Köylüye vermedikleri suyu HES şirketine verdiler!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Torosların koynunda suya sahip olma yarışı hız kesmiyor. Bir yanda yıkım, bir yanda yaşam savaşı…
 
Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Pınargözü Mahallesi’nde, Usta Enerji Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından inşa edilmek istenen HES projesine karşı yöre halkından tepki geldi. Yörede yaşayan Antalya Ormancılık Kooperatifleri Birliği Başkanı Hikmet Yılmaz, HES projesinin uygulanması durumunda Pınargözü, Çetince ve Gökçay’dan geçen deredeki suyun borulara alınacağına dikkat çekerek, “Derenin ulaştığı Haspınar Mahallesi de bu durumdan olumsuz etkilenerek zarar görecek, tarlaları susuz kalacaktır. Bölgede yetiştirilen keçiboynuzu, zeytin, nar, mersin gibi meyve ve sebzeler yetiştirilemeyecektir. HES’ler gelecek kaygısıyla geleceğimizi elimizden alıyor. Tüm canlıların doğal hakkı olan su ortakça kullanılmalıdır. Pınargözü ve Çetince deresinde HES projesine hayır diyoruz. Bizim gidecek başka yerimiz yok” diye konuştu.
 
Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Pınargözü Mahallesi’nde bulunan Çetince Deresi üzerinde Usta Enerji Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından inşa edilmek isten HES projesi ile derenin sularının borulara alınacağını belirten Antalya Ormancılık Kooperatifleri Birliği Başkanı Hikmet Yılmaz, girişime tepki göstererek projenin yörenin tarımsal üretimini ve doğasını yok edeceğini savundu.
‘KÖYLÜLERİ İŞ VAATLERİ İLE KANDIRIYORLAR’
HES projelerinden üretilen elektriğin, Türkiye’nin enerji ihtiyacının yalnızca yüzde 3’ünü karşıladığını savunan Yılmaz, köylülerin HES projeleri için, ‘bedava elektrik, su boşa akıyor ve iş vaatleriyle’ kandırıldığına dikkat çekerek şunları dile getirdi:
‘AKARSULAR DOĞANIN DAMARLARIDIR’
“Akarsular doğanın damarlarıdır; dağlarda, ovalarda, özgürce dolanırlar. Özgür akarken bütün doğaya can verirler. Dolayısıyla, suyun doğal döngüsünün bozulmadan devam etmesi ekosistemin bütünlüğü ve doğayla dost tarımsal üretim için bir zorunluluktur. İnsan ve diğer tüm canlıların yaşam alanlarını suya göre belirledikleri unutulmamalıdır. Fareler olmazsa toprak havasız kalacak, yılan olmazsa etrafı fareler basacak, leylekler olmazsa yılanlar daha da çoğalacak, domuz olmazsa ormanların devamı sağlanamayacaktır. İşte yaşamı var eden ve dengede tutan bu sonsuz zincirin halkalarını oluşturan canlılar susuz yaşayamaz. Bu doğal zincirden tek bir canlı türünün bile kopması, tüm halkanın bağlı olduğu yaşamların ve doğal oluşumların yok oluşuna neden olur.”
HES
HES
‘SUSUZ KALAN ÇİFTÇİLER İNEĞİNİ PARAYLA SULAYACAK’
HES projeleri ile akarsuların yüzde 10’unun ‘can suyu’ olarak doğada kalacağına işaret eden Yılmaz, “Can suyu sadece balıklar için belirlenen bir miktar su olup, bunun dışında araziler, bahçeler ve doğa susuz kalacaktır. Çiftçiler, tarlaları ve bahçeleri için gerekli olan suyu bulamayacak hale gelecek ve hayvanını su için dereye götürdüğünde kuru bir dere yatağı ile karşılaşacaklardır. Su bulamayan çiftçiler sayaç takılı musluklardan akan su ile para karşılığı sadece bir ineği bile sulayamayacak, sularsa yüksek faturalarla karşılaşacaklardır” görüşünü dile getirdi.
‘SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNİ DAHA NE KADAR İZYELECEĞİZ’
Enerjinin bir ülke için önemli ve sahip olunması gereken bir güç olduğunun da altını çizen Antalya Ormancılık Kooperatifleri Birliği Başkanı Hikmet Yılmaz, “Peki ama ne uğruna? Enerjiye sahip olmak için HES projeleri ile nelerimizden vazgeçtiğimizin, hangi yalanlarla kandırıldığımızın, çocuklarımıza nasıl bir dünya bıraktığımızın farkında mıyız? HES’lerin çevreci yapılar olduğunu söyleyen yüksek makam sahibi yalancıların geleceğimizi çalmasını daha ne kadar izlemek zorundayız? Kıyısında piknik yaptığımız, derelerin boruların içine hapsedilmesine daha ne kadar göz yummak zorundayız? Evimizin önünden akan suya başkalarının sahip çıkmasını, onu istediği gibi kullanmasını, suyun ticarileştirilmesini daha ne kadar sesimizi çıkarmadan izleyebiliriz?” ifadelerini kullandı.
‘HES’E KARŞI DİRENEN KÖYLÜLER KAZANDI’
HES’lerin doğayı katlettiğini ve gelecek kaygısıyla toplumun geleceğini elinden aldığını kaydeden Yılmaz, “Yapıldığı yerin iklimini, toprağını, bitkisini, hayvanını dolayısıyla insanını yok ediyor. Dereleri boruların içine hapsedip, bizi sesini duymaktan bile mahrum bırakıyor. Birçok yerde HES yapılmak isteniyor. Biz bu HES projelerini istemeyen ve olanlara ses çıkaranların dövüldüğünü bile gördük. Sonunda bu zulme karşı zaferi de kutladık çoğu zaman. İptal edilen HES’lerin, suların, doğanın özgür kalmasına sevindik çoğu zamanda. Örnek olarak Manavgat ilçesi Ahmetler Köyü, Korkuteli Sülekler Köyü’nde HES projesinin mücadele sonucunda iptal edildiğini gösterebiliriz” diye konuştu.
‘DEVLET KÖYLÜYE VERMEDİĞİ SUYU HES ŞİRKETİNE VERİYOR’
HES yapılmak istenen Çetince deresinde 2004 yılında su ölçümü yapıldığını ancak yörede bulunan Mustanlar ve Kükürce mahallelerine sulama suyu olarak kullanılmasına izin verilmediği anımsatan Yılmaz, “Devlet, köylüsüne vermediği bu suyu şimdi HES şirketine vermekte ve dereleri ticarileştirmektedir. Pınargözü, Hasdümen, Çetince ve Haspınar köylüleri olarak, sularımızı kaybetmemek, doğayı katlettirmemek için mücadele vereceğiz. Su, serbestçe alınıp satılabilecek özel bir mülk olamaz, kullanılabilir ama satılamaz. Tüm canlıların doğal hakkı olan su ortakça kullanılmalıdır. Bu güzellikleri ve yaşamı korumak için Pınargözü ve Çetince deresinde HES projesine hayır diyoruz. Bizim gidecek başka yerimiz yok” dedi.
2027090cookie-checkKöylüye vermedikleri suyu HES şirketine verdiler!
Önceki haberİNGİLTERE… Türkiye’nin Trump iyimserliği uzun sürmeyebilir
Sonraki haberBaşbakan Yıldırım: MHP ile başkanlık sistemini hayata geçireceğiz
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.