Ömür Göksel, cebinde şarkı sözleri taşıyan çocuk…

İlk çığlık attığında sanırım annesi “şarkı söyle yavrum” diye fısıldamış olmalı kulağına, şarkı söylemiş evlerinde ki pikaptan gelen sesler eşliğinde, pikap sesi gelmediğinde annesinin söylediği şarkılar ile sesinde notalar dans etmiş, kanatlanıp kanatlanıp onun benliğine işlemiş müziğin o çekici notaları… Radyo günlerlinin o doyumsuz ve yokluk yıllarında yayınlanan müzikler yeni dünyalara açılan kapı olmuş, geçmişi, bugüne taşırken dünya bir radyonun içinden odalara kadar girmiş… müzik spor kadar yaşamının bir parçası olmuş, arkadaş çevresini de belirleyen olmuş bu çocukluk dünyası… Evinde olmayan sevdiği ve aradığı plağı bir plak satan dükkanda görmeye görsün, cebinde ne var ne yok oraya bırakıp gidecek kadar tutkuludur…

Müzik içinde ilk öğrenimini evinde almış, ilk öğretmenleri annesi ve babası olmuş… Hayata bakışında bir estetik kazandırmış annesi ve babası ilk öğretmen olarak, onu hayata bakış açısını vermişler, o da onların yüzünü kara çıkarmamış, ona öğrettikleri gibi hayata bakmış…

“Alçalmaya gönüllü olmaktansa, alçakgönüllü olmayı tercih ederim.” diyecek ileri yıllarda geçmişine bakarken ve hayata bakışını bir cümle içinde özetleyecektir…  Alçakgönüllü olmuş, şöhretin doruklarında, ödüller aldığı ilk zamanlarda dahi…  Şımarmamış, kendini tanımış, çünkü o yetiştiği kültürü özümsemiş, kabul etmiş olduğu yaşamı değiştirmek için çaba sarf etmemiş, sadece kendisini korumayı ve hedefine ulaşmak için her türlü zorluğu aşmayı bilmiş…

Ömür Göksel hayatını değiştiren yol ayrımı bir okul arkadaşının şakası ile yeni yola ilk adımını atıyor, müzik alanında ilk ödülünü aldığında hayatının da çizgisi artık bellidir. O belli olan hayatının ilk adımlarını ise yurtdışı dönüşünde askerlik ocağında atacaktır. Askerliğe ilk adımını attığında kayıt sırasında sporcu olduğunu bildirmiş olmasına rağmen gazetelerdeki çıkan haberleri okumuş, müzik meraklı amirleri sayesinde sahne almaya başlar, askerliğini bitirdiğinde artık orada ki sesin İstanbul’a kadar ulaştığı ve bir çok müzik gurubu tarafından kendi orkestralarında şarkı söylemesi için davet altındadır. Sahne tecrübesini askerlikte almıştır ama bugün dahi sahneye çıkacak kadar amatör ruhu içinde heyecanlıdır, ilk sözü söyleyene kadar heyecanı devam eder.

Çocukluğunda ezberlemiş olduğu cebinde taşıdığı şarkı sözü olan kağıt parçaları onun alt yapısını oluşturmuştur, sahnede rahatlıkla söyleyeceği şarkılara yenilerini katacaktır zaman içinde, oradan elde birikimleri sayesinde sesine uygun yeni parçalar üretmeye de başlayacaktır. Annesine ve babasına okula gitmeden önce söylediği İtalyanca şarkının yerini binlerce değişik dilde şarkılar alacaktır… İlk göz ağrısı bugün dahi kulağındadır ama kendi yazdığı, bestelediği, Türkçeye kazandırdığı melodilere şarkı sözü yazarak sağlam adımlar ile hayatının çizgisinde emek harcayarak, alının terini mikrofonun üzerine bırakarak yol alacaktır… Kulaklarda farkı bir ses radyolar aracılığı ile geniş kitlelere ulaşırken, plaklar, sahneler, değişik orkestralar önünde bağırmadan, sesine uygun şarkıları seçip seyircisini yaratacak ve olgunlaştıracaktır…

Hayatın akışı kişinin elinde değildir, büyük sözler söylenir, kesin hedefler belirlenir ama kişinin dışında öyle bir girdap olur ki ister istemez her insan o girdabın rüzgarı ile savrulur, savulanların bir bölümü ağaç yaprağı gibi yere düşerken bir bölümünün akıbeti hakkında da bilgi sahibi dahi olamayız. Fırtına içinde, tozun toprağın arasında yok olup gitmiştir, mutlaka bir yerlerde toprak ile buluşacaktır ama gözlerden uzak. Hayata duruşunu açıklarken Mevlana’nın sözünü anımsatır “Yere düşen yaprağa bak, ibret al, o da eskiden toprağa yukarıdan bakardı.” O yukarıdan bakmadı hiçbir dostuna ve dinleyicisine…

Ömür Göksel, “gençlik doğanın eseridir, oysa yaşlılık bir sanat eseridir.” derken bugün ki kendi konumunda belirlenmiş oluyor, o “sanat eseridir.” çünkü o hayata üç saç ayağından bakıyor, “sevmek, düşünmek, gülmek”. Bu saç ayaklarından birini hayatı boyunca yalnız ya da eksik bırakmamıştır, o yüzden mutlu insandır, karşısında ki insanın, canlının değerini bilendir.

Yurtdışına gidiş, orada yerleşme ve orada sahne almalar ile bir anlamda gurbettedir ama gurbetin olduğu dönemde de İstanbul ile bağlantısını koparmaz. Çocuklarının okulu oradadır onlar okulu bitirene kadar da orada kalacaklardır. Çocuklar kendi hayat çizgilerini belirlediklerinde ülkeye dönüş artık daha gerçekçidir ve şan şöhretin zirvesindeyken yurtdışına gitmiş olan Göksel, uzun yıllar sonra yurduna dönecek ama onu eski bir arkadaşı karşılayacaktır. Ülke değişmiştir, yeni dinleyici kitlesi olmuştur, gözden uzak olunca yeni kuşak tanımadığı içinde gönlüne almamıştır. Eski ilişkiler değişmiştir, yeni ilişki ağı ve yeni bir düzen vardır ülkemizde. Yeni olana alışmak kolay değildir, alçak gönüllü bir şekilde yeniden ilişkiler kurmaya ve sahne almaya başlayacaktır. TV programları yapacak, sahne alacak, yeni kuşak ile de iletişime geçecektir, sesi ile dört kuşağı kucaklayacaktır, sabırlı ve ağır ağır adımlar ile yol aldığı sahne yaşamında.

Pınar Çekirge’nin yeni söyleşi kitabını okudum, bir nefes, bir ömür, bir nota peşinde koşan yorumcu sanatçı Ömür Göksel… Romantik, duygusal, incitmemek için kelimeleri cımbız ile seçen Pınar Çekirge’nin yeni kitabı pınar gibi akıyor, bir çırpıda elinizden bırakmadan okuyorsunuz. Bölümler arasında resimler ile desteklenmiş, her bölümün başında QR kodu yer almakta ve eğer elinizde QR kodu okuyucusu varsa sizi bir birinden güzel sürprizler karşılayacaktır. (QR kodu okuyucusu olmayanlar korkamasın, youtube adresi de mevcut)… Kitabın kapağında “cebimde saklı şarkılar demiş alt başlığına, ben de saklı olanı merak ettim, Pınar Çekirge kadar şanslı olmadığım için youtube kanallarında buldum, insanın içine, ruhuna, kalbi titreten kendi ritmine ayak uyduran şarkıları ve o muhteşem yorumlayanın sesi… Ömür Göksel, içten sorulan sorulara içten yanıtlar vermiş, başarının altında ki sırları kitabın değişik sayalarına yayarak vermiş, elbette almak isteyen o mesajların içinden o güzel öğütleri alacak ve kendi ömrüne rehber edecektir diye düşünüyorum…

Çocukluğunda cebinde para yerine şarkı sözleri taşıyan Ömür Göksel, popüler olmak yerine sanatçı olmayı seçmiş ve sanatından taviz vermeden bugünlerde radyo programları yaparak dinleyicisi ile buluşmaya devam etmektedir, elbette canlı olarak söylediği müzikleri ile seyircisinin göz bebeklerine bakarak sahne almaya devam ediyor… Popüler olmak bugünlerde bir gün içinde değişen periyotlara kadar indi, o akılda kalmayan ve popüler olanı seçmedi, kalıcı, kalbe, akla ve zamana seslendiği şarkıları bizim ile buluşturdu, buluşturmaya da devam etmektedir, iyi ki bu dünyada Ömür Göksel sanatçı olmayı seçti, kalıcı olarak beynimize, kalbimize ve müzik tarihinde ki onurlu yerini aldı…

Pınar Çekirge her zaman yaptığı gibi dikkatli, ince ince araştırmış, sadece gazete kupürleri ile kalmamış, eski dostlarını ve kadim arkadaşlarını da bulmuş, sormuş, soruşturmuş ve her sorusunun içine bilgisini ve tecrübesini katmış… Okuması rahat ve içten bir kitap olmuş, okudum, ben keyif aldım, siz de alacağınızı düşünüyorum… Hem bir sanatçıyı hem de tecrübelerinin bize bıraktığı birikimi bulacaksınız. İnsanlık tarihi birikimdir, bu anlamda yararlandım, çünkü paylaşıldıkça bikrimin bir anlamı olur…

 

Cebimde Saklı Şarkılar

Ömür Göksel İle Nehir Söyleşi

Pınar Çekirge

Ceres Yayınları, Ararlık 2019, İstanbul

ISBN: 978-625-7023-07-8

2383750cookie-checkÖmür Göksel, cebinde şarkı sözleri taşıyan çocuk…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.