Müsvedde Defterimin Hatırlattıkları 4: Irkçılığa karşı mücadele

Almanya‘nın Hamburg yakınlarındaki Mölln kentinde, 23 Kasım 1992‘de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde Bahire Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz yaşamlarını yitirmişti.   

Bu olay Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Ingiltere’de yaşayan bizleri de harekete geçirmişti.

Londra’da İngiliz Milletvekillerin de katıldığı etkinliklerde olayı protesto ettik. Irkçılığa Karşı Birlik (Anti Racist Alliance) örgütünün düzenlediği etkinlikler büyük ses getirmişti.

Müsvedde defterimin iki sayfasında etkinlik haberleri ile ilgili basın haberleri ve fotoğraflara rastladım. Etkinliklere katılan Milletvekilleri arasında herzamanki gibi Jeremy Corbyn ve Hackney Milletvekillerinden Diane Abbott da bulunuyordu.

Bu iki Milletvekiline özelllikle dikkat çekmek istedim. Çünkü gerek bizim toplumlarımıza, gerekse diğer toplumlara karşı yöneltilen ırkçılığa karşı her zaman yanımızda oldular, bizlere karşı her zaman büyük destek sağladılar. 

Jeremy Corbyn’i İslington Belediyesinde çalıştığım zaman yakından tanıma fırsatı buldum. Tanıdığım siyasetçiler arasında en dürüst, en prensipli, en faal ırkçılık karşıtı birisi olarak ona her zaman minnet borcumuz olmalıdır. O yüzden İsrail Hükümetine karşı söylediği sözler yüzünden ırkçılıkla suçlanması çok büyük ironidir. İşçi Partisinin bu cesur, prensipli üyesine sahip çıkmayıp onu dışlaması yüzünden ben de birçok İşçi Partisi üyesi gibi parti üyeliğimi sonlandıranlar arasındayım. 

Irkçılığa karşı mücadelemizde her zaman bize destek olan başka bir kişi artık aramızda olmayan değerli arkadaşım Haringey Belediyesi Meclis Üyesi Narendra Makanji idi. Onu özlemle anarım. Ruhu şad olsun.

Cemal Efe

Müsvedde defterimin oluşturduğu makale ve yazılar arasında Kıbrıs Gazetesinin Taylan Kav imzasını taşıyan iki sayfalık yazı ve fotolar alıp beni 1960lı yıllara götürdü. Makale Cemal Efe hakkında. 

“1926’da Lefkoşa’da doğdu. Babasına “Bende Kafa yok!” dedi. Okumak istemedi. Önce bandoflacı oldu, sonra kunduracı, sonra tabakçı. 1950’de kahveciliğe başladı”. Bu şekilde başlayan uzun makaleyi yeniden zevkle okudum. Cemal Rüsdem’e “Efe” lakabını bir Türkiye’li müşterisinin taktığını anlatıyor Cemal Efe. Ondan sonra hep kendi Gaveci Efe, kahvehanesi ise “Efe’nin Kahvesi” olarak bilindi.

Küçükken 100 yaşlarındaki Ali dedem (Büyükannemin Babası) beni elimden tutar, Efenin Kahvesine götürürdü. Ona gerek Cemal Efe, gerekse tüm kahve halkı büyük saygı gösterirdi. Ben de fırsattan ikram edilen kolaları keyifle mideye indirirdim. Çok neşeli bir mizacı olduğu için Cemal Efe’nin kahvesi her zaman dolu olurdu.   

Güney Afrika Seçimleri

Müsvedde defterimin son sayfasında Toplum Postası Gazetesi için yazdığım ilk köşe yazılarımdan birine rastladım. Tarihi Güney Afrika seçimleri ile ilgili idi yazım. Mayıs 1994 yılında yapılan Genel Seçim tarihi bir nitelik taşımaktaydı. Nelson Mandela 27 yıllık hapislik döneminden sonra Cumhurbaşkanı seçilmişti. 

Köşe yazımdan bir kesit:

“Hayatının büyük bölümünü devlet ırkçılığı ile savaşarak geçiren ve Nobel Bariş Ödülüne sahip olan büyük din adamı Desmond Tutu, BBC Radyosu muhabirinin sorusuna şu yanıtı vermişti: “Hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum. Ağlamak istiyorum. Gülmek istiyorum. Haykırmak istiyorum. Nihayet yıllarca beklediğimiz gün geldi. Yippeeee”. 

Nelson Mandela ve Desmond Tutu artık aramızda yok. Onlar tarihe altın harflerle yazılacaklar. Ruhları şad olsun. 

Değerli okurlar, birkaç hafta boyunca müsvedde defterimin yardımıyla 1990lı yılların bazı izdüşümlerini sizlerle paylaştım. Oldukça dağınık da olsa. Geçmişi arşivlemek önemlidir. Bize gelecek için ışık tutar. 

 

2672950cookie-checkMüsvedde Defterimin Hatırlattıkları 4: Irkçılığa karşı mücadele

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.