Odatv davasında tahliye yok

Ergenekon’ soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 11’i tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 10. duruşması bugün görüldü.

İstanbul Adalet Sarayı’ndaki Özel Yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkeme heyeti sanıkların tahliye taleplerini reddetti.

Davada bir sonraki duruşma 12 Mart’ta görülecek.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bilirkişi incelemesinin sonucunun beklenmesini, Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un tanık olarak dinlenmesini istedi.

Savcı Ermertcan, mevcut delil durumu, atılı suçun vasfı ve dosya içeriğinin göz önüne alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Bunun üzerine duruşmaya iki saat ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından sanık ve avukatların taleplerine ilişkin ara kararını açıkladı.

Buna göre mahkeme heyeti, TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak, dosyanın dijital ortamdaki bir suretinin bilirkişi raporu düzenlenmek üzere gönderilmesine, iddia olunan ”Ergenekon terör örgütü” ile ilgili İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bilgi notu istenilmesine yönelik yazılan yazının yeniden akıbetinin sorulmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti, sanıklar Nedim Şener’in ismini belirtiği tanıkların ve Cumhuriyet Savcısı’nın Sabri Uzun isimli kişinin tanık olarak dinlenmesini, sanıkların çapraz sorgusunun yapılmasından sonra değerlendirilmesine hükmetti.

Mahkeme heyeti, tüm tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, sanıklardan elde edilen dokümanlar, iletişim tespit tutanakları, dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirildiğinde, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, henüz delilerin toplanmamış olması, sanık müdafilerinin dosya sundukları belgelerin hukuk tekniği açısında bilirkişi raporu olarak kabul edilemeyeceği, mahkeme tarafından bilirkişi raporu aldırılmamış olmasından dolayı tutukluluk hallerinin devamına oy birliğiyle karar verdi.

Sanık Doğan Yurdakul’un Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda tedavisinin yapılması amacıyla en kısa sürede Mehmet Akif Ersoy Kalp Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Mart 2012 tarihine ertelendi.

ŞENER VE ŞIK KİTAPLARINI İMZALADI
Kötü hava koşulları nedeniyle bir saat gecikmeli başlayan duruşma öncesi ve verilen ara sırasında izleyiciler, Şık ve Şener’e kitap uzatarak imza isteğinde bulundu. Neşeli oldukları gözlenen ikilinin bu istekleri geri çevirmedikleri belirtildi.

Tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanıklar İklim Ayfer Kaleli ve Ahmet Mümtaz İdil duruşmaya katıldı.

Bugünkü duruşmada Doğan Yurdakul’un sağlık raporu, çeşitli dosyaların bilgisayarlara virüs yolu ile aktarıldığı yönünde rapor veren TÜBİTAK bilirkişi listesi mahkemeye iletildi.

KÜÇÜK SÖZ HAKKI İSTEDİ
Duruşmada söz alan sanık Yalçın Küçük, sanıklardan Nedim Şener ve Hanefi Avcı’nın kendisi hakkında ağır konuştuklarını iddia ederek, mahkemeye söz konusu iddialarla ilgili dilekçe vereceğini söyledi.

Duruşmada söz alan Müyesser Uğur da kanunda olamayan suçlar nedeniyle tutuklandığı öne sürerek, ”Adı olup cismi olmayan ‘Ergenekon’ terör örgütü üyesi olarak yargılanıyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Genelkurmay böyle bir örgütün olmadığını veya araştırıldığını beyan ediyor. Ancak İstanbul emniyeti, savcılık ve mahkeme heyeti var olduğunu biliyor, çünkü bizi tutuklu olarak yargılamayı sürdürüyor. Heyetten ‘Ergenekon’ örgütünün adresini istiyorum. Gidip üye olacağım. Adını ve adresini bilmediğim bir örgütten dolayı yargılanmak ağrıma gidiyor” dedi.

SANIKLAR DIŞARI ÇIKARILDI
Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci, sanık İklim Ayfer Kaleli’nin sağlık sorunları nedeniyle bir ara karar aldıklarını belirterek, ”Sanık Kaleli savunma yaparken CMK’nın 200. maddesi gereği diğer sanıklar salondan dışarı çıkarılacak” dedi.

Bu karara itiraz eden sanık avukatları, söz konusu kararın geri alınmasını talep etti.

İtirazları reddeden Ekinci, ”Biraz düşünürseniz bu kararın lehinize olduğunu anlarsınız” dedi.

Kaleli’nin savunmasına başlamadan önce diğer sanıklar salondan çıkartıldı.

‘BİRÇOĞUNU HİÇ TANIMIYORUM’
Duruşmada savunmasını yapan sanık İklim Ayfer Kaleli, Odatv’ye başlamadan önce Ankara’da birkaç basın kuruluşuna iş başvurusunda bulunduğunu, sadece odatv’den olumlu dönüş olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

”Çok sevdiğim gazeteciliği yapabileceğim bir yer olarak gördüm. Mesleğe dört elle sarılmama vesile oldu. Yalçın Küçük ile bir yemekte tanıştım. Kısa bir tanışmaydı. Başka bir görüşmem olmadı. Soner Yalçın ile de işe başladıktan 5 ay sonra telefonla görüşerek tanıştım. 2 telefon görüşmem ve 1 saatlik buluşmam dışında Soner Yalçın ile herhangi bir irtibatım olmadı. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ahmet Mümtaz İdil ile işimin gereği görüştüm.”

Doğan Yurdakul ile Odatv yazarlarının bir toplantısında bir araya geldiğini ifade eden Kaleli, ayrıca bir iletişiminin olmadığını, aynı şekilde Müyesser Yıldız ile de bu toplantı da tanıştığını söyledi.

Kaleli, sanıklardan Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır, Hanefi Avcı ile hiç tanışmadığını, bir kısmıyla gözaltı sürecinde ve mahkeme salonunda görüştüğünü dile getirerek, şunları söyledi:

”Ben nasıl bir örgüt üyesiyim? Bu nasıl bir örgüttür? Birçoğumuz birbirimizi hiç görmedik, tanımıyoruz bile. Bir telefon tapesinin dışında kanıt yoktur. Sanıkların birçoğunun telefon numaralarını bile bilmiyorum. 5 aylık süreçte sadece sevdiğim gazetecilik mesleğini icra ettim. Ben gözaltından çıkınca Barış Pehlivan’ın altında imzası olan, bütün emeklerimi hiçe sayarak, ‘İklim Bayraktar’ın bizimle alakası yoktur’ diye gazetecilikle alakası olmayan bir yazı yayımladılar. Kendi bildiğim gerçeklerle savunmamı yapıyorum.”

Serbest bırakıldıktan sonra hakkında asılsız haberler çıktığını belirten Kaleli, ”Şu anda gerçekten yapılan suçlamalarla mı bu savunmayı yapma aşamasındayım, yoksa bireysel olarak yaşadığım bir konuyu Soner Yalçın ile konuşmam mı beni bu salona getirdi?” dedi.

‘SANIK DEĞİL, MAĞDURUM’
İklim Ayfer Kaleli, hakkında iftiralar atıldığını belirterek, savunmasını şöyle sürdürdü:

”Beni, Deniz Baykal ile ilgili ortaya birçok iddia atan olay kadın olarak lanse ettiler. Deniz Baykal ile ilgili hiçbir iddiada bulunmadım. Soner Yalçın ile telefonda konuşarak bu bilgiyi onunla paylaştım. Kendisi bu durumu öğrendikten sonra haber yapmamış, üstünü örtmeye çalışmıştı. Konuyu kapattık. Hatta 3-5 dostumla da bu konuyu paylaştım. Onlar da kimseye bahsetmedi kapattı bu konuyu. Birileri kendi mahremiyeti olan bu bilgiyi kasıtlı olarak kullanarak yaydı.

Ben güçsüzüm. Arkamda eşim ve ailemden başka kimse yok. Bu yüzden mi herkesin gücü bana yetiyor? Bunun için bu davanın sanığı değil, mağduru olurum. Nazlı Ilıcak, mağdur olduğunu iddia ederek, onurunun zedelendiğini söylüyor. Peki benim onurumu kim ayaklar altına alıyor? Onur sadece güçlü insanlarda mı var? Gazeteci, savcı, avukat olabilirsiniz. Her şeyden üstün mertebe insan olmaktır. Soner Yalçın ifadesinde benimle ilgili iddia kelimesini kullandı. Ben başıma gelen olayları ona anlattığımda iddia demeden inanarak, hemen kabul ederek, detaylarını öğrenmek istedi. Ben hiçbir şey iddia etmedim. Birileri birilerini yermek için beni figür ettiler. Filler tepişirken çimler ezildi. Bu talihsiz olay telefonda konuşulmasaydı, ben bu davaya konu edilecek miydim bilmiyorum.”

Telefon konuşmalarının kendisini sanık konumuna düşürdüğünü söyleyen Kaleli, lehte olan birçok konuşmanın ek klasörlere konulmadığını iddia etti.

‘BAYKAL İLE İLGİLİ BİR YÖNLENDİRME OLMADI’
Kaleli’nin, ”Dava başladığından beri hiçbir sanık bana ‘Merhaba’ demedi, selam bile vermediler. Salonda soğuk bir hava oluyor. Ağlamaklı hallerim işte bu yüzdendir” demesi üzerine Başkan Ekinci, ”İşte biz de bunu gördüğümüz için böyle bir karar aldık” dedi.

Siyasi parti liderleriyle görüşmesinin sadece haber amaçlı olduğunu aktaran Kaleli, ”Deniz Baykal’a komplo söz konusu olamaz, düşünülmemiştir bile. Odatv’den biri bana asla talimat vermemiştir. Deniz Baykal ile ilgili bir yönlendirme olmamıştır. Buna kanıt bir şey de ek klasörlerde yok. Komplo olması için maddi delil olması gerekiyor” diye konuştu.

Duruşmayı, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile gazeteciler Uğur Dündar ve Ruşen Çakır da izledi.

1329260cookie-checkOdatv davasında tahliye yok

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.