Kraliçe’yi öpmüştüm*

Nam-ı diğer “Kral Richard” ya da “Şeytan” olarak bilinen Kıbrıslı Türk Reşat Niyazi, Covent Garden’da yeni restoranı “Papageno”ya “kral” bir açılış yaptı. Açılışta kimler yoktu ki… Kraliçe’den Jack Nicholson’a pek çok ünlü Niyazi’nin konuğuydu…

Korumalarının arasından sıyrılıp kraliçe’nin fotoğrafını çekmeye çalışırken, bana gülümsedi ve “Aaaa Peter Sellers’e ne kadar benziyor” dedi. Sonra elini uzattı ve yanına oturmamı istedi… Flaşlar patlarken benimle konuşmaya başladı… Bu arada heyecandan ağzım kuruduğundan, boyuna şampanya içiyordum… Kadeh boşalamasıya, Allah razı olsun yaverler de servis yapıyordu…

Kraliçe küreselleşmenin bir vinç gibi dünya kültürünü ezdiğini söyledi. Dünyayı artık tek kültürün baskısında daha renksiz bir gelecek beklediğinden yakındı.

“Peter” dedi. “Biliyor musun? Geçenlerde Eskimolardan bir heyeti kabul etmiştim…” diye devam etti. Ben de “Efendim, Faruk…” diye düzelttim… Kraliçe umursamadan sürdürdü, “Şu küresel ısınma var ya Peter… Aslında bizim en büyük sorunumuz o… Eskimolar, sera etkisi yapan gazların yüzde 25’ini yayan ABD’nin, Kyoto Protokolü’nü onaylamayı reddederek insan haklarını ihlal ettiğinden şikayet ettiler. George (Bush) laf dinlemeyince çareyi bende aramışlar. Eskimolar, ‘Zaten halihazırda küresel ısınmanın bedelini ödüyoruz. Kar ve buz olmadan yaşayamayız biz. Bin yıldır doğamızla uyumla yaşadık. Ancak şimdi bu elimizden alınıyor’ diye isyan ediyorlar… Haklılar.”

Haddim olmasa da “Efendim, George W. Bush sizi dinler. Kyoto Protokolü’nü imzalaması için baskı yapsaydınız” dedim…

“Ah! Peter” dedi… “Şu bizim Tony (Blair) var ya… Yaramaz çocuk gibi George’un kuyruğuna takılıyor. Söz dinlemiyor. ‘ABD ile Irak macerasına girme! ABD açıkca siyonistleri destekliyor. Bizim dış politikamıza zarar verir. Sen bunlara bulaşma!’ dedim, ama dinleyen kim? Peter, sen en iyisi açtırma kutuyu, söyletme kötüyü” diye konuştu.

“Peter değil efendim. Faruk…” diye yine düzelttim ama dinleyen kim? Makinalı tüfek gibi konuşan Kraliçe bir ara soluklanınca “Türkiye ve AB hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye ilk sorumu sordum. “Türkiye çok güzel bir ülke. İnsanları sıcakkanlı ve misafir sever… Sizin şu AB üyeliği de sizin kültürdeki Kerem ile Aslı hikayesine döndü… Avrupa size Aslı’yı kolay kaptırmayacak” diye yanıtladı.

“Vay be Kraliçe’nin kültürüne bak” diye düşünürken, “İngiltere’deki Türkler’in ve Kürtler’in asimile olmadan, bu topluma uyum sağlamalarını istiyorum” dedi ve ekledi: “Bu konuda İçişleri Bakanı David (Blunkett) ile özel olarak görüştüm. Kendisine, ‘Bak, öyle ödenek kesintisi gibi şikayetler dinlemek istemiyorum. Bu çalışkan insanlar yerleştikleri bölgeleri yeşerttiler. Evlerini saksıyla doldurdular. Ekonomiyi canlandırdılar’ dedim.”

Kraliçe gözlüğünü düzeltirken, “Bak Peter!” dedi ve başka bir konuya atladı: “Önümüz 1 Mayıs… Eskiden insanlar günde 15 saat çalışıyordu. Günümüzde 7.5 saate indi. Ben diyorum ki sanata, çocuklara, gezmeye daha çok zaman ayırarak mutluluğu yoğaltmalıyız. Maliye Bakanı Gordon Brown’u telefonda arayıp, ‘1 Mayıs’tan sonra günlük çalışma saatini 6’ya düşürmek için çalışmaları başlatın!’ emrini verdim. ‘Hık, mık…’ etti ama kararlıyım Peter…”

“Kraliçem ağzınıza sağlık. Sizi öpebilir miyim?” diye sordum. “Öp Peter…” dedi. Saygıyla ve hürmetle yanağından öptüm…

Papageno’dan çıktığımda şampanya sarhoşuydum. Ne ben Peter Seller’dim ne de kraliçe “Kraliçe II. Elizabeth”ti… Biz yalnızca bu ikilinin benzerleriydik… Ama konuştuklarımız gerçekti. Hayata ilişkindi. Doğruydu…
_________________

* Bu köşe 26 Mayıs 2004’te Hürriyet’te de yayınlanmıştı…

2633910cookie-checkKraliçe’yi öpmüştüm*
Önceki haberSedat Peker’in avukatından Emre Olur açıklaması: Peker’in ilk tepkisi ne oldu?
Sonraki haberİran polisi: Amini’nin ölümü “talihsiz bir olay”
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.