Meleklerle beraber (II)

Yıllar önceydi. Aceleden iki ayağım bir pabuca girmiş, önüme çıkan ilk arabayı düşünmeden kiralamıştım. Netameli bir havada çıktım yola. Aldığım her virajda havalanan tekerlekler sayesinde bana söz verilen konforu tamamen unutmuş, telef olmamaya çalışıyordum.

Derken kar, sonra da fırtına bastırdı. Çok eyleniyordum doğrusu’Yüreğim ağzımda, vals eden arabamı büyük bir kamyonun arkasına siper ettim. Geri kalan 450 kilometreyi, saatte 40 kilometreden kaç saatte tamamlayabileceğimin hesabına koyuldum.

Durum kötüydü. Göz gözü görmüyordu. Durmakla gitmek arasında karar vermeye çalışırken, aklıma dua etmek geldi birden. Nedendir bilmem, yüksek sesle melekleri çağırdığımı hatırlıyorum. Onları o zamanlar pek tanımadığım halde.

Çok geçmeden, arabada hissedilir bir değişiklik olduğunu farkettim. Ağırlaşmış mıydı, daha mı kontrollü gidiyordu, bilemeyeceğim. Hissettiğim, sanki arabayı ben değil, onlar kullanıyordu. Şehre vardığımda, etrafımı kuşatan enerji yok oluverdi. Beni gideceğim yere kadar teslim etmiş, sonra da başka birinin yardımına uçmuşlardı. Herhâlde.
                                               ***
Melekle iletişim kurmak, işbirliği yapmak, evrenle geliştirmeye gayret ettiğimiz o çok özel ilişkinin önemli bir halkasıdır. Eğer onların yardımıyla varlığın ve varlığınızın gizemini çözmek isterseniz, yapacağınız her içten çağrı cevap bulacaktır. Olumlu veya olumsuz.

Değerli Okurlarım,  Tanrı’nın evreni ‘aşk’ ve ‘ışık’la yarattığını; evrende yalnız olmadığımızı; bu çok ciddi gibi gözüken yaşam macerasının aslında bir oyun, adının da evrim olduğunu; sevgiyi düalite yasasına uygun olarak, akla hayale gelebilecek her renk ve nüansıyla öğrenebilmek için dünyaya gelip gittiğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim.

Melekler, yükselmiş  üstatlar ve bilinç seviyesi evrensel gerçeklere vakıf olmuş tüm ruhlar, bu macerada bize yardım etmek için çırpınmaktadırlar. Çünkü birbirimizden ayrı değiliz. Çünkü onlar bize, biz bize, biz onlara destek vermezsek kendi değerimizin ve değerlerimizin farkına varmamız asla mümkün olmaz. Evrim kısa devre yapar.  Bu da sevginin doğasına ters düşer.

Gerçek, hiçbir zaman ağır ve kasvetli bilgiler arasında gizli değildir. Basittir. Yalındır. Her yerdedir. Kalple görülebildiğinden, hissedilir. Yaşanır.

İlahî ışığın inanılmaz bir yoğunlukla, ağır ve kalıplaşmış tüm enerjileri giderek artan bir vitesle dönüşüme uğrattığı şu günlerde, gerçeğin hafifliğini tadıp, yaşamak öylesine kolaylaştı ki’İnsanlığın uyanma döneminde, heyecanla kalbi çarpan evren melekler, ışık üstatları ve yüksek bilinçli varlıklar vasıtasıyla her fırsatta kulağımıza, hep aynı sözleri fısıldıyor: ‘Yakala elimi Sevgili Cüz, bak buradayım.’

İnsanlığa aşık, hafifliğe alışık, hareli kanatlı dostlarımız bir önceki yazımda da belirtiğim gibi egomuzun değil de, ruhumuzun seçimlerine  uymaya mecburlar.  Yeryüzündeki tüm tecrübeler kutsal olduğu için.

Genede meleklerden; karmik bir zorunluluğun neticesi olarak yaşadığımız kötü bir tecrübenin getirdiği yan tesirleri iyileştirmelerini, eğer mümkünse karmamızı tamamen silmelerini talep  edebiliriz. Nitekim, şahit olduğum ve okuduğum inanılmaz olaylar, meleklerin karmayı hafifletebildiklerini, bazen de dönüşüme uğratabildiklerini gösteriyor.

Nefret, kızgınlık, korku ve kıskançlık hislerine yanilerek içinizin düğüm düğüm olduğu bir gün, kendi koruyucu meleğinizden ya da Uriel, Chamuel ve Jophiel’den size yardım etmelerini isteyin. Bizi görünmeyen zincirlerle karşımızdaki insana köle gibi bağlayan, ruhumuzu dağlayan bu tip hisleri yok etmekte ustadırlar. Onları dinlemeniz ve dediklerine uymanız şartıyla.

Ve biliyormusunuz, en sevdikleri çağrı nedir? Başı dertte olan yakınlarınız ve düşmanlarınız için çağrılmak. Sessizce ve yürekten. Denemek ister miydiniz?

________________________________
Işık Menderes’in bu yazısı Radikal Gazetesi Cumartesi ekinde de yayınlanmıştır.

1089510cookie-checkMeleklerle beraber (II)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.