İNGİLTERE’DEN… Bundan daha anlayışsız İngiliz var mı?

İstanbul’un İstiklal Caddesinde geçen Cumartesi günü olsaydınız,  şimdiye kadar bilemediğiniz dereceye kadar anlayışsız bir İngiliz’i belki görebilirdiniz.

Siz belki bana “Haydı oradan” dersiniz.   “Anlayışsız İngiliz çok var, ben gördüm” dersiniz.  

“Bütün gün içki içen, sokakta utanmadan kusan, kızlara sataşan, her ikinci lafı ‘f’ harfiyle başlayan çok İngiliz var” dersiniz.   “Hepsi anlayışsız.  Türkiye’ye fazla geliyorlar o tipler zaten.   En anlayışsızını nasıl seçebiliriz?”

Ben size yardım edeyim.   O tipler tabii ki nahoş, zarafetsiz, çirkin.   Ama onlardan daha da anlayışsız olan bir İngiliz var.  O adamın yüksek seviyeli işi var.   Epeyi esaslı maaşı var.   Muhteşem makam evi var.  

O adam, Piskopos.   Piskopos demek, papaz paşası demek.   Gibraltar var ya, İspanya’nın dibinde küçücük bir İngiliz sömürgesi.   İngiltere’de oturuyor ama lakabı öyle, Gibraltar Piskoposu.

Piskoposların, valiler ve vilayetleri gibi, emirleri altında olan mıntıkaları vardır.   Bu Gibraltar Piskoposunun mıntıkası, taaa Manş’tan, Türkiye’ye kadar, bütün Avrupa, bütün Akdeniz.   O mıntıka içinde, Piskopos imparator gibidir.  Tek başına rahip yapabilir, iş verebilir, rahiplerin iş hayatlarıyla, ve de, Türkiye’de geçen Cumartesi yaptığı gibi, yalnız iş hayatları değil, hayatlarının kendisiyle, oyun oynayabilir.

İşte bu adam, geçen Cumartesi günü, İstanbul’un İstiklal Caddesinde’ydi.   Ve niyetleri, Türkiye’de oturan, Türkiye’yi seven, rahat bırakılmak istiyen İngilizler için, hiç iyi değildi.  

Çünkü anlayışsız Piskopos o gün Türk asıllı, Amerika’da bir cins Hıristiyanlığa dönmüş, Türkiye’de tantana yapıp başka Türklerin kulaklarını çınlatmağa hevesi olan, Engin Yıldırım adında birisini Anglikan papazı yaptı.

Ama bu yaptıklarını bir Anglikan kilisesinde yapmadı.   Yapamadı, çünkü Türkiye’deki 6 Anglikan kilisesi, hepsi Piskopos’a kapılarını kapatmıştı.  Tek Holanda Başkonsolosluğunun kullanmadığı küçük bir kilise varmış, onu verdiler, orada yapmış marifetini.

Neyse, ben bunları uzatmayım.   Yoksa, biraz sonra “Bana ne?” dersiniz.

Size ne olduğunu anlatayım, Efendim.   Bu haberin özelliği, bu haberin önemi, bu haberin kötülüğü, Türklerin tarih boyunca başka dinlere gösterdikleri itibarı tehlikeye koymasındadır.  

Bu itibar, İngilizler için tam 430 senedir Türkiye’de gösterildi.   Türkiye’ye gelen, Türkiye’de çalışan, Türkiye’yi beğenip Türkiye’de oturan İngilizler için, hem Osmanlı, hem de Türkiye Cumhuriyeti otoriteleri, çok itibarlı davrandılar.

O itibar genellikle tek yönlü bir itibar idi.   İngilizler İngiltere’de Türk Büyükelçiliği yapılabilsinler diye, Türklere beş santimetrelik arsa vermeğe tenezzül etmediklerine rağmen, Türkler tarih boyunca İngilizlere evvela İstanbul’da, sonrada Ankara’da, en iyi yerlerinde, Çankaya’nın Cumhurbaşkanı köşkünün tam yanında, bedavadan toprak verdiler.  

Dini konuları da unutmadılar.   İstanbul’da, İngilizlere, kendi dinlerini kendi kendilerine mahsus yerde takip edebilsinler diye, kilise icin arsa verildi, rahiplerine diplomatik sıfat bile verildi.

Tabii bunun bir öbür tarafi var.  Yahut, şimdiye kadar, bütün o 430 sene zarfinda öbür taraf vardı.   Yazılı değildi, çünkü herkes anlıyordu.  

Türkler bütün bu yardımı, arsaları, diplomatik sıfatları, herşeyi İngilizlere ve başka yabancılara verirken, herkesin anladığı, bu anlayışsız Piskopos’un anlamadığı, şuydu:    “Biz Türkler, size her yardımı gösteriyoruz.   Ama sakın ha!  Bizimkilere dokunmayın!  Türklere sataşmayın!   Yoksa bize bir nevi harp ilan etmiş olursunuz.   Ve bizim topraklarımızda, öyle harp kazanamazsınız.”

İşte o Piskopos’un anlayışsızlığı bu.   Ama ona sorarsanız, tabii ki öyle olduğunu anlamaz.

Kendisine erişemedim, ama onun bir Piskopos Muavini var, Hamid isminde bir Arap, ona geçen sene Londra’da böyle şeyleri Türkiye’de neden yaptıklarını sorabilmiştim.   “Ne biçim soru?” dedi bana.  “Tabii ki yaparız.   Biz Afrika’dan çekildik, Afrika kiliselerini Afrikalılara devrettik.   Neden de Türkiye’den çekilmiyelim?   Neden Türkiye’de aynı şeyi yapmıyalım?”

Yani bu adamlar, yola iyilik yapmak niyetiyle çıkıyorlar.  

Ve günün sonunda, Türkiye’yi bir Afrika ülkesi olarak görmeği iyilik zannediyorlar.

Size bir de şunu diyeyim, lütfen.

Türkiye’deki 6 Anglikan kiliseleri, İngilizler icin yapılmış, İngilizlere çok yardım ediyor.

Mesela 2003’de İngiliz Başkonsolosluğuna atılan amansız bombalara Başkonsolos eşi Roger Short’u kaybeden Victoria Short’un, zoraki emekliliğini İstanbul’da geçirmeğe karar vermesinin en önemli sebepleri arasında, İstanbul ve Türk İstanbullular sevgisinden başka, İstanbul İngiliz kilisesi rahibi Ian Sherwood ve bütün kitlesinden gördüğü bitmez tükenmez yardım, desdek ve dostluk vardı.

Bütün bunları, Türkiye’yi bir Afrika ülkesi zanneden Piskopos tehlikeye koydu.

Onun için ona anlayışsız diyorum.  

En anlayışsız İngiliz diyorum.

Ve Allah göstermesin, ama, o Piskopos’un İstanbul’da becerdiklerinin neticesi olarak, bir yeni Malatya olayı, bir yeni Trabzon olayı, bir yeni İzmir olayı, Allah göstermesin bir yeni Hrant Dink olayı ortaya çıkarsa, o Piskopos benden küfür, ve İstanbul Polis’inden ümit ederim kelepçe bekleyebilir.

_______________

* Yazarımız Namık Kemal’in torunun torunudur…

İLGİLİ HABER: Sonradan Hıristiyan olan Türk’ün ‘misyoner’ rahipliğine tepki

 

 

1630940cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Bundan daha anlayışsız İngiliz var mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.