Korkut Özal derinlerden konuştu

Gerçekten de,  iddia edildiği gibi “derinlerde” cereyan eden bir takım önemli olaylar ve oluşumlar var mı? Pek çok kişi, bunun merak ve endişesi içerisinde… 2007’de Türkiye’nin siyaseten, büyük olasılıkla da ekonomik açıdan ciddi olarak sarsılacağını aslında kestirmek zor değil. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkede ürkütücü biçimde gerilime neden olacağını, artık herkes kabul eder duruma geldi.


Newsweek dergisinde yayınlanan Zeyno Baran imzalı bir makalede, Türkiye’de 2007 yılında bir darbe olma olasılığı yüzde 50 olarak görülüyor. Laik rejimi korumak amacıyla, askerlerin yakında harekete geçebileceğinden söz ediliyor. Umarız sorun, ülkeye zarar veremeyecek başka çıkış yolu ile aşılır,


Tayip Erdoğan’a yakın olarak bilinen isimlerden Korkut Özal’ın;  birkaç gün önce Vatan gazetesinde haber olarak verilen yorumu; üzerinde durulmaya değer!
Gazetede konuyla ilgili haber başlığında şöyle deniyor:
“Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Korkut Özal, katıldığı bir televizyon programında, Başbakan’a suikast yapılabileceği endişesi taşıdığını söyledi.
Özal, ‘Derin yerler onun Cumhurbaşkanlığı’na gelmesini çok mahzurlu buluyorlar” dedi.


Özal yorumunda şunları söylüyor:


“Türkiye gerçek bir demokrasi değil şu anda. Tayyip Erdoğan’ın adaylığına yönelik tepkiler de bunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı seçiliyor, kendisini seçen meclis gidiyor kendisi daha 5 sene daha vazife görüyor. Buna kimse şimdiye kadar itiraz etmedi. Ama Tayyip Bey gibi birisi aday olunca herkes bağırıyor ‘Nasıl olur?’ diye. Demek ki burada başka bir şey var. Tayyip Bey’in gelmesini istemeyen üç kişi. Birincisi bilmediğimiz derin şeyler var o kadar. O derin yerler onun gelmesini çok mahzurlu buluyor. İkincisi politikacılar. Özellikle Halk Partisi gibi ikinci parti durumundakiler öyle bir değişimin kendilerinin geleceğini karartacağını düşünüyorlar. Haklıdırlar düşünmekte, Birden bire hem Başbakanlık hem Cumhurbaşkanlığı aynı partinin eline geçmiş.


Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi Tayyip Erdoğan’a yönelik bir suikast planlamasına kadar gidecek ölçüde kuşkuları ortaya koyuyorsa, olay artık tahminlerin de ötesinde ciddi boyutlara gelmiş demektir!


Korkut Özal; böyle bir iddiada bulunduğuna göre, Başbakan’a suikast yapacaklarından korktuğu ve manidar biçimde suçladığı “Derin yerler” in kimler ve nereler olduğunu açıklaması gerekir. Bu yönde somut sayılacak işaretler olarak neleri gördü de böyle bir açıklama yapma gereği duydu!


Eğer kısa süre sonra, olur ya,  Başbakan’a yönelik bir suikast girişimi gerçekleşirse, bundan ötürü suçlanacaklar kimler olacaktır?  “Derin yerler” diye şimdiden suçlayıp töhmet altında bıraktığı kişileri ve yerleri, eğer görüşlerinde samimiyse ve kendine güveniyorsa, dayandığı bilgilere göre bugünden açıklaması gerekir! Korkut Özal’ın açıklamasını, “planlı, hesaplı, yersiz ve sakıncalı” bulduğumuzu, altını çizerek belirtmek isteriz.


Hiçbir zaman, kimse için, bir insan olarak temenni etmeyiz, ancak, yarın Tayip Erdoğan bir suikast sonucu yaşamını yitirirse ( çünkü bütün ülkelerde ülke yöneticilerinin başına her an gelmesi olası,  beklenebilecek bir olaydır) suçlanacak olanlardan; “Derin yerler” diye tanımlanıp mesajlar verilenlerden,  hiç ilgisi olmadığı halde TSK da mı töhmet altında bırakılacak?  


Korkut Özal’da biliyor ki, Tayyip Erdoğan, bundan dört yıl önce talihin(ABD’nin) büyük yardımıyla, ummadığı milletvekili sayısıyla iktidara gelmiş ve Başbakanlık koltuğuna oturmuştur. Ancak, AKP’ye oy verenlerin çok büyük bölümü, 3 Kasım 2002 koşullarında, bu partiye oy verirken, gün gelecek Tayip Erdoğan’ın Çankaya’ya aday olacağını hiç mi hiç akıllarına getirmemişlerdi…


Yapılan kamuoyu anketlerinde, halkın yarısından fazlası Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasını istemiyor. Neden istemiyor? Çünkü yıllarca ve özellikle de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, laiklik ve din konularında dile getirmiş olduğu gerçek düşüncelerinden, yani dünya görüşlerini aksettiren “keskin” söylemlerinden ötürü kendisine güvenemiyor!…


Türk halkının büyük çoğunluğu, adaletsiz bir seçim sistemi ve talihin (ABD’nin) büyük yardımıyla Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra Tayip Erdoğan’ın “gelişerek değiştim” türündeki söylemlerini samimi bulmuyor ve gerçekte değişmiş olduğuna inanamıyor.


Erdoğan geçmişteki İslami tandanslı tutucu düşünce ve söylemlerinde hatalı olduğunu kabul edip değişerek AB’nin uygarlık yoluna girdiğini samimi olarak itiraf ediyorsa, halk bunu, eşini türbanlı olarak ülke ülke gezdirmemesi yoluyla kanıtlamasını istiyor ve bekliyor!


Korkut Özal, durup dururken neden birdenbire bu tür bir iddia ve söylemle ortaya çıktı?  Bu iddia ve düşünceleri ortaya atarken üstlenmiş olduğu misyon nedir? Belli hesaplar ve planlar için midir?


Korkut Özal’ın geçmişten bu yana bilinen dünya görüşüne, çizgisine baktığınızda; her konuda Tayip Erdoğan’la bütünleşmiş ve onun taşıdığı dünya görüşünü benimsemiş bir kimse olduğunu görürüsünüz!


Son söz;
Korkut Özal, yukarıda sözünü ettiğimiz basına yansıyan açıklamasında bir haber yanlışlığı yoksa ve hala görüşünde ısrarlıysa, kuşkulandığı, hatta suçladığı “Derin yerler” konusunda çıkıp kamuoyunun önünde, bildiklerini ve kuşkularını net biçimde açıklaması gerekir!


Çünkü iddiaya dayalı suçlama çok önemli ve ağır!
Öyle gülüp geçilecek cinsten değil!..


[email protected]

694620cookie-checkKorkut Özal derinlerden konuştu

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.