İngiltere adalet sisteminin kara deliği: ‘Gizli deliller’

Uluslararası Af Örgütü yayınladığı bir raporla hükümetin ‘ulusal güvenlik’ gerekçesine dayanarak çıkarmaya çalıştığı yeni ‘Adalet ve Güvenlik Yasası’nı ‘Kafkaesk’ bir plan olarak nitelendirerek ‘gizli kanıt’ kullanımının sınırlarını genişleten bu tasarının adil yargılama prensiplerini çiğnemek anlamına geldiğini belirtti.

GİZLİ DELİLLERE DAYALI YARGILAMA ADİL DEĞİL

Kapalı kapılar ardında mahkemeler kurulması ve bu mahkemelerde ‘gizli kanıt’ kullanılarak yargılama yapılmasının İngiltere adalet sisteminin kara deliklerinden birine dönüştüğünü kaydeden Morgan Has Avukatlık Bürosu’nun deneyimli Ağır Ceza Avukatı Ali Has bu tür uygulamaların yoğun eleştirilere rağmen 1997 yılından bu yana sürdürüldüğünü hatırlatarak “ancak bu tür yargılamalar ve gizli delil kullanımı adalet duygusuna tümüyle ters düşmektedir” dedi.

Böylesi delil veya prosedürlerin kulanımının ve yaygınlaşmasının mahkemelerin giderek itibar kaybetmesine de yol açabileceğini dile getiren Has “Bu tür delil veya prosedürlerin ilk etepta daha çok “ulusal güvenliğe” tehdit sayılan “terör” eylemi davalarında kulanılması söz konusuydu. Yani daha çok ağır ceza davalarında kullanılması öngörülüyordu. Fakat son 15 yıllık dönem içerisinde kullanımı giderek yaygınlaştırıldı. Öyleki artık neredeyse hukukun her alanında böylesi delil veya prosedürlerin kullanımı konusunda örnekler mevcut. Örneğin, sivil hukuk alanı dediğimiz göçmenlik ya da işçi-işveren davalarında da kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır” şeklinde konuştu.

ULUSAL GÜVENLİK GEREKÇESİNİN SINIRLARI BELİRSİZ

Hükümetin sınırları nerede başlayıp nerede bittiği bellirsiz ‘ulusal güvenlik’ gibi bir gerekçeye sığınarak bu tür yasalar çıkardığını vurgulayan Has, uygulamanın sakıncalarıyla ilgili olarak şöyle konuştu:

“Mahkemelerde gizli delil kullanmak insan hakları hukuku açısından ciddi sakıncalar içeriyor. Bu tür davalarda elde bulunup da önemli delil sayılan gizli evrak veya materyaller savunmaya verilmeyebiliyor. Ayrıca gizli tanık kullanımı ve sanık için “özel” avukat tayin edilmesi de hukuk mantığına aykırı. Bu tür davalarda özel yaşam hakkını ihlal eden telefon dinlenmeleri veya ortam dilenmesinden oluşturulan delillerin kullanımı; duruşmaların medya veya sanıktan gizli tutulması gibi uygulamalar ise adaletin tecelli etmesini engelleyen temel unsurların başında geliyor.”

HUKUK ÇEVRELERİ UYGULAMAYI ELEŞTİRİYOR

İngiltere hukuk çevrelerinin bu tür mahkeme prosedürleri veya delillere karşı ciddi eleştiriler yöneltiğini ifade eden Has “Öncelikle bu yolla elde edilmiş delillerin hukuki anlamda bir güvenirliği yok. Çünkü bu tür deliller karşısında savunma makamının sorgulama olanağı ya da araştırma yapma olanağı mevcut değil. Bu durum kamuyu temsil eden iddia makamına (savcılığa) avantaj, sanığı temsil eden savunma makamına ise dejavantaj sağladığı için adil yargılama olanağını ortadan kaldırıyor.

Oysa hukukun en temel ilkelerininden birisi ‘Silahların Eşitliği (equality of arms) ilkesidir. Yani taraflardan birisi yargılamada diğerindan daha donanımlı ise adil yargılama gerçekleşmemiş demektir” şeklinde konuştu.

Gizli delil veya prosedürlerin kullanımının demokrasi kültürüne de aykırı olduğunun altını çizen Ali Has, demokratik toplumlarda seçmenin yasa ve hukuk yapma yetkisini Parlementoya verdiğini, dolayısıyla seçmenin hukukun açık ve şeffaf bir şekilde işlediğini görme hakkı olduğunu söyledi. Has “Bu anlamda gizli yargılama demokrasinin temel ilkelerine de aykırıdır. Yurttaşlar çıkarılan yasaların veya hukuk kurallarının adil ve açık şekilde işlediğini bilemediği zaman söz hakkını kullanmamış sayılır” dedi.

FOTOĞRAF: Morgan Has Avukatlık Bürosu’nun deneyimli Ağır Ceza Avukatı Ali Has

845160cookie-checkİngiltere adalet sisteminin kara deliği: ‘Gizli deliller’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.