Müslüman hırsızlar

(basına) yansıyan şu açıklamada bulunmuş:


“Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama arkadaş, yalancılık, üçkağıtçılık, dolandırıcılık bizde”


Sayın Vali’nin değerlendirmesine göre, bir başka tanımla ülkemizde ki Müslümanların yüzde 60’ı hırsız! Yoruma göre ortaya çıkan sonuç bu!


Şimdi soruyoruz herkese; Elazığ Valisi haksızdır, söyledikleri boştur, Müslümanlar, namazında niyazında olanlar, oruç tutup Haç’ça gidenler arasından hırsız çıkmaz, hangi konumda olursa olsun, Müslüman yöneticiler ellerine fırsat geçtiğinde devletin, memleketin, ülkenin kaynaklarını yakınlarına, yandaşlarına, sülalelerine. ailelerine peşkeş çekmezler, Almanya’da garip gurebadan topladıkları paraların üzerine yatmazlar diyeniniz olacak mı içinizden?


Buna göre, Bir camide namaz kılan 100 Müslüman’ın 60’ı, 500 kişilik camidekinin 300’ü hırsız! Ama bu adamlar, hiçbir cumayı kaçırmazlar, Ramazan’da Allah kabul etsin oruçlarını tutarlar, kandillerde dürüst Müslümanlar olarak birbirlerini kutlarlar. Uygun bir zamanını bulurlarsa Haç farizalarını yerine getirirler. Tüm bunlara karşın yüzde 60’ı hırsızlıktan, dolandırıcılıktan, üçkağıtçılıktan geri durmazlar!..


Sevgili okurlar,
Hırsız olarak tanımlanmayan yüzde 40 lık bölüm; işte bu ülkenin gerçek Müslümanları ve dindarlarıdırlar! İnançlarını, ibadetlerini hiçbir sapkınlık içerisinde olmadan, din sömürüsü ve tacirliği yapmadan, tümüyle Allah’la kul arasındaki bağa dayalı olarak, saf ve tertemiz duygularla, kimseye gösteriş ve reklam yapmadan, yapabildikleri ölçüde yerine getirirler. Onlara hiç kimsenin sözü olamaz. Ülkemizin gerçek evlatları onlardır!


Halkımızın artık gerçekleri algılaması gerekir. Gördükleri her sakallıyı, takkeliyi, alnı secdeye değiyor görüneni, kara çarşaflıyı, eşi türbanlıyı, ağzından Allah kitap eksik olmayanı; dürüst Müslüman, Allah korkusu taşıyan dindar ve güvenilir adam düzeyinde değerlendirmemesi gerekir.


Ayni durumlarla siyasette daha çok karşılaşacaklarını hesaba katmaları ve on yıllardan beri düştükleri hataya bundan böyle düşmemeleri yönünde tutum ve düşüncelerinde reforme etmeleri gerekir.


Din siyasetçinin başta gelen sömürü aracıdır. Çok az istisna dışında dini siyasette koz olarak kullanmayan, dindar görünmeye çalışarak halkı aldatmayan, halkın din duygularını aldatıcı davranışlarla sömürüp oy toplamaya yönelmeyen siyasetçi sayısı ülkemizde ne yazık ki çok azdır.


İşte Almanya’da yaşanan olaylar ortada. Müslüman kimliği ve görüntüsü altında orada çalışan emekçilerin alın teri paralarını toplayıp, ortadan kaybolan “Müslüman hırsızlar” ın İslami holdingleri, konumuzun en yeni ve çarpıcı örneğidir. Trilyonlarca paranın üzerine yatıp buharlaştıranların hepsi “Müslüman hırsızlar” dır!


Öbür yandan, hemen her gün televizyon ekranlarında yaptıkları açıklamalarla halkın aklını karıştıran Türkiye’mizin “Müslüman deprem uzmanları” nın, birbirleri hakkında ki suçlayıcı konuşmaları, başka bir çarpıcı örnek. Biri diğerini, 1999 depreminden sonra zengin olduğunu, villalar, arabalar aldığını, çocuğunu yurt dışında okuttuğunu ileri sürerek haksız yere köşe dönmekle suçlarken, öbürlerini de ayni yolun yolcuları olarak niteliyor.
Bunların hepsi Müslüman! İslami holding yöneticileri de, deprem uzmanları da! Birçoğu Ramazan’da oruçlarını tuttular. Bayram namazlarını diğer yüzde 60’lık Müslümanlarla birlikte saf tutarak huşu içerisinde “temiz bir vicdanla(!)” eda ettiler. Cuma namazlarında da öyle!.. Eşleriyle her cinsel ilişkide bulunduktan sonra cenabet gezmemek dolayısıyla günaha girmemek için dinimizin gereği  gusül abdestlerini aldılar ve vücutlarını her türlü pislik ve melanetten arındırıp tertemiz oldular(!)


Çünkü hepsi Müslüman!


Yazımızın başında ki sorumuzu yineliyoruz:  Sevgili okurlar, Elazığ Valisi Muammer Muşmal haksız mı?

[email protected]  

693960cookie-checkMüslüman hırsızlar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.