MANİFESTO

RECEP MEŞE – Düşünün, hayal edin! Edin, edin. Açık ve geniş bir alana her ırktan, her renkten, her coğrafyadan, her iklimden milyonlarca kişi toplandı. Dünya bilgesinin konuşmasını dinleyecekler. Bir helikopter sesi gelirken anons yapılıyor:

    “He didn’t come fromm far away,

    He didn’t come fromm an other planet either.

    He is from part of us, He is the voice born inside.

    Univers, Planet, human. Who are we? Where are we of the Univers? where are we going?

    Wich part of time are we in?

    He describe human again, describe the earth again.

    He put human again on the earth. He is the son of the sun.

    So now comes to the wiceman that everyone accepts fromm us.”

    “O, uzaklardan gelmedi, 

    O başka bir gezegenden de gelmedi.

    O bizden biri. O içimizden doğan bir ses.

    Evren, gezegen, insan. Biz kimiz? Evrenin neresindeyiz? Nereye gidiyoruz?

    Zamanın neresindeyiz?

    O, insanı yeniden tanımladı. Gezegeni yeniden tanımladı. 

    İnsanı gezegene yeniden koydu. O güneşin oğlu.

    İşte şimdi herkesin bizden kabul ettiği bilge geliyor.”

    Alkışlar ıslıklar ve kalabalığın uğultusu ayyuka çıkıyor.

    Sabah olmuştu.    

    Bilge kalabalığın ortasındaki platforma helikopterden indiriliyor. Coşkuyla söylevine başlıyor:

    Merhaba dünyalılar…

    Tüm dünyadan sizlerle her yıl burada buluştuk, bundan sonrada buluşmaya devam edeceğiz. 

    Milyonlarca kişi internet sitemi ziyaret ediyor. Kitaplarımı, yazılarımı okuyorsunuz. Konferanslarıma katılıyor, beni dinliyorsunuz. Anlaşılıyor ki, ileri uygarlığın öncüleri çığ gibi büyüyor. Tüm Yeryüzüne teşekkürlerimi bildiriyorum. Kutlu olsun!

    Tarih boyunca öncü insanlar medeniyetler kurdu, tarım devrimi, sanayi devrimi, bilgi devrimi ve daha nice devrimler gerçekleştirdi. Çağlar kapatıp çağlar açtılar. Bilimi geliştirdiler, kültürleri yarattılar, Sanatları yücelttiler; KUTLU OLSUN!

    Gelişme devam ediyor. Tarih ileri akmaya devam ediyor. İleri insanlık, geleceğe bakmaya devam ediyor. Öncü insanlar, ileri uygarlıkları yaratmaya devam ediyor. İleri demokrasileri, özgürlükleri, insan haklarını geliştirmeye devam ediyorlar.

    Evrensel adaleti, evrensel hukuku, evrensel etik ve ahlakı oluşturmaya devam ediyorlar. ŞEN OLA!”

     Söyledikleri, konuştukları bir manifesto gibidir. Seyircilerde öylesine bir coşku ve heyecan vardır ki bir infiale dönüşmek üzeredir.

    “Geçtiğimiz yüz yıl içerisinde, savaşlarda seksen milyon insan öldü. Hâlâ savaşlar sürüyor. Konvansiyonel, nükleer, kimyasal silahlar üretilmeye devam ediliyor. Ve her gün yeni silahlar deneniyor. Savaşlara dur diyecek, barışı siz inşa edeceksiniz

    Yine geçtiğimiz yüzyıl boyunca çevreye büyük zarar verildi. Hava kirliliği, su kirliliği, çevre kirliliği, nükleer kirlilik tehlike boyutlarına yükseldi. İnsan dâhil gezegendeki tüm canlı yaşam tehdit altında. Ormanlar yok oluyor, bitki ve hayvan türleri azalıyor. Küresel ısınma yakın gelecekte felaketlere neden olacak. Atmosfer bozuldu, Ekolojik dengeler bozuldu. İklimler şaştı. Dünya hızla çölleşiyor. Eğer bu gidişe zamanında müdahale edilmezse, gelecekte bu gezegen yaşanılamayacak hale gelecek…

    Bizim kuşağımız ve bizden önceki insanlar gezegeni iyi koruyamadı. 

    Doğayı kirlettiler. Havasını, sularını kirlettiler. Kaynakları yağmaladılar. Bazı canlıları öldürdüler. Ağaçları kestiler. Çok uğraştık ama insanların bu kötü yanlarını engelleyemedik.”

    “Ey dünyalılar!

    Koskoca evrenin boşluğundaki bu canlı küçük gezegen, insanların ve canlıların ortak yaşam bahçesidir. Tüm insanların ana yurdudur. Tüm insanların vatanı ve ortak evidir.

    Hepiniz, bu gezegenin beslediği yaşamın içinde var oldunuz. Atmosferindeki havaya, içindeki suya ve beslendiğiniz kaynaklara göre geliştiniz. Bazen kendinizi ne kadar mağrur, ne kadar doğanın dışında saysanız da, siz bu gezegenin bir parçasısınız. Bu gezegene bağımlısınız. Bu gezegenden asla ayrılamaz, başka bir yerde yaşayamazsınız. Yani gidecek başka bir yer yok. Üstelik yakınlarımızda bize ulaşacak ya da bizim ulaşacağımız kimse yok. 

    O halde gezegeni koruyun.

    Onu kirletmeyin!  Tahrip etmeyin! Doğal dengelerini bozmayın!    

    Ey İnsanlar! Bundan sonra da buluşmaya devam edeceğiz.  

Ancak ben yaşlandım. Bir zaman sonra bütün yaşlılar gibi bu dünyadan ayrılacağım. Bundan sonra bu dünyada sizler yaşayacaksınız ve dünyayı siz yöneteceksiniz.

    Şimdi bu gezegen size emanet. Bu Gezegeni iyi koruyun. Havası suları tertemiz olsun. Karalarında hayvanlar, denizlerinde balıklar yaşasın. Bu gezegen hep böyle, masmavi, yemyeşil kalsın.

    Ey Yeryüzü sakinleri! 

    Hepiniz farklı coğrafyalardan gelmiş, farklı iklim koşullarında yetişmiş olabilirsiniz. Farklı ırklara, farklı dinlere mensup olabilirsiniz. Beyaz, siyah, sarı renklere sahip olabilirsiniz.” 

    Bilge bu sözleri söylerken güneş doğar:

    “Nasıl ki güneşin ışığı yedi ayrı renkten oluşup da; Nasıl ki tek renge; beyaza, yani bir renge dönüşüyorsa; siz insanlar da birsiniz. Hepiniz bu gezegenin çocuklarısınız, hepiniz bu güneşin çocuklarısınız.”

 

2634470cookie-checkMANİFESTO

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.