17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması sonrasında AKP iktidarı varlığını sürdürmek için çoğunluğa keyfi görünen bir takım önlemlere kalkıştı.
Öncelikle devlet kadrolarından eski ortağı Fetullahcı’ları ayıklamaya başladı. Bu arada “Düşünce özgürlüğü ve haber alma özgürlüğüne sansür” diye nitelenen internet yasasını TBMM’den geçirilip onay için Cumhurbaşkanı’na gönderildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘İnternet yasasında’ öngörülen değişikliklerde yine kulağını uzmanlara tıkadı ve “Dediğim dedik, çaldığım düdük!” dedi. Başbakan zaten İstanbul’da yaptığı bir konuşmada gerekçesini de satır altlarında itiraf etti: Cemaatin kaset komplolarına anında müdahale…
Yeni düzenleme, hükümete bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na mahkeme kararı olmaksızın doğrudan “internete erişimin engellenme yetkisini” veriyor. Böylece yürütme, yargının alanına destursuz girebilecek. Yargılama hakkı, savunma hakkı, masumiyet karinesi gibi temel insan haklarına bir çizik atarak bizlere, internet üzerinden yayımcılığa devam eden basına karşı yargısız infaz yapabilecek.
NELER OLACAK?
İnternet Yasası, Abdülhamit dönemi sansürünü geri getirecek… Hani o dönemde “Ya büyük burunlu padişaha gönderme yapılıyorsa deyü” coğrafyada burun demek bile yasaktı. Yasa sonrasında bunları yaşayacağız.
Hükümeti eleştiren, başbakanın sevmediği bir karikatürünü yayınlayan bir internet haber sitesi “kişilik haklarına tecavüz” gerekçesiyle hakim kararı olmadan kapatılabilecek ya da yurt dışından yayın yapıyorsa filitrelendirilerek Türkiye’de okunması engellenebilecek. Bütün bu yasadışılık artık yasalaşıyor…
Ayrıca nedir bu kişilik haklarına tecavüz? Başbakanı pinokyo burunlu çizmek ya da “çevresini kayırdığı için kendisini çevreci sandığını” yazmak kişilik ihlali mi? Bize göre gerçek, başbakana göre tecavüz… “O halde (!) bağımsız yargıya gidip kim ak koyun, kim kara çıksın ortaya…” bile diyemeyeceğiz. İşte bu yeni düzenleme yürütmeye, haklarımızı yürütme hakkı veriyor.
“KABUL ETMEYİZ”
Tayyip Erdoğan bu ülkeyi tıpkı bir bakkal dükkanı gibi yönetiyor. Uygulamalarda usül hak getire. Kendi doğrularını dayatıyor. Çoğulculuk kavramından bi haber.
İktidarda kalmak zorunda olduğunun bilincinde. Tıpkı bisikletli gibi pedal çevirmek zorunda. Düştüğü an devran dönecek, hesap verecek. Hırçınlığı ve hak, hukuk, kural tanımazlığın gerekçesi de bu… Yolu artık yokuş, üstelik dermanı da kalmadı…
Yazık! Çok yazık! 21’nci yüzyıl Türkiye’sinde iletişim özgürlüğü; dogmatik vaizler veren drakonian-hatip bir başbakanın iki dudağına indirgeniyor. Başbakan yalakalarını, yandaşlarını ve AKP’lileri gaza getiren hitabetinde, iletişimcileri, bilimcileri, demokratları, AİHM’i ve AB’yi ikna edemez. Biz çağdaş demokratik yaşam tarzını, özgür iletişimi savunanlar bu yasa tasarısını kabul edemeyiz, “Biz yaptık oldu işte” katakullesini de içimize sindirmeyiz.
OKURLARA ÇAĞRI
Bu internet yasası, Cemaat başbakana bıçak gösterdi diye korkudan evlerdeki ekmek bıçaklarını yasaklatmasına benziyor. Bu yasakçı anlayışı savunanları, destek olanları kınıyoruz. Bütün Açık Gazete ailesi olarak bu Ortaçağ yasasına karşı çıkıyoruz. Okurlarımızı toplumun haklı refleksine katılmalarını ve AKP’yi hortladığı Ortaçağa bir daha gelmemek üzere geri göndermeye davet ediyoruz.
Başbakan’a buradan sesleniyoruz: Korkunun ecele faydası yok… Ne yaparsan yap, o bisikletten düşeceksin…