LİGHT ERKEK…KAZAK ERKEK… YA DA İLMİ SİYASET…
Daha evliliklerinin ilk haftasıyken Ahmet, mutlu görünmemektedir. Devamlı düşüncelidir. Hasan, birkaç kez sebebini sorar ama, doğru dürüst bir
cevap alamaz. Hasan, bir gün iyice sıkıştırır :
– Yahu Ahmet, sende bir hal var ama nedir söylemiyorsun diye sorar . Ahmet konuşmaya karar vermiş gibidir :
– Sorma Hasan. Daha ilk akşamdan kavgaya başladık. Hanım, bundan sonra kendisiyle birlikte ev işlerinde çalışmam gerektiğini söyledi. Hatta iş bölümü bile yapmaya kalktı. Beni tanırsın böyle şeylere gelemem, derhal tepem attı. İşte o andan, şu ana kadar devamlı tartışma halindeyiz. Ne yapacağımı bilemiyorum. Ahmet”in bu anlattıklarına karşı Hasan, uzun bir kahkaha atar ve anlatmaya başlar :
– Valla, bizimki de aynı şeyi yaptı. Fakat ben, hemen karşı çıkmadım. Yoksa senin başına gelen benim de başıma gelecekti.
– Ya, ne yaptın?
– Hanıma haklı olduğunu söyledim. Hemen bir iş bölümü yapmasını istedim. Çok sevinmişti. Ütü işleri, çamaşırların katlanması, bulaşıkların yıkanması bana düştü. Hemen işe koyuldum. Fakat şunu biliyordum. Hanımlar, başkasının işini kolay beğenmez. Bundan hareketle, canla başla iş yapıyorum görünüp, aslında zaten yapamayacağım bir şeyi biraz daha kötü yapıyordum. Hanım da, bu arada yaptıklarımı denetliyordu. Önce, bulaşıkları beğenmedi. Ben de “sen merak etme, şimdi tekrar yıkarım” dedim. Tekrar yıkamama rağmen yine beğenmedi ve bana ” bir daha sen, bulaşıklara karışmayacaksın” dedi. Bütün yapmacık ısrarlarıma rağmen razı olmadı. Daha sonraki günlerde, ütü ve diğer işleri de elimden zorla aldı. Her yardım teklifime kızıyor ve hiçbir şeye karışmama izin vermiyor. Böylece, tartışmasız bu işi temelden bitirdim. Şimdi çok rahatım.
Ahmet, arkadaşının anlattıklarını çok yerinde bulmuştu. Ve, derin bir düşünceye daldı:Acaba, kendisi de bu saatten sonra aynı taktikleri uygulasa netice alabilecek miydi ?
Aman ha… Siz, iyice düşünmeden bu işlere kalkışmayın emi…
