Marksist tarihçi Eric Hobsbawm’ın ardından

ERİC HOBSBAWM( 1917-1 Ekim 2012)

1 Ekim pazartesi 2012 de kaybettiğimiz Eric Hobsbawm sadece İngiltere de değil tüm dünyada Marksist gelenekten gelen tarihçiler içinde tüm tarihçilerinde bir otorite olarak kabul ettiği yeri zor doldurulabilir bir tarihçiydi.

Hobsbawm aktif yaşamının çoğunluğunda da aktif bir Komünist Parti ütesi olarak çalıştı .Yirminci yüzyılda İngiltere solunun tarihini belirleyen önemli tartişmalara yakından katıldı ve etkiledi.

İngiliz ve Avusturya vatandaşı Yahudi bir anne ve babanın çocuğu olarak Mısır İskenderiye de doğdu . Daha küçük yaşlarda yetim ve öksüz kalcınca onu Almanya’daki amca yanına aldı.İlk gençlik yıllarını Berlin’de geçirdi ve orada yetişti .

Orada faşistlerin iktidara yükselişini doğrudan yaşadı.Komünist Partisi gençlik kolları üyesi olarak faşizme karşı direniş hareketine katıldı .

!934 de İngiltere’de okumaya başladı. 1935 yılında da Cambridge Üniversitesi Kings College fakültesinde okumaya başladı .Burada çabucak daha geniş bir çevrede entelektüel etkinlikler içinde yer aldı Üniversitenin Komünist Parti şubesinin gelişmesi için çabaladı .İkinci Dünya savaşı yıllarında askeriyenin teknik servislerinde görev yaptı.Aslında onun seviyesindekiler istihbarat kısmına alınırken siciline istinaden daha basit görevlere gönderilmesi uygun bulunmuştu .

Savaştan sonra Londra’da Birbeck College de konferanslar vermeye başladı. Birbeck College Eric Hobsbawm’ın en uzun süre çalıştığı eğitim kurumu olacaktı.1982 yılında da bu kurumun başkanlığına seçilecektir. İngiltere Akademik çevrelerinde daha liberal ve sol eğimlileriyle tanınan bir eğitim merkezi. Cambridge Kings College de de 1949-55 arası araştırma görevlisi olarak çalıştı .

1960larda ABD’de değişik üniversitelerde konuk öğretim görevlisi olarak çalıştı.2002 yılında da Birbeck College’in (Londra) başkanlığına getirildi.

Tarihçi olarak Eric Hobsbawm 1940’lar ve 50’lili yıllarda İngiltere tarih yazımını dönüştüren ekibin en önemli üyelerinden biriydi.O tarihlerden itibaren tarih yazımı ve tarihsel konulardaki etkisi günümüze kadar gelmiştir .Aslında var olan düzenin vakanüvisliğini yapan tarihçilerin etkisinin kırılmasında önemli bir rol oynamıştır .
Christopher Hill,Donna Torr, George Thomson ( Thomson’un hemen hemen tüm kitapları Türkçeye çevrilmiştir.Tarihöncesi Ege,İnsanın Özü gibi kitaplar Payel yayınlarından çıkmıştı),Rodney Hilton,Victor Kiernan, EP Thompson( İngilterede işçi sınıfının durumumu) ve İngiliz Komünist Parti tarih grubunun diğer üyeleriyle birlikte Eric Hobsbawm tarih alanında yeni bir gündem yaratmışlardır.

Toplumun bir bütün olarak tahlil edilmesinde ısrar eden Fransız Annales okulundan yani Georges Lefebre ve Marc Bloch’tan yararlanan bir disiplin ortaya koyuldu . Her iki akım da Markstan etkilenmiştir.

1952 de Hobsbawm diğer tarih grubu üyeleriyle birlikte ‘Past ane Present ‘ dergisini ve bundan kısa bir süre sonra İşçi Tarihi Çalışmaları Topluluğunu kurdu . Analizlerinin derinliği ve bilgi yoğunluğu tüm anaakım tarih dergilerini Marksist terminolojiyle belirlenen tartışma alanıyla meşgul olmaya zorladı. Bir anlamda Hobsbawm’ın içinde bulunduğu Marksist tarihçiler grubu ve düşünceleri bir Amiral gemisi durumuna geldi .
Hobsbawm özellikle şu 3 alanda yoğunlaştı :

17’nci yüzyıl Avrupa krizini ekonomik,demografik ve siyasi terimlerle feodalizm ve kapitalizm arasındaki bir kapışma olarak yeniden belirledi(tanımladı) .Marksın görüşlerine istatistik destek sağladı.Marks sanayi gelişiminin ilk aşamasının işçi sınıfının yaşam koşulları pahasına olduğunu düşünüyordu ve böylece Hobsbawm sanayileşmenin yaşam koşullarını ilerlettiğinde ısrar eden hakim akademik anlayışa meydan okuyordu.

Hobsbawm aynı zamanda Lenin’in İngiliz işçi hareketindeki reformculukla ilgili Lenin’in açıklamaları doğrulayan ayrıntılı çalışmalar üretti .Yani Hobsbawm , Lenin’in imparatorluğun çıkarı için işçi sınıfı içinde bir işçi aristokrasisi yaratıldığına dikkat çeken anlayışını derinleştirdi.

Bu tartışmalar toplumsal değişimleri sınıfsal itkilere bağlı açıklayan Marksist varsayımları okullarda ve üniversitelerde tarih öğretisinin merkezine getirdi .
Hobsbawm bu çizgiyi bir neslin tarihsel anlayışını belirleyen son üç yüzyıllık İngiltere,Avrupa ve Dünya tarihini parlak bir şekilde açıklayarak 1960lar ve 1970lerde de sürdürdü.

Yazıları ve öğretileriyle böyle bir konuma gelmek her tarihçiye nasip olmaz . Bu alanda yeri uzun süre doldurulamaz bir kişilkti Hobsbawm.
Hobsbawm aynı zamanda Komünist Partisi siyasetlerinin de yakından takip etti . EP Thompson ve John Saville ile birlikte Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi arifesinde demokratik merkeziyetçilikten bir uzaklaşma ve parti içi demokraside değişimler ve Stalin’in reddini talep edenler arasındaydı .Bunlara rağmen de Komünist Partisinden ayrılmadı .

1960 ve 1970’lerde kendilerini Sovyetler Birliğinde olanlardan uzak gören ve belli ölçülerde orada olanlara karşı olan bir sosyalizm stratejisi içinde ki İtalyan Komünist Partisiyle bağlar geliştirdi. 1977’de Giorgio Napolitano ile uzun bir görüşmeye dayanan İtalyan yolu Sosyalizm kitabını bastırdı. Napolitano o zaman Partinin uluslararası sekreteri ve şimdiki İtalyan cumhurbaşkanıdır.

1978 de Londra Karl Marks evinde yaptığı konuşma ‘İşçinin ileriye doğru engellenin Yürüyüşü’ daha sonra Komünist Parti aylık yayın organı Marxism Today de de basıldı.Yazının basıldığı sırada işçi hareketi gücünün zirvesinde ve içindeki sol da oldukça etkiliydi .Orada Hobsbawm el işçilerinin artık giderek sayılarının azalmakta olduğuna ve bu nedenle sol hareketin gelecekte daha geniş bir ittifaklar ve toplumsal hareketlere yönelme bakış açısını benimsemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Tabi Hobsbawm’ın bu anlayışı’ işçi sınıfının kendi ücret pazarlığı anlayışına odaklanmış sınırlı , salt ekonomist bir tahlil olarak eleştirilmişti.

Bu konuşma aynı zamanda Komünist Parti içindede bu anlayış içinde olanların birleştiği bir metne dönüştü ve Partiyi sınıf mücadelesinden koparan yani Marksizm’in ana etmenlerinden birine meydan okuma olarak ele alındı.

Gerçi Hobsbawm bu girişimi tam olarak sahiplenmedi ve Marxism Today dergisinin Partinin amiral gemisi olması için çabaladı. Dergiye 1991 yılına kadar katkıda bulundu . Bu tarihte bu çizginin etkisi altında bulunan Büyük Britanya Komünist Partisi (CPGP) kendisine muhalif olanları bütünüyle uzaklaştırdı ve sonrada kendisini feshetti.
Aynı eğilim sonuç olarak İşçi Partisi içinde de devam etti . Kendileri gibi düşünenlerden önemli bir destek gördü. Bunlar İşçi Partisinin geleneksel destekçisi sendikalardan uzakta İşçi Partisini yeniden ele alma hareketi ve yeni İşçi Partisi düşüncesini savunuyorlardı.

Hobsbawm her ne kadar Neil Kinnock’ın İşçi Partisinin yeniden kalıba dökme girişimini desteklediyse de Tony Blair tarafından onurlandırıldı. Ancak sonuçta Hobsbawm yeni İşçi Partisine, onun ABD ile aynı safta yer almasına ve çok net bir şekilde Irak’ın işgaline karşı çıktı. Şimdiki İşçi Partisi lideri Ed Miliband’da Hobsbawm’a sahip çıkmakla birlikte Hobsbawm Ed ve David’e değil babaları Marksist R. Milband’a yakındı.

Hobsbawm son yıllarını da kendi deyimiyle ‘ halkın entellektüeli’ olarak sürdürdü.

Sovyetler Birliğini mahkum etmeye her zaman karşı çıktı. Hatta onun Stalin’i; ‘yaptıkları neyse ama keşke bunların sonunda Sovyetler Birliği daha iyi olabilseydi’ şeklindeki değerlendirmesi tarihi sağdan ele alanların saçlarını yolmasına yol açtı. Ancak Sovyetler Birliği’nin faşizmin yenilmesindeki tarihsel rolünün altını çizmeye devam etti.
“Kimlik siyaseti” ve özellikle milliyetçiliğin ve milli mitolojinin tayin edici bir şekilde kullanılmasına karşı kaygısını ifade etti. Çoğu çağdaş tarihçilerin toplumsal değişimin süreçlerini bütünlüklü bir şekilde anlamayı bırakmalarına karşı kızgınlığını gösterdi.

Ölümüyle bir nesil tarihçilerin sonuna işaret koyulurken onun insanlık için yaptıkları ve tarihçiliği hep saygıyla anılacaktır.

İLGİLİ HABER: Marksist tarihçi Hobsbawn öldü

1613020cookie-checkMarksist tarihçi Eric Hobsbawm’ın ardından

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.