Meclise laf söylemeye hakkı olmayanlar

Mecliste tatsız olaylar yaşandı.
Elbetteki olmaması gerekirdi.
Sokaktaki halka yansıyan resim hiç güzel olmadı.
Bu tip olaylar ilk defa ve sadece KKTC’de olmuyor.
Türkiye’de geçmişte çok yaşanırdı. Ne mutluki artık yaşanmıyor. Ben Avrupa Parlamentosu’nda Silvio Berlusconi ve Martin Schulz arasında da yaşandığına tanık oldum ve yumruklaşmaya ramak kalmış bir ortamdı. Üstelik itiraf edeyim Martin’in yanında ben de kayıtsız kalmazdım. İyi ki o duruma gelmedi o tarihte. Ancak “ağız dalaşı” sonra İtalya’da çok popüler oldu ve Berlusconi karşıtları sırf “gıcıklık” olsun diye ufak Martin Schulz figurları yapıp sattılar.
Güney Kore’de yakın dövüş sanatını iyi bilen vekillerin hallerini bazen görüp kafamizi sallamaktayız.
Ancak bakıyorum da şimdi herkes bizim milletvekillerinin “ahlak polisi” olmaya bayılıyor.
Evindeki temizlikçiyi sigortasız ve vergisiz çalıştıran bayan gazeteci “milletvekillerini aralarında itiştiler” diye eleştirirken “ahlak dersi” veriyor.
Bir başka gazeteci “ahkam keserken” kendi “özgeçmişini okusa belki susması gerektiğini” unutuyor.
Sokaktaki adam vekiller hakkında “atıp, tutuyor”.
Sahi biz hepimiz “mükemmeliz de vekillerimiz mi dökülüyor?”
Çıkalım Girne ya da Lefkoşa’da yola.
Nasıl çıkacağız? Acaba hangi şöför kibarlık edip de park yerinizden çıkmaya çabalayan size yol verir? Genelde adım adım ilerlenen Dereboyu’nda neredeyse “Çanakkale’yi savunurcasına” size yol vermemeye çaışanlardan geçilmiyor.
Maalesef benzeri sorunlar Türkiye’de de var. Şöförümün yolda “milimetrik manevralarla hızla yola devam” tarzına alışmam bu nedenle uzun sürdü. Ancak biliyorum ki o olmasa ben İstanbul’da bir yerden diğerine zor giderim.
Girne ve Lefkoşa arasında “kağnı arabası” gibi sol şeritte gidip arkasından normal süratle gelene yol vermeyi “zayıflık” sananlar mı, ya da Girne’de karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir bayanı neredeyse ezercesine yola devam eden şöför mü vekillere örnek olacak?
Yaya geçitlerinin o kocaman beyaz renkli işaretlerini “süs” sanan şöförler yaşlı bir insan, bir bayan ya da bir okul çocuğu karşıdan karşıya geçmek istediğinde durmayıp yola devam etmenin “tadını çıkardıkları” sürece vekillerini “hal ve tavır” konusunda eleştirme hakkına sahip olamazlar.
Öyle anlar oluyor ki yol verdiğim insanları sağımdan hızla geçme ihtimali yüksek olan bir “maganda” ezmesin diye yolu tam ortalamak zorunda kalıyorum. “Hakları olduğu için” yol verdiğim yayaların can güvenliğini tehlikeye sokma korkusunu KKTC’de öğrendim.
İşte sadece trafikdeki halimizden yola çıkarak “vekillere laf edenler” benim için inandırıcı olamıyor.
Sosyal davranış alanında kendimiz örnek olmaya niyetli olmadığımız sürece vekillerimizden ne bekleyebiliriz?
Hüseyin Özgürgün’ü Kutluyorum
Meclis’te gündeme gelen olayda tam bir centilmen sporcu gibi davranan ve soğukkanlı bir şekilde araya girerek olabilecek daha vahim gelişmeleri engelleyen Hüseyin Özgürgün’ü yürekten kutluyorum.
Böyle bir durumda yapılması gereken her şeyi dört dörtlük yaptı.
Bence bu rol tüm seyretmeyi tercih edenler için de doğru rol olurdu.
Taraf olmasalar da mecliste koca koca adamların kavga etmesini engelleyen ve aşırı heyecanlanları yatıştırmaya çalışan kişiler olarak.

1618210cookie-checkMeclise laf söylemeye hakkı olmayanlar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.