı koruyan yeşil işler yaratarak kömüre alternatif olabileceğini ortaya koyuyor. Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Milas Kent Konseyi, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ve İklim İçin 350 Derneği’nin hazırladığı ‘Kömürün Ötesinde Milas’ başlıklı rapor, Milas’ta kömürle enerji üretiminden çıkışın istihdam üzerindeki olası olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak yerel ekonomik alternatifleri barındıran ‘kömürden adil bir çıkışın’ yol haritasını sunuyor.
KÖMÜRÜN ÖTESİNDE MİLAS RAPORU YAYINLANDI
Milas’ta kömürlü iki termik santralin faaliyette olması ve kömür madenlerinin sürekli genişlemesi bir yandan ciddi bir ekosistem tahribatına yol açıyor, diğer yandan hak ihlallerini beraberinde getiriyor. Akbelen Ormanı’nda köylüler tam 661 gündür orman alanlarının kömür madenine feda edilmemesi için hem nöbet tutuyor hem hukuki mücadele veriyor. Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Milas Kent Konseyi, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ve İklim İçin 350 Derneği, büyük bir doğal ve kültürel zenginliğin üzerine konuşlanan ilçenin geleceğine kömür dışında bir yön verebilmek amacıyla kapsamlı bir rapor hazırladı. ‘Kömürün Ötesinde Milas’ adını taşıyan rapor, Milas’ın kömür kıskacından kurtulabilmesi için yerel ekonomik alternatifleri ortaya koyuyor.
ADİL GEÇİŞ NE ANLAMA GELİYOR?
Kömürden çıkış kavramı, diğer bir ifadeyle elektrik üretiminde kömürü sıfırlamak, teknolojik olarak mümkün olmakla beraber dönüşüm yalnızca teknik bir meseleden ibaret olarak görülmüyor. Kömüre dayalı enerji sektöründeki dönüşüm, toplumsal ve ekonomik boyuttaki dönüşüm ile istihdam ve beceri alanındaki dönüşüm ihtiyaçlarını da beraberinde getiriyor. Bu bahsedilen enerji geçişinin, adil ve eşitlikçi olması, insanları ve doğayı göz ardı etmeden, yerel halka değişime uyum gösterme ve değişimin getirilerinden faydalanma şansı tanıyan bir biçimde olması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi için; hükümetlerin, yerel makamların, iş ve finans kurumlarının yanı sıra sendikalar, yöre halkları ve çevre örgütleriyle birlikte, net sıfır bir ekonomiye geçişi tamamlayacak kapsamlı bir adil dönüşüm çerçevesini ortaya koymaları gerekiyor.
YEREL HALK KÖMÜRDEN ÇIKMAK İSTİYOR, İSTİHDAM EN ÖNEMLİ SORUN
Hazırlanan rapor kapsamında Milas’ta yerel halkla yapılan görüşmelerde, hava kirliliği, tarımsal verim kaybı, zeytin ağaçlarının verimsizleşmesi, kanser ve solunum yolu hastalıklarının artması, susuzluk gibi pek çok sorunun kömürden kaynaklandığı dile getiriliyor. İstimlak yoluyla köylülerin yerlerinden edilmesi ise kömürle ilgili en kaygı uyandıran sorun. Bu görüşmelerde, kömürden çıkış neredeyse halkın tamamı tarafından talep ediliyor olmasına rağmen, istihdam belirleyici faktör olarak öne çıkıyor. Bu yüzden raporda bölgede maden ve termik santrallere alternatif olacak sektörlerin, insanlara ve diğer canlılara zarar verebilecek yöntemlerden uzak, yalnızca ekonomik olarak değil, güvenceli olma ve gençler için cazip olma özellikleri de taşıması gerektiği belirtiliyor.
MİLAS VE YATAĞAN’DA 10 KÖY KÖMÜR YÜZÜNDEN YERİNDEN EDİLDİ
Raporda yer verilen bilgilere göre Milas halkı uzun yıllardır kömür yüzünden yerinden edilmek zorunda kalıyor. Milas’ta ilk maden kaynaklı kamulaştırma 1980’lerde Sekköy’de gerçekleşti. Kömür madenleri işletmeye açıldığından bu yana Yatağan ve Milas’ta toplam 10 köy yerleşimi kömür uğruna taşınarak yerinden edildi. Kömür madenleri kamu işletmesiyken kamulaştırma yoluyla köylüler evlerini ve arazilerini terk etmek zorunda bırakılıyordu. Ancak santraller özelleştirildikten sonra önce şirketler yöre halkının evlerini ve arazilerini satmaya zorlamaya başladı, başarılı olamadıkları takdirde ise kamulaştırma yöntemi devreye sokuldu. Milas’ta kömür yüzünden yerinden edilen köyler arasında Sekköy’ün yanı sıra Hüsamlar, Alatepe, Çakıralan, Karacağaç bulunuyor. Günümüzde ise İkizköy’ün Işıkdere Mahallesi benzer bir yıkımla karşı karşıya. İkizköy’ün diğer mevkiileri ve köy ile iç içe geçmiş ve köylülerin müşterek alanı olan Akbelen Ormanı’nın maden sahası olarak kullanılması için girişimler bulunuyor.
KÖMÜR MADENLERİ GENİŞLEDİKÇE 48 KÖY TEHDİT ALTINA GİRECEK
Aynı zamanda Milas’ın yanı başındaki Yatağan’a bağlı Turgut’ta da arazilerin işletme ruhsatı verilen maden sahasının içerisinde kaldığı gerekçesiyle kamulaştırılması söz konusu. Yapılan hesaplamalara göre Milas ve Yatağan’da yeni kömür madeni projelerinin hayata geçmesiyle yaklaşık 30 bin kişinin geçimlik kaynaklarını veya barınma yerlerinin yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik varlıklarını doğrudan etkileyeceği kaydediliyor. Kömür madenlerinin faaliyet alanlarını genişletmesi nedeniyle Yatağan’da 27, Milas’ta 21 köyün zeytinlik alanlarının tahrip olacağı veya yok olacağı tahmin ediliyor.
KÖMÜRDEN ÇIKIŞLA ERKEN ÖLÜMLERİ AZALTMAK MÜMKÜN
Kömür yüzünden yerinden edilen halkın dışında bölgede yaşamını sürdürenler ise ağır sağlık sorunlarıyla baş başa yaşamak zorunda bırakılıyor. Raporda yer verilen bilgilere göre mevcut işletme ruhsatının bitiş tarihi olan 2063 yılına kadar Yeniköy termik santralinin 7137, Kemerköy termik santralinin 6368 erken ölüme neden olacağı hesaplanıyor. Aynı çalışmadaki 2030 kömürden çıkış senaryosuna göre ise kömürden kaynaklı erken ölümleri azaltmak da mümkün. Buna göre kömürden çıkılması durumunda Yeniköy termik santrali nedenli erken ölümler 928’e, Kemerköy termik santraline bağlı erken ölümler de 828’e iniyor. Buna göre, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılmasıyla 11.749 erken ölüm engellenebilecek. Milas’ın komşu ilçesi Yatağan’daki Yatağan termik santralinin de kapatılmasıyla her yıl gerçekleşen 100 erken ölümden 88’i engellenebilecek. Bu santrallerin kapatılması sonucunda kamunun sağlık harcamalarında yüzde 84 oranında düşüş olacağı ve sağlık harcamalarının 21,5 milyar dolardan 3,6 milyara ineceği hesaplanıyor.
KARYA UYGARLIĞINDAN BUGÜNE MİLAS’IN MARKA DEĞERİ ZEYTİNYAĞI
İlçe halkının kendi coğrafyasında sağlıklı bir gelecek kurabilmesinin yolu, tıpkı binlerce yıldır olduğu gibi doğal mirasın korunması ve akılcı biçimde yönetilmesiyle mümkün. Zeytin, tüm Ege ve Akdeniz coğrafyasında olduğu gibi Milas için de vazgeçilmez bir ürün. Türk Patent Enstitüsü’ne göre Milas’ın tarihinde Karya Uygarlığı döneminden itibaren zeytinyağı ticareti önemli bir yere sahip. Milas zeytinyağının ünü, antik dönemden beri yoğun olarak ve yüksek kalitede yetişen Memecik çeşidi zeytinin kullanılmasından gelir. Memecik çeşidi zeytinin, doğadan gelen yağmurla birlikte suyu az gördüğü için nefaseti yüksek olarak tanınıyor. Tanesi küçük olan bu zeytin çeşidinden, verimi yüksek, sarı-yeşil arası renkte, orta değerde meyvemsi aromaya sahip üst sınıf bir natürel zeytinyağı elde ediliyor. Zeytin meyvesinin dikkat çeken özellikleri ise turunç, portakal mandalina ve limon aroma kokularının hakim olması. Raporda bölgede alternatif istihdam kolları olarak Türkiye’deki tek Avrupa Birliği coğrafi işaretine sahip Milas zeytinyağı ve coğrafi işaretli çam balı arıcılığı öne çıkıyor.
‘KÖMÜRE YAPILAN YATIRIM GELECEĞİMİZİ ÇALIYOR’
KARDOK Başkanı Nejla Işık ise “Biz Akbelen Ormanı’nda 2 yıldır, nefes aldığımız topraklarımızı kömüre feda etmemek için mücadele veriyoruz. Önümüzde tek bir yol var: kimsenin işsiz kalmadığı kömürsüz bir geleceği bugünden hep birlikte inşa etmek. Kömüre yatırım yapılan her gün geleceğimizden çalıyor; çünkü dünyada kömürün vadesi doldu” görüşünü dile getiriyor.‘ADİL GEÇİŞ BİR KAYNAK SORUNU DEĞİL, TERCİH MESELESİ’
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz de
İklim İçin 350 Derneği Kampanyalar Sorumlusu Efe Baysal, binlerce yıllık bir geçmişi olan Milas’ın son 40 yıldır tarihinin hiçbir döneminde görmediği kadar yıkım yaşadığını altını çizdiği değerlendirmesinde, “Kilometrelerce uzanan açık linyit ocakları, ilçe sınırları içinde kalan iki kömürlü termik santral, sadece Milas’ın topografyasını ve ekosistemini tahrip etmedi; sadece yerinden edilmelere ve halk sağlığı sorunlarına neden olmadı, aynı zamanda bölgede gelişme potansiyeli olan ekonomik sektörlere de ket vurdu. Oysa raporumuzun gösterdiği gibi yeni bir vizyon etrafında yerel ekonominin güçlendiği, yeni fırsatların yaratıldığı, doğayla barışık, iklim dostu yeşil işlerin hüküm sürdüğü kömürün ötesinde bir Milas mümkün” görüşünü dile getirdi.
KÖMÜRSÜZ MİLAS İÇİN RAPORDA ÖNE ÇIKAN YEREL EKONOMİK ÖNERİLER
Milas için kömürün ötesinde bir gelecek öngörüsüne yer verilen raporda, yerel olanakların ışığında kömüre alternatif olarak öne çıkan istihdamla ilgili bazı başlıklar şöyle sıralanıyor:
“Milas’ta zeytin potansiyeli istenilen seviyede değerlendirilemiyor olsa da yöre halkının gözünde ‘Kömürsüz Milas’ en çok ‘tarımsal verimliliğin arttığı’ ve ‘zeytin ve zeytinyağı üretiminin geri geldiği’ bir gelecek ile eş değer tutuluyor. Zeytinciliğe yapılacak yatırım Milas’taki termik santrallere verilen bir yıllık kapasite mekanizmasına eşit ve neredeyse madencilik sektöründeki istihdam kadar yeni iş yaratabilir. Zeytine dayalı bir ekonominin desteklenmesi ile AB coğrafi işaretli Milas zeytinyağının 100 ton üretimi sekiz katına ve yarattığı değer 4,5 milyon TL’den 60 milyon TL’ye (2021 yılı verisi) çıkabilir.
TÜRKİYE’DEKİ ÇAM BALI ÜRETİMİNİN YÜZDE 80’İ MUĞLA’DA YAPILIYOR
Türkiye’deki çam balı üretiminin yaklaşık yüzde 75-80’i Muğla’da yapılıyor. Arıcılık ve arılar yöredeki biyoçeşitliliğin ve ekolojik dengenin korunmasında kritik bir rol üstleniyor. Bölgede arıcılığın yeniden cazip hale gelmesi için var olan arıcılığın iklim değişikliğinin etkilerine uyumlu, ekolojik arıcılık anlayışı ile geliştirilebilir ve arıcılıkla ilgili eğitimler verilerek teşvikler sağlanabilir. Bölgede, içine gastroturizimi de alan planlı ekoturizm geliştirilebilir. Organik tarım ön plana çıkarılabilir. Ekosisteme uyumlu, tarım faaliyetlerini engellemeyen, yöre halkının katılımıyla oluşturulmuş planlara dayanan yenilenebilir enerji santralleri kurulabilir. Otantik Milas halıcılığı teşvik edilebilir. Orman ürünlerinin işleneceği tesisler kurulabilir.”