Küreselleşme canavarı SEKA’yı da yuttu!

müfettiş / başmüfettiş / tef.krl.bşk.lığı görevlerinde geçirdik…


Okulları bitirip, vatan görevimizi yedek subay olarak yaptıktan sonra, genç ve idealist bir üniversite mezunu olarak SEKA Genel Müdürlüğü’nde 1970’lerin başlarında, güzel bir ilkbahar sabahının ruhlara verdiği yaşama sevinci içerisinde, heyecanla göreve başlamıştık


Şevkle, sevinçle ve idealist duygularla adım attığımız ülkenin bu gözde kuruluşundan; 25 yıllık acı ve tatlı anılarla dolu olarak geçen sürecin finalinde, ne yazık ki, enkaza dönmüş bir ruh haliyle, kendi isteğimizle emekli olarak ayrıldık.


Meslekte geçirdiğimiz ilk on yıldan sonra, bir KİT olan kuruluşta ki çalışmalarımız; her geçen yıl daha da anlamsızlaşarak,  gittikçe artan siyasi baskıların sonucunda, neredeyse tıkanma noktasına geldi. Ne denli gayretli çalışırsanız çalışın, ne ürettiğinizin kıymeti biliniyordu ne de çabalarınız ve emeklerinizin faydaya dönüştüğünü görebiliyordunuz.


Partizanlık, hangi dönemde olursa olsun, her iktidar değişiminde çalışanların ve kuruluşun kaderleşmiş kabusu oldu!.. İktidar partilerinin il ve ilçe başkanları, kuruluşun dışarıdan ve içeriden yöneticileri gibiydi. Kendi adamlarını, liyakatına, kıdemine ve kurum içerisinde ki hiyeyarşik konumuna bakmadan istedikleri mevki ve makamlara atattırabiliyorlardı.


Arkası olmayan, dürüst, yetenekli ve deneyimli çalışanların yıllar içerisinde çalışma ve üretme şevki kalmadı. Birçok KİT’te olduğu gibi, çoluk çocuk sahibi olan ve partizanlık sonucu dışlanan deneyimli ve yetenekli dürüst çalışanlar, talihlerine küsüp, köşelerine çekilerek emeklilik yıllarının dolmasını bekler oldular!..


Arpalık diye nitelenen KİT’lerin başında, son yıllarda SEKA’da geliyordu. Hangi partiden olurlarsa olsunlar iktidar adına kuruluşun omurgasına yerleşenler, akıl almaz yanlı tutum ve icraatlar içerisinde oldular. Son olarak AKP’nin eline geçen kuruluş, neredeyse tümüyle parti yandaşlarıyla dolduruldu. Sonuç tam bir çöküş oldu.


Büyük umutlarla ülkenin dört bir yanında temelleri atılan ve yoğun çabalarla Türk ekonomisine katılımları sağlanan büyük kağıt fabrikaları, henüz üretimlerinin ilk yıllarında iken, küresel canavarın amansız saldırısıyla bir bir elden çıkarılıp, yandaşlara ölmüş eşek fiyatlarına peşkeş çekildi.


SEKA İzmit müessesi; her iktidarın, küresel canavarın dişleri arasında özelleştirme masallarıyla yok edilmek için saldırdığı ve yok etmek için mücadele verdiği bir talihsiz kuruluş oldu. Ülkenin ilk kağıt fabrikası olan kuruluş, sonunda AKP’nin saldırısına dayanamadı ve geçtiğimiz yıl yok oluşun kaderine boyun eğdi.


Bugün İzmit Kağıt fabrikasının arazisine 30 milyon dolar harcayarak park yapma girişimde bulunan AKP’li İzmit Büyükşehir Belediye Başkanlığının icraatlarından pis kokular geldiği iddiaları, yerel basında sık sık gündeme gelmekte!.. İhalenin yüksek teklif fiyatlı firmaya, haksız yere verilerek, devletin milyonlarca dolar zarara uğratıldığı konusu, bugünlerde kentte önemli rahatsızlık yaratmakta…


Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta büyük reklamlarla açılışını yaptığı   SEKAPARK, ne yazık ki  hayal kırıklığı yarattı. 30 milyon dolar harcama yapılarak ortaya çıkarılan alanın, en fazla 10 milyon dolar harcanarak yapılabileceği uzman kişilerce dile getiriliyor…


SEKA; İzmit’in sembolü olan güzide bir kuruluştu. Önce siyasiler, sonra da küreselcilerin güdümünde ki kukla yönetimler, İzmit sahilinde dev bir eser olarak yükselen tarihi kuruluşu göçerttiler.


Bunca yıl emeklerini ortaya koymuş, gecesini gündüzüne katarak 2000’li yılların başına umutla taşıdıkları kuruluşlarının, Körfez’in sahil şeridinde enkaz haline getirilişini görmek, binlerce çalışanın yüreğini acılarla doldurdu.


Eğer siyasetçi denilen “asalaklar” kuruluşu sömürmeyecek olsalardı; park yapılması için harcanan 30 milyon dolarla, SEKA büyük ölçüde rehabilite edilip, bugün pek çok kişinin ekmek kapısı olmaya devam ederken, kendi kağıdımızı üretmenin de büyük gururunu da bizlere yaşatmış olacaktı.


Venezüalla Devlet Başkanı Hugo Chavez, geçen sene (19 Mayıs 2005’de) ülkesinde ki bir büyük kağıt fabrikasını özelleştirmecilerin elinden çekip alarak kamulaştırırken, biz elimizde ki devletin, halkın kağıt fabrikalarını; küresel canavarın dişleri arasında, özelleştirme yalanlarıyla yok edip elden çıkardık.


Ne yazık ki tarihi bu çöküşün öyküsü uzun!
Ne söylesek boş, Basra harap olduktan sonra artık yapacak bir şey yok.
Üzülerek söylüyoruz ki, bu ülkenin bir Hugo Chavez’i olmadığına göre, bundan sonra SEKAPARK adı verilen alana gömülen güzide kuruluş SEKA İzmit Müessesi’nin 60 yılı aşan  anısı ile yaşamaya alışmak  zorunda olduğumuzu kabul etmek durumundayız!…


[email protected]      

694640cookie-checkKüreselleşme canavarı SEKA’yı da yuttu!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.