Mutluluk bir skandaldır

Mutluluk Üzerine Dağınık Düşünceler

(Türkçe’si “mutluluğun anahtarı gelir değil, özgürlüktür”) başlıklı yazı, beni mutluluk üzerine düşünmeye itti.

Aslında bu yazı beni yılar öncesine, çocukluğuma götürdü… 8 ya da 9 yaşlarında olmalıyım. Uzun süredir hastayım, fakat para ve sağlık güvencesi olmadığı için doktora götürülemiyorum.Yarı baygın yatıyorum. Tanıdıklar baş sağlığına geliyor ve ben ölmek üzere olduğumu anlıyorum…Annem sürekli ağlıyor ve annemin üzülmesine, ağlamasına dayanamadığımdan olsa gerek “anne ağlama, beni kaybediyorsun ama dört oğlun daha var” mealinde bir şeyler söylüyorum. Aslında farkında olmadan, annemin acısını daha da büyütüyorum. Bir dağ köyünde yaşıyoruz ve özgürlüğümüzü kısıtlayan görünürde herhangi bir şey de yok ama yeterince gelirimiz olmadığı için özgür özgür ölüme yaklaşıyorum.

Başka bir ilde yaşayan bir yakın akrabamız para getirmemiş olsa, şimdi bu yazıyı yazamıyor olacak ve “özgür” bir ortamda “mutlu mutlu” ölmüş olacaktım. Neyse sevgili okuyucu, küçük kardeşimin deyimi ile ” göz yaşartıcı anılarım” ile sizi daha fazla meşgul etmeyeyim.

Evet, sevgili okuyucu,şimdi, şu anda arkana yaslan ve 30 saniye düşün, mutlu musun?

Mesela diyelim ki, sevgili okuyucu, acı çektiğin, kederlendiğin bir şey yok, sağlıklısın, askeri darbelerin sık sık yaşandığı ülkemizde, üstelik siyasal özgürlüğe de sahipsin… Ama işinden atılmışsın ve ekonomik kriz nedeni ile yeni iş bulma umudun da pek yok… Başka gelirin de yok. Böyle bir ortamda mutlu olabileceğini söyleyebilir misin?

Ya da diyelim ki, büyük yatırımları olan bir işadamısın ve lüks bir hayatın var, ama başka insanların sevgisinde yoksunsun ve sana hayır deme cesaretine sahip seni onaylayacak dostların da yok. Yapayalnızsın. Bu durumda mutlu olduğun söylenebilir mi?

Aslında bence; mutluluk çok boyutlu bir kavram ve bekleyeceğimiz kendiliğinden oluşan bir durum değil. Aksine hayatın getirdiği sorunları çözerek ya da çözüm yolları bularak yaşayacağımız bir hoşnut olma durumu ve bu sürecin içinde insanın bulup bulup kaybettiği bir şey.

Elbette, huzursuzluğu değil huzuru, acıyı değil, sevinci tercih edeceğiz ama doğanın diyalektiği gereği, yaşam toz pembe bir süreç de değil. Aslında öyle olması gerekli ve iyidir. Çünkü; mutsuzluğu yani yokluğu, korkuyu, yalnızlığı, aşağılanmayı, utancı, işsizliği, parasızlığı, açlığı, reddedilmeyi, dehşeti (en azından bunlardan birini) yaşamamış bir insanın mutluluğu hissedebileceğine ve değerini bilebileceğine inanmıyorum. Çünkü acının uğramadığı bir ruh, kederin değmediği bir ten mutlu olduğunu anlayamaz diye düşünüyorum…

Bazen mutluluk bir skandaldır. Açlığın, yokluğun ve sevgisizliğin kol gezdiği günlerde, bireysel olarak mutlu olmak belki mümkündür, ama böyle bir durum aynı zamanda bir skandaldır.

Umut ettiğimiz, sevdiğimize kavuştuğumuz, her sabah işimize sevinçle gittiğimiz, iyi beslendiğimiz ve barındığımız günlerde mutluluk bir güzelliktir hayatımızda.

Tabii, etkileri kısa süren küçük mutluluklar da yaşayabiliriz, güzel bir fıkraya gülme, eğlenceli bir film izleme, sevgilimizin yanağımıza dokunması, dostlarımızla şakalaşmalar, başımızdan geçmiş güzel bir olayı hatırlama…

Mutluluk; kıvancın, huzurun, özsaygının, fedakarlığın, dayanışmanın, özgürlüğün, hoşnutluğun, üretmenin,paylaşmanın, erotizmin, değerlerin, dengeli beslenmenin ve yaşamanın iç içe geçtiği bir hoşnut olma durumdur.

Bilgisini yaratıcı bir şekilde kullanarak bir şeyler üreten, yaratan bu süreçte kendini yenileyen ve yarattığı, ürettiği şeyleri başkaları ile paylaşan insan, bence yaşamdan haz alır ve Victor Hugo’nun “insanları mutlu ediniz, onları en iyi varlıklar haline getirmiş olursunuz” sözünde olduğu gibi diğer insanların iyi olmasına da katkıda bulunmuş olur.

Bazen coşkudur mutluluk…Toplumsal dönüşümlerin yaşandığı o büyük dönemlerde kitlelerin coşkusunu paylaşmaktır… İşte böyle durumlarda baskıdan yana olanlara karşı neşe içinde gülümsemektir mutluluk…

Bazen, hatırladığımız her şey zehirli bir ok gibi zihnimize saplanır ve unutmak isteriz tüm bildiklerimizi, anılarımızı. İşte, böyle durumlarda mutluluk unutmaktır.

Mutluluk, bazen kaybolmuş bir gecede ıssızca yakamozları seyretmektir Kadıköy sahilinde.

Bazen, kopkoyu karanlık bir geceden sonra sevgiliniz ile birlikte güneşin doğuşunu seyretmektir Çamlıca tepesinde.

Bazen, yaşamın en uç noktaları üzerine düşünmeksizin tüm gününüzü bir ekmeği kazanmak için harcadıktan sonra ekmeği fırında alıp eve dönmektir mutluluk….

Bazen, sıcacık odamızda oturup güzel bir müzik eşliğinde pencerede kar tanelerini izlemektir mutluluk…

Bazen toplumsal dönüşüm süreçlerinde; Mustafa Kemal gibi, Fransız devrimini yapana devrimciler gibi, insanların hayatlarını güzelleştiren sosyal tasarımlar üretmek ve bunları hayata geçirmektir mutluluk…Fransız devrimcileri hatta bu amaçlarını 1793 tarihli Fransız Anayasasına taşımışlar ve Anayasanın 1. maddesinde ” toplumun amacı ortak mutluluktur” şeklinde formüle etmişlerdi.

Kısacası, bence önce sağlık olacak, sonra iş olacak, sonra aş olacak, sonra özgürlük olacak, sonra aşk olacak ki, mutluluk olsun… Olabilsin.

Ne yazık ki, sana sunabileceğim bir mutluluk reçetesi veya formülü yok sevgili okuyucu. Yazıyı okuma sabrını gösterdiğin için, seni gülümsetebilecek küçük bir öneri: bu akşam sevgi ateşi ile bir dostluk çayı demle, güzel anılarını ve umudu ekle ve çok sevdiğin bir arkadaşın ile birlikte afiyetle iç…

738490cookie-checkMutluluk bir skandaldır

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.