Kültür mirası yönetimi özelleşiyor mu?

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sorumluluğunda yürütülen arkeolojik araştırma ve kazıların daha etkin yapılabilmesi gerekçesiyle AKP’li 60 milletvekili Meclise bir kanun teklifi sundu. Kanun teklifinin görüşüleceği komisyonun üyeleri arasında AKP’li Zehra Taşkesenlioğlu ile Kenan Sofuoğlu da bulunuyor…

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültür mirasıyla ilgili yetki ve sorumluluklarının paylaşılması ve çalışmalara ‘hız’ kazandırılması amacıyla hazırlanan ‘Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu’ 5 Ocak’ta TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP’li 60 milletvekilinin imzasını taşıyan kanun teklifinin gerekçesinde, bakanlığın yürüttüğü görevlerin yerine getirilmesinde “vakıf statüsünün sahip olduğu iletişim ve hareket kabiliyeti gibi avantajlarla destek sağlanması, arkeoloji ve kültürel miras alanlarının ülke sınırlarını aşan niteliğini karşılar biçimde gerçekleştirilebilmesi” amaçlandığı kaydedildi. Kanun teklifine göre Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ile Bakan yardımcıları da kurulacak vakfın doğal mütevelli heyeti üyesi olacak. TBMM Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülecek olan kanun teklifin daha sonra Meclis Genel Kuruluna gönderilmesi bekleniyor. Türkiye’nin Orta Asya, Balkanlar ve dünyanın değişik coğrafyalarındaki Türk-İslam kültür mirasıyla ilgili yetkileri de kapsayan kanun teklifinin görüşüleceği komisyonda AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu da yer alıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Turizm Ajansı’nın ardından şimdi de aynı bakanlık bünyesinde Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı kurulması planlanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde kurulan MUÇEV’in kıyı alanlarında yürüttüğü tartışmalı uygulamaların bir benzerinin de arkeoloji ve kültürel mirasla ilgili alanlarda yaşanacağı endişesi doğuran düzenlemeyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü kültür mirasına yönelik çalışmaların iletişim ve hareket kabiliyetinin artırılması amaçlanıyor.

AKP’Lİ KİRAZOĞLU: ‘FAALİYETLER GAZİANTEP’İMİZDE YÜRÜTÜLECEK’

AKP’li Gaziantep milletvekillerinin ilk imzacısı olduğu ‘Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu’ TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP’li ve MHP’li isimlerden oluşan 60 milletvekilinin imzasıyla Meclise sunulan kanun teklifini sosyal medyadan duyuran Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Değerli Gaziantep Milletvekillerimizle hazırlayarak ilk imzayı paylaştığımız ‘Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu’ Teklifini Gazi Meclisimize sunduk. Teklif ile Kültür ve Turizm Bakanlığı uhdesinde ortak tarihi ve kültürel bağımızın olduğu coğrafyalarda; arkeolojik ve kültürel varlıkların açığa çıkarılması ve kültürel mirasın korunması amacıyla Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı ile Enstitüsü kurulacaktır. Enstitü faaliyetlerini Gaziantep’imizde yürütecektir. Gönül coğrafyamızın kültür dünyasına hayırlar getirmesini diliyorum.”

VAKFIN, BAKANLIĞA HAREKET KABİLİYETİ SAĞLAMASI AMAÇLANIYOR

Vakıfla ilgili hazırlanan kanun teklifinin gerekçesinde, Türk arkeolojisinin dünyaya açılabilmesi, kültürel ve tarihi bağlarının olduğu coğrafyalarla yakınlaşabilmesi, dünya arkeoloji çalışmalarına da katkı ve yön verebilmesi ile edilgen değil etken bir arkeoloji ve kültürel miras aktörüne dönüşmesi milli menfaatler bakımından da önemli olduğu kaydedilerek şöyle denildi: “Kültür ve Turizm Bakanlığı ülkemizde kültür varlıklarının arkeolojik araştırma ve kazılarla açığa çıkarılmasını sağlamakla ve kültürel mirasın korunması ile görevlidir. Bu görevlerin yerine getirilmesinde vakıf statüsünün sahip olduğu iletişim ve hareket kabiliyeti gibi avantajlarla destek sağlanması, arkeoloji ve kültürel miras alanlarının ülke sınırlarını aşan niteliğini karşılar biçimde gerçekleştirilebilmesi için Kanun Teklifimizle Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı kurulmaktadır.”

VAKIF MÜZE AÇABİLECEK, ARKEOLOJİK KAZI YAPABİLECEK

Vakıf merkezinin Ankara’da olacağı belirtilen kanun teklifinde, “Ülkemizde ve kültürel, tarihi bağlarımızın ve ilişkilerimizin olduğu dünyanın diğer bölgelerinde Türk ve İslam arkeolojisi ve ilgili bilim alanlarında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak tarih öncesinden günümüze arkeoloji ve kültürel miras konusunda tarih ve kültüre odaklanmış bilimsel araştırmalar yapmak, bu araştırmaları teşvik etmek, yapılan araştırmaları yayınlamak, arşivleme çalışmaları gerçekleştirmek, araştırmacıların erişebileceği kütüphaneler oluşturmak, özel müzeler açmak, dünya arkeoloji ve kültürel miras camiasındaki bilim toplulukları ile kültürel miras alanında iş birlikleri gerçekleştirmek, yurt dışında arkeolojik kazı, araştırma ve inceleme faaliyetlerinde bulunmak” gibi faaliyetlerin amaçlandığı kaydedildi.

TÜRK VE İSLAM ARKEOLOJİSİNE ÖNCELİK VERİLECEK

Kanun teklifine göre başta Türk ve İslam arkeolojisi ile kültürel mirası olmak üzere antropoloji, sanat tarihi, tarih, epigrafi, nümismatik gibi alanlarda Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Balkanlar, Akdeniz, Ege, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya, Güney Asya ve dünyanın diğer bölgelerinde tarihi çağlar boyunca var olan kültürlerin ve sanatların, Türk bilim insanları ve öğrenciler tarafından her yönüyle çalışılmasını teşvik edecek ve bu alanlarda yapılan bilimsel araştırma ve çalışmaların desteklenmesi amaçlanıyor.

AKP’Lİ FATMA ŞAHİN DE DOĞAL MÜTEVELLİ HEYETİ ÜYESİ OLACAK

Vakfın karar organı olacak Mütevelli Heyeti üyelerinin 11 kişiden oluşacağı belirtilirken, Kültür ve Turizm Bakanı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığının Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İşler Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan Yardımcısı, Türk Tarih Kurumu Başkanı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, Mütevelli Heyeti’nin tabii üyeleri olacak.

TEKLİFİN GÖRÜŞÜLECEĞİ KOMİSYONDA TAŞKESENLİOĞLU DA VAR

Kanun teklifinin 11 Ocak Çarşamba günü TBMM Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülmesi bekleniyor. Kanun teklifinin görüşüleceği komisyonda, son günlerde servetiyle ilgili açıklamalarıyla gündeme AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile lüks düşkünlüğü ile tanınan motosiklet yarışçısı AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu da yer alıyor.

BAKANLIKTAN VAKFA 5 MİLYONLUK BÜTÇE AKTARILACAK

Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içinde vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamladıktan sonra vakfa bırakılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden vakıf adına açılacak hesaba 5 milyon lira aktarılacak. Vakıf, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda yıllık bütçe yapacak, amaçlarını gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışında iktisadi işletme kurabilecek, devralabilecek ve bunlara ortak olabilecek.

ULUSAL VE ULUSLARARASI FONLARDAN HİBE AKTARILABİLECEK

Vakfın amacına uygun ulusal ve uluslararası fonlardan aktarılan hibeler de dâhil olmak üzere yurt içi ve yurt dışı her türlü ürün, hizmet, taşınır, taşınmaz, irat ve her türlü bağışlar ile ayni ve nakdi yardımlar, faaliyetlerden elde edilen muhtelif gelirler, iktisadi işletmeler, iştirakler ve ortaklıklardan sağlanan gelirler, taşınır ve taşınmaz varlıkları ile diğer haklarının değerlendirilmesi ile sağlanan gelirler, sponsorluk gelirleri, enstitü giderlerinde kullanılmak üzere Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden aktarılacak tutarlar, genel bütçeden aktarılacak tutarlar, vakfın gelirlerini oluşturacak. Vakıf, faaliyetlerini tek başına gerçekleştirebileceği gibi kültürel mirasın korunması, yönetimi ve geliştirilmesi için kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile iş birliği yapabilecek. Vakfın yapabileceği faaliyetler arasında, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel kuruluşlara, uluslararası kuruluşlara proje teklifleri sunabilme, ulusal ve uluslararası yarışmalara katılabilme, ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenlemek de yer alıyor. Vakfın faaliyetlerinden Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Yönetim Kurulu tarafından belirlenenler, vakıf bünyesinde oluşturulan ve merkezi Gaziantep’te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü tarafından yürütülecek.

VAKIF YURT DIŞINDA GEÇİCİ TEMSİLCİLİKLER AÇABİLECEK

Vakıf tarafından yurt dışında arkeolojik kazıların yapıldığı yerlerde, kazı süresiyle sınırlı olmak üzere Mütevelli Heyeti kararı ile geçici temsilcilikler açılabilecek. Kamu kurum ve kuruluşları, yükseköğretim kurumlarında vakfın faaliyet alanlarıyla ilgili konularda istihdam edilen devlet memurları ile öğretim elemanlarından gerekli nitelikleri taşıyanlar, vakfın talebi, kendilerinin ve kurumlarının muvafakatiyle 1 yılı geçmemek üzere vakıfta geçici görevlendirilebilecek. Bu süre, aynı usulle her bir personel için birer yıl olmak üzere en fazla 3 yıl uzatılabilecek. Bu suretle geçici görevlendirilenler görevlendirildikleri süre boyunca kurumlarından aylıklı izinli sayılacak.

VERGİ MUAFİYETİ VE BEDELSİZ İRTİFAK HAKKI TANINACAK

Vakıf, faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler yönünden harçlardan, bu kapsamda düzenlenen kâğıtlar nedeniyle damga vergisinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden muaf olacak, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sağlanan tüm hükümlerden yararlanacak. Vakfa yapılacak bağış ve yardımlar, gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla bildirilecek gelirlerden veya kurum kazancından indirilebilecek. Gaziantep’in Şahinbey ilçesi Bey Mahallesi’nde bulunan ve mülkiyeti Hazineye ait taşınmazdaki Kendirli Gazi Kültür Merkezi üzerinde, enstitü faaliyetlerinde kullanılmak üzere vakıf lehine bedelsiz irtifak hakkı tesis edilecek. Vakfın faaliyetlerinden Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Yönetim Kurulu tarafından belirlenenler, vakıf bünyesinde oluşturulan ve merkezi Gaziantep’te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü tarafından yürütülecek.

PROF. DR. MEHMET ÖZDOĞAN: ‘AKIL ALIR BİR UYGULAMA DEĞİL’

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran Türk arkeolojisinin önemli isimlerinden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, “Akıl alır bir uygulama değil” sözleriyle değerlendirdiği girişimin Türkiye’nin arkeolojik hafızasını yok edeceğini savundu. Türkiye’de her bölgenin kendi kültürel mirasıyla ilgili benzer oluşumlara ihtiyacı olduğunu dile getiren Özdoğan, ancak belirli bir bölgede kurulan yapılanmanın ulusal ve uluslararası düzeyde yetkili kılınmasının Türk arkeolojisini ve bilimsel çalışmaları öldürecek bir adım olduğunu öne sürdü.

‘BELEDİYE YÖNETİMLERİ DEĞİŞİR, BİRİLERİNİN OYUNCAĞI OLUR’

Bu girişimin YÖK ya da üniversite bünyesinde yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, belediye yönetimlerinin seçimlerle değiştiğini belirterek “Bunu bir belediye üzerinden yapamazsınız, birilerinin oyuncağı olur” diye konuştu.

‘ALINAN MODEL YANLIŞ, BAŞKA ÜLKELERDE BUNUN ÖRNEĞİ YOK’

Yurt dışındaki kültür mirasına ilişkin de TİKA’nın faaliyetleri olduğuna değinen Özdoğan, bu tür bir Vakıf örneğinin başka ülkelerde bulunmadığını belirterek, “Almanların, İngilizlerin, Amerikalıların var bizim neden yok denildi. Ancak onların kurduğu enstitüleri kendi ülkelerinde değil, ülke dışında faaliyetleri vardır. Ülke dışındaki arkeologlara altyapı ve destek sağlanır. Alınan model yanlış” görüşünü savundu.

‘BÜROKRASİ VE BİLİM BİRBİRİNE KARIŞMASI BİLİMİN ZARARINA OLUR’

Kültür varlıklarıyla ilgili sorunların bürokrasi ve bilim gibi iki aktörünün olduğunu dile getiren Özdoğan, “Bürokrasi, düzenleyicidir, karar vericidir. Yasalara göre devleti temsil eder ve sistemin doğru işlemesine çalışır. Bilim ise kendi disiplininin gereklerine uygun biçimde, bilimsel açıdan ihtiyaç duyulan ve hedefleneni ortaya çıkarmaya çalışır. İkisinin birbirine karışması bilim ve bürokrasi arasındaki ara yüzün bozulması her zaman bilimin zararına işlemiştir” ifadelerini kullandı.

AV. FEVZİ ÖZLÜER: ‘AMAÇ TÜM KÜLTÜREL MİRAS ALANININ ELE GEÇİRİLMESİ’

Konunun hukuki boyutuna ilişkin görüşüne başvurduğumuz Av. Dr. Fevzi Özlüer, düzenlemenin bir tür kültürel mirasın özelleştirilmesi anlamına geldiğini savunarak şunları dile getirdi: “Hadise aslında kültürel mirasın korunmasında mevcut rejime bir istisna getirip, kamu yönetimini paranteze alıp, özel işletmecilikle kamu mallarının yönetiminin mümkün olacağı yaklaşımı. Kamu malları rejimi öncelikle kamu yönetimi açısından esaslı bir konudur. Burada kamu malı niteliğinde kültürel mirasın yönetimiyle ilgili vakfın kuruluş amacının, tüm kültürel miras alanını ele geçirmesidir. Kamuyu paranteze alan bir kanun yazım dili söz konusudur.

‘KURAL İHLAL EDİLEREK KÜLTÜREL MİRAS ÖZELLEŞTİRİLMİŞTİR’

Bu vakıf çalışması iyi niyetli olabilir. Kamu malları için vakıf yönetimi bir araç da olabilir. Ancak kanun dili, kültürel mirasın korunmasında bir odak kayması yaşadığımızı gösteriyor. Bakanlık, idare ve diğer yönetim araçları, daha önemlisi halkın da önüne geçiyor vakıf. Peki, bu şekilde, tüm bir kültür mirası bir vakfa ve mütevelli heyeti yönetime yasa ile verilebilir mi? Burada bir Anayasaya aykırılık söz konusu mudur? Burada kültür varlıklarının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuna yönelik düzenlemeye açıkça aykırılık söz konusudur. Bu varlıkların korunması ve kullanılması herkese açıktır. Bu kural açıkça ihlal edilecek bir yasa düzenlenmiş, bir anlamda kültürel miras özelleştirilmiştir. Daha açıkçası, kültürel mirası bir vakfın temellük etmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.

‘HALKIN KÜLTÜR VARLIKLARINI YÖNETME VE DENETLEME YETKİSİ YOK’

Devletin işletmeleştirilmesi perspektifinin başka bir biçimi aslında devlet gücünün şirket yönetimi olarak yeniden örgütlenmesi. Burada kilit nokta, halkın özel hukuk tüzel kişiliğini denetleyecek bir hakkının olmaması. Ortak varlıklara yasa yoluyla el koyma ve bunun idaresinde de yine halkın bütçesinden pay verme. Halkın kültür varlıklarının yönetiminde hem yetkisi yok hem de bu yetkisi olmayan kuruluşu vergileriyle finanse ediyor. Bu, mevcut kültür varlıkları yönetiminden 180 derece farklı bir bakış açısına yönelmek demek.”

2659860cookie-checkKültür mirası yönetimi özelleşiyor mu?
Önceki haberLula: Baskıncı fanatik faşistler cezalandırılacak
Sonraki haberMamure Kalesi’nin dibinde jeotermal ruhsatı verdiler!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.