Konya’da Yörüklerin göçü engellendi!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin milyonlarca liralık kamu kaynağı harcayarak düzenlediği Yörük festivalinin tartışmaları sürerken Türkiye’nin konar son konar-göçer topluluğu olan Sarıkeçili Yörükleri’nin göçü Konya’da Jandarma tarafından engellendi. “Eğlenceniz bittiyse gerçeklere dönelim” diyen dernek başkanı Pervin Savran yaşananlara isyan etti…

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin milyonlarca lira harcayarak organize ettiği Yörük festivali önce gün sona erdi. Etkinlik 6 Mayıs’ta temsili Yörük göçü ile başlarken, önceki gece sanatçı Zara’nın verdiği konser ile son buldu. Festival öncesinde bazı Yörük derneklerinin yetkilileri belediyelerin büyük kamu kaynakları harcayarak bu tür festivaller yapmasını eleştirmiş, kentlerde sahte Yörük göçlerine milyonlar harcamak yerine gerçek Yörük göçlerinin sürmesi için çaba harcanması önerisinde bulunmuşlardı. Yıllardır eleştiri konusu olan konuların başında gelen ve adeta siyasi gösteriye dönüşen Yörük festivallerinden biri olan Antalya’daki etkinliğin sona ermesinin hemen ardından Konya’da yaşanan gelişme, eleştirilerin haklılığını ortaya koydu. Türkiye’de geleneksel konar-göçer hayvan yetiştiriciliğini sürdüren son topluluk olan Sarıkeçili Yörüklerinden üç aile, sürüleriyle birlikte mera alanında yayla göçü yaptıkları sırada Konya’nın Meram ilçesine bağlı Sarıkız köyü yakınında Jandarma tarafından durduruldu.

Edinilen bilgiye göre Sarıkız köyü sınırlarında yer alan 141/23 parsel numaralı ve mera vasıflı araziden sürüleriyle göç eden Sarıkeçili Yörükleri Jandarma tarafından bugün öğle saatlerine doğru durduruldu. Köylülerin bu bölgeden geçmesini istemediği yönünde Hatunsaray Jandarma Karakolu’na şikâyette bulunduğu iddia edilirken göç belgesi ve otlatma planlarına sahip olan konar-göçer üç aile sürüleriyle birlikte güvenlik güçleri tarafından bekletildi.

ÇOBAN MUSTAFA BACAK: ‘JANDARMA BİZİ SALMADI, GERİ DÖNÜN DEDİLER’

Keçi sürüleriyle birlikte geçişine izin verilmeyen çobanlardan Mustafa Bacak, “Jandarma geldi bizi salmadı. ‘Geri dönün’ dediler.  Elimizdeki belgeleri gösterdik ama Karakol komutanı bizi üç saat kadar bekletti” dedi.

‘VİDEO ÇEKİP HAKKINIZDA İŞLEM YAPACAĞIZ DEDİLER’

Göç ettikleri güzergâhın ekili alan olmadığını ve mera vasfında bir arazi olduğunu belirten Bacak, “biz her yıl buradan geçip yolumuza devam ediyoruz. Burası köylülerin de koyunlarını otlattığı bir mera. Yaklaşık 500-600 metrelik bir mesafeden geçip gidiyoruz. Bugün Jandarma bizim geçişimizi engelledi. Ben gidip Karakol komutanı ile konuştum. Bizim video görüntümüzü de aldılar. ‘Hakkınızda işlem yapacağız’ dediler.  Epeyce beklettikten sonra geçişimize izin verdiler” diye konuştu.

SELÇUKLU’DAN BU YANA SÜREN KÜLTÜRÜN SON TEMSİLCİLERİ

Sarıkeçili Yörükleri Kış ayların Mersin sahillerinde, yaz aylarını ise Konya ve Karaman’ın yaylalarında geçiriyor. Her yıl Torosları aşarak yaklaşık 500 kilometrelik bir güzergâhta iklime bağlı konar-göçer keçi yetiştiriciliğini sürdüren Sarıkeçili Yörükleri, Selçuklu döneminden günümüze kadar süregelen bir geleneğin ve kültürün son temsilcileri.

‘BENZER SORUNLARIN YAŞANMASINI İSTEMİYORUZ’

Sarıkeçili çobanlardan Mustafa Bacak, göç yollarında her yıl benzer sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını belirterek,  “Biz bu sorunları sık sık yaşıyoruz. Şimdi bizim geriden gelen çadırlarımız var. Benzer sorunların yaşanmasını istemiyoruz. Bizim göç iznimiz ve otlatma belgemiz var” sözleriyle yaşadıkları zorluklara işaret ediyor.

PERVİN SAVRAN: ‘SÜRÜNÜN GEÇİŞİNE İZİN VERİLMEDİ’

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, göç izinleri olmasına karşın çobanların Jandarma tarafından durdurularak saatlerce bekletilmesine tepki gösterdi. “Eğlenceniz bittiyse artık gerçeklere dönelim”  diyerek yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Savran, “Ben o bölgede değilim, aracım da yok ama telefonlarla görüşmeler yaparak sorunu çözmek için çabalıyorum. Şimdi karakol komutanını bekliyorum. Sürü yolun ortasında bekliyor, hayvanlar meleşiyor. Aileler rezil durumda. Üç saattir yol kesildi, sürünün geçişine izin verilmiyor” diye konuştu.

KÖYLÜLER YOL VERMEK İSTEMEDİ

Köylülerin yol vermek istemediği için çobanların bekletildiğini dile getiren Savran, “Biz öldükten sonra mı geleceksiniz dedim jandarmaya. Askerler komutan talimat verirse buna göre hareket ederiz diyorlar” ifadelerini kullandı.

‘HER ZAMAN TELEFONLA MI ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ SORUNLARI?’

Konuyla ilgili yetkililerle yapılan telefon görüşmelerinin ardından sorunun çözüldüğüne değinen Savran, “Bizim göç iznimiz var, otlatma belgemiz olmasına rağmen her yıl benzer sorunlarla karşılaşıyoruz. Her zaman telefon trafiği ile mi çözmek zorundayız bu sorunları?” dedi.

‘NAYLON ÇADIRDA YÖRÜK ATEŞİ YAKILMAZ’

Siyasilerin her fırsatta Mustafa Kemal Atatürk’ün Toroslarda dumanı tüten Yörük çadırlarıyla ilgili sözlerine atıfta bulunduklarına işaret eden Pervin Savran, hafta sonu Antalya’da düzenlenen Yörük festivalinde de benzer sözlerin dile getirildiğini belirterek şöyle konuştu: “Antalya’da Yörük ateşini yaktık dediler. Atamızın Toroslarda dumanı türen bir Yörük çadırı varsa, dünyada hiçbir güç bizi yenemez sözlerini söylediler. Atamız o sözlerinde naylon branda ve çadırda yakılan ateşten söz etmedi. Naylon çadırda ateş yakılmaz, yakarsanız ortalık tutuşur. Atatürk üç gün sonra unutulacak ateşten de söz etmedi. At çayırında iki-üç gün yanıp, sonra sönen ateşten bahsetmedi. Atamız, tıpkı ilelebet göklerde dalgalanmasını istediği bayrağımız gibi o dağları geceli gündüzlü bekleyen Yörüklerden bahsetti. Bu çok önemli bir söz ama her şey gibi bu sözün bile içini boşaltıyorlar. Ya bu sözleri hiç söylemesinler, ya da gereğini yapsınlar.”

‘CUMHURİYETİN İÇİNİ BOŞALTTIKLARI GİBİ YÖRÜKLÜĞÜN DE İÇİNİ BOLAŞTMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Nasıl ki Cumhuriyetin içine girip bütün değerlerinin içini boşaltmaya çalıştılarsa, Yörüklüğün de içine girip onun da içini boşaltmaya çalışıyorlar” diye konuşan Savran, “Atamızın söylediği sözleri kullanarak Yörüklüğe zarar vermeyin artık. Bu çok acı, insanın zoruna gidiyor. Üstelik bunu bile bile yapıyorlar. Hiç bilmeyenler bunu yapmıyor. Bütün bunlar bizim engelimiz. Göçü engelleyen de, bu kültürün yaşatılmasına engel olan da işte bu anlayış. Festivalde Yörükler çalıp oynuyorlar. Yörüklüğün bir sorunu mu var? Yörükler çalar çalar oynar. Böyle görüyorlar. Bu anlayıştan dolayı kültürü yaşatma çabası veren bizler zorluklar yaşıyoruz” görüşünü dile getirdi.

‘GERÇEĞİ YOK OLURKEN NEDEN SAHTE YÖRÜK GÖÇLERİ YAPILIYOR?’

Sarıkeçili Yörüklerinin sorunlarını her fırsatta dile getirme çabası veren dernek başkanı Pervin Savran, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Yörük Türkmen Festivali öncesinde yaptığı değerlendirmede, “gerçeği yok olurken sahte Yörük göçleri yapmaya neden ihtiyaç duyuluyor” sorusunu yönelterek şu görüşleri dile getirmişti: “Biz maddi ve manevi birçok zorlukla baş ederek geleneksel kültürümüz olan göçebe keçi yetiştiriciliğinin karbon ayak izini hesaplarken, iklim krizine ne kadar olumsuz bir etkimiz oluyor diye düşünürken bir başka yerde bu kadar uçak bileti, 5 yıldızlı oteller ve bunca karbon üreten etkinlikleri doğayı yok etmeye hizmet eden girişimler olarak görüyoruz. Burada kültür yok, ticaret var. Burada neyi kutlayacağız? Neyin şenliği yapılacak? Yörüklerin ürettiği peynirin uluslararası bir kazanımını mı kutlayacaklar? Bir düğün olur, bayram olur, bir işi başarırız onu kutlarız. Burada neyi başardık da kutlamasını yapacağız? Yörüklerin hangi sorununa çözüm bulundu da bu kadar doğal yaşama zarar verme pahasına kutlama yapılacak ben bunun cevabını merak ediyorum. Her şeyin sanallaştığı bir dönemde neden bu kadar para harcayarak sanal göç yapmaya çalışıyorlar? Yok oluşun ‘kültür’ diye ambalajlanıp insanımıza sunulması ne kazandıracak. İşin parasal yönü beni çok ilgilendirmiyor ama asıl manayı yitiriyoruz. Nasıl ki ormanlarımız, zeytin ağaçlarımız yok edildi, şimdi de kültürümüz yok oluyor” 

2605170cookie-checkKonya’da Yörüklerin göçü engellendi!
Önceki haber888 yurttaş, Gezi kararı sonrası “biz de suçluyuz” diyerek kendilerini savcılığa ihbar etti
Sonraki haberFazıl Say’dan ‘Ekrem İmamoğlu’ eleştirisi: ‘Gözümden düştü’
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.